Kızlar işten sonra çıkıp Güney'in evine gider...
Eylül : kızlar bakın, sakin sakin konuşucaz. Başka türlü olmaz kızlar... yeğenimizi asla göremeyiz
Kader : tamam
Cemre : tamam tamam...
Meral : e hadi çalalım zili o zaman
Güney karşısında kızları görünce şaşırır...
Güney: ne işiniz var burda?
Eylül : Güney, biz Songülü görmeye geldik...
Güney: Songülü falan göremezsiniz. Gidin burdan!
Meral : Güney, dur yapma!
Güney : siz buraya nasıl gelirsiniz? Hangi yüzle? Eğer siz o gün kaçamaya çalışmasaydınız şuan benim karım yaşıyor olacaktı. Songülün ölümüne siz sebep oldunuz! Siz! Benim kızım, sizin yüzünüzden annesini göremeden, onu tanıyamadan öldü. Benim karım, daha çocuğunu göremeden, onu kucağına alamadan öldü. Şimdi defolun gidin burdan! Ve bir daha sakın gelmeyin!
Meral kapıyı yumruklar, Kader de...
Meral : Güney! Aç kapıyı Güney! Lütfen! Songül, yeğenimizi bize emanet etti! Aç o kapıyı! Songülü bizden saklayamazsın! Duydun mu beni!
Eylül : Güney! Güney noolur, en azından bir kez görelim.... bir kez sarılalım ona noolur...
Güney kapının arkasında kızına sarılıp ağlar...
Güney: yok birşey babacım, korkma...
Selin sesleri duyunca odasından çıkar...
Selin : oğlum nooluyo? Ne bu gürültü?
Cemre : Güney! Kapıyı aç noolur!
Selin : kızlar mı geldi?
Güney: Songülü görmeye gelmişler, ama asla izin vermem buna
Güney kızını da alıp odasına çıkar....
Kızlar ise dışarıda perişan olmuştu...
Eylül: kızlar tamam hadi gidelim artık...
Kader : ya ama ya... Songül...