Eylül kapıyı açınca şok olmuştu. Çünkü Ali gelmişti ve elinde bir elbise vardı...
Kader : aaa enişte hoşgeldin... hızır gibi yetiştin
Ali : tahmin etmiştim böyle olacağını... önceden hazırlıklıydım yani...
Eylül: ya Ali gelinliğe gerek yoktu... konuşmuştuk bunu...
Ali : gelinlik değil zaten, uzun beyaz bir elbise bu zaten... hadi giyin artık, nikaha geç kalıcaz...
Eylül elbisesini giydikten sonra Ali ve Kaderle birlikte arabaya biner. Kader üçünün bir arada arabada ilk oldukları zamanı hatırlar... o anı düşününce sırıtır...
Eylül : neden sırıtıyosun Kader? Nooldu?
Kader : hiç... ya Eylül hatırlıyo musun, bu arabada böyle üçümüz ilk olduğumuz günü... Ali evi daha yeni kiralamıştı...
Eylül: ay evet... beni utandırmıştın o gün
Kader : ama yalan mıydı? Hepsi doğru
Eylül: Kadercim... yine mi?
Kader : tamam tamam birşey demedim
Nikah salonuna geldiklerinde herkes ordaydı. Yeniden, tüm arkadaşları, sevdikleri, hatta birkaç kişi fazlayla ordalardı...
Güney : abi nerde kaldınız?
Ali : gelin kaçmasın diye eve gidip bizzat kendim almak istedim... malum geçen sefer az kalsın geç kalıyordu kendi nikahına
Herkes güldü. Nikah şahitleri Fadikle Yağmur'du bu sefer...
Fadik : amirim ben çok heyecanlandım
Ali : sanki evlenecek olan sensin Fadik, alt tarafı şahit oldun
Fadik : şey ama naapıyım amirim, duygulandım işte.... Eylülle çıkmaya başlamak için benden yardım istediğiniz günler hala dün gibi aklımda...
Yağmur : Eylül, çok güzel görünüyorsun...
Eylül: teşekkür ederim... sen de öyle... sıra sizde zaten...
Yağmur : ay umarım Eylül...
Eylül : ayakkabımın altına yazdım ismini (göz kırpıp gülümseyerek)
Nikah sonrası Eylülle Ali'yi yemeğe çıkarmayı teklif etmişti herkes. İkisi de yorgundu, kaçmanın yolunu arıyorlardı...
Toprak : hadi çıkalım çocuklar, bir güzel yemek yiyelim...
Serkan : aynen hocam, çok güzel olur, biz de birkaç saate havaalanına gidicez zaten, herkes de burdayken
Ali : şey... başka zaman gideriz Toprak... Eylülle ben de yorgunuz, zaten yarın tatile çıkıyoruz, dinlenelim biz
Meral : yaa, tatil mi?
Kader : ay ne güzel... ay ne kadar şanslısınız, Cemre de sen de
Cemre : kocalarımızdan kaynaklanıyor sanırım şansımız...
Eylül: katılıyorum... kesinlikle
Büşra ve Aylin de Eylül'e sıkı sıkı sarılmıştı...
Ali : aa sanarsın ki ablan Eylül, hiç abin yok...
Aylin gülerek abisine sarılır...
Aylin : ilahi abi, beni karından mı kıskandın sen?
Ali : hiç de bile.. sev tabii, onu da sev, beni sev
Aylin : sevmez olur muyum hiç? Sadece onun önceliği var, hem yeğenim var artık...
Ali : doğru tabii...
Eylül eve gelir gelmez ayakkabılarından kurtulup koltuğa bırakır kendini...
Eylül: bakalım kimin ismi silinmiş...
Ali : ne ismi?
Eylül: bizim kızların ismini yazmıştım ayakkabının altına. Hani adettendir ya, bekar kızların ismi yazılır falan...
Ali de Eylülün elindeki ayakkabıya bakar..
Ali : Hedoş mu? Hedoş kim canım?
Eylül güler...
Eylül: bizim yurtta Hediye teyze vardı ya canım... Hedoş diyorduk biz ona. Rüstem amcayla aralarında birşey var gibiydi
Ali : güvenlikçi Rüstem amca mı?
Eylül: evet, ta kendisi... hatta bir keresinde Hedoş bize dışarı çıkacaklarını söylemişti. Ama sonra ne oldu bilmiyoruz...
Ali : aa, Nazan hanımın ismi silindi silinecek...
Eylül: aman Serkan duymasın... zaten Ejder amcayla olan ilişkilerine pek sıcak bakmıyo...
Ali : tamam tamam... sır çıkmaz benden
Eylül: Yağmur'un ismi de silinmek üzere, zaten evlenecekler Güneyle... isabet olmuş. Aa Kader'inki silinmiş nerdeyse tamamen... ay Meral görmesin, neden benimki silinmedi de onunki silindi diye kavga çıkarır valla
Ali : yapar, beklerim... Aylin'in ismi de duruyo... zaten ben kardeşimi öyle kolay kolay vermem kimselere
Eylül: e beni aldın ama Ali'cim
Ali : o başka bu başka... ben kız abisiyim... o bana ailemden tek kalan...