46.Bölüm

1K 73 17
                                    

Eylül : adam mı? hangi adam?

Ali : buraya gelen ve seni ağlatıp giden o adamdan bahsediyorum...

Eylül: sen nerden...

Ali : nerden biliyorsam biliyorum, kimdi o Eylül?

Eylül : sevgilim... o adam sevgilimdi..

Ali : ne? Bu saçmalık. Böyle birşeye inanmamı beklemiyorsun herhalde dimi? Çok saçma çünkü, çok saçma...

Eylül : duydun işte. O adamın kim olduğunu sordun, o benim sevgilim. Seni aldattım ben...

Ali : yalan söyleme Eylül

Eylül : söyletme o zaman Ali! Üzerime gelme. Git hadi artık..

Ali : ne olduğunu bilmiyorum ama bulucam Eylül. Umarım o zamana kadar aptalca birşey yapıp kendini tehlikeye atmazsın... umarım...

Eylül : boşanıcak mıyız?

Ali : asla

Eylül: şimdi boşanmazsan eğer, sonradan sen benden boşanmak isteyeceksin zaten Ali... umarım şimdiden boşanır beni o duruma sokmazsın

Ali : ne demeye çalışıyorsun? Ne yaparsan yap ben senden boşanmam... senin yapacağın hiçbirşey benim senden boşanmamı sağlayamaz. Çünkü sen kimseye zarar vermezsin.

Eylül : o kadar emin olma Ali... ben bir çok insanın ölümüne sebep oldum.

Ali Eylül'ün yanına gelip yüzünü avuçladı...

Ali : evet ama hiç biri bilerek değildi. Hiç biri senin suçun değildi. Hiç birini sen yapmadın.

Eylül birşey demeyince Ali odadan çıkmak ister. Tam çıkacakken Eylül birşeyler söyler...

Eylül : Keşke senle hiç evlenmeseydim....

Ali : ne?

Eylül: keşke... keşke seni hiç tanımasaydım...

Ali : ne? Ne diyorsun sen Eylül?!

Eylül : senin yüzünden 2 yıl hapis yattım ben... kardeşlerim iki yıl acı çekti. Biz polisten kurtulalım diye öldü benim kardeşim. İki yıl yeğenimden ayrı kaldım, şimdi yanıma yaklaşmıyor bile... bunların hepsi senin suçun. Keşke seni hiç tanımasaydım. O zaman yakalanmayacaktım, o sapık için boş yere hapis yatmayacaktım...

Ali : haklısın...

Eylül: Songül de ölmeyecekti. Çocuğunu kendi büyütecekti. Senle keşke hiç karşılaşmasaydık. Keşke o gün Efe'yi karakola sadece Songülle Güney götürseydi, keşke ben gitmeseydim de seni tanımasaydım. Hayatım mahvoldu.

Ali derin bir nefes verir...

Ali : yarına kadar belgeleri avukatımla gönderirim....

Eylül Ali'nin arkasından ağlar...

Kader Alinin odadan çıktığını görünce hemen yanına koşar...

Kader : heh Ali... çıktın sonunda. Naaptın konuşabildin mi Eylülle?

Ali : evet

Kader : neymiş derdi? Kimmiş o adam? Ne istemiş Eylülden? Barıştınız mı?

Ali : boşanıyoruz

Ali başka birşey demeden karakola gider...

Cemre neşeyle kızların yanına gelir ama üçü de Eylül'ün odasındaydı ve ağlayan Eylülü teselli etmeye çalışıyorlardı... Eylül kendinde değildi...

Eylül : bitti... boşanacak benden... sevinmem lazım dimi? Sevinmem lazım. Sonuçta ben istedim, ben ısrar ettim. Boşanacak... sonunda istediğim oldu ama neden... neden sevinemiyorum...

Cemre : ne boşanması ne oluyo?

Meral : kendinde değil canısı. Tek bildiğimiz boşanacakları

Cemre : neden?

Kader : bi bilsek...

Eylül: ben istedim... ben ısrar ettim... kabul etti

Cemre : ne?! Neden böyle birşey yaptın?

Meral : aldattı mı yoksa?

Eylül: hayır...

Kader : sana ilgi mi göstermiyodu?

Eylül: hayır.. aksine...

Cemre : o zaman neden kızım?! Ne bu halin?!

Eylül: çıkın! Çıkın odamdan!

Kızlar Eylülü yalnız bırakmak istemeseler de çıkarlar...

Yağmur, elinde bir piknik sepetiyle soluğu Güney'in evinde alır...

Güney : aa Yağmur... gelsenize

Yağmur : biz hiç gelmeyelim. Hatta sen de hazırlan, Songül'ü de al, pikniğe gidelim...

Songül pijamalarıyla yanlarına gelir ve Yağmur'un kucağına atlar...

Yağmur : günaydın uykucu

Songül : Günaydın

Yağmur : pikniğe gitmek ister misin?

Songül : evet! Gidelim baba noolur noolur

Güney: iyi tamam...

Songül : ben hazırlanayım o zaman

Güney : ben de yardım edeyim kızıma

Songül : baba, ben kendim giyinebilirim. Yağmur abla gel sana kıyafetlerimi göstereyim...

Songül, Yağmur'u içeri çekiştirirken, Güney de Emre'yi içeri alır.

Güney : biz de erkek erkeğe oturalım o zaman yakışıklı...

Kırgın ÇiçeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin