71.Bölüm

1K 57 15
                                    

Günler haftaları, haftalar ayları kovalıyordu...

Eylül'ün karnı büyümeye başlamıştı bile. Ali ile ikisinin tatlı bir telaşı vardı, bugün bebeklerinin cinsiyetini öğreneceklerdi. Bu yüzden ikisi de çok heyecanlılardı, ve ikisinin de cinsiyet konusunda kendilerine göre bir tahmini vardı...

Ali : ee hazır mısın bugün sonunda ufaklığın cinsiyetini öğrenicez... gösterirse tabii...

Eylül: ay Ali çok heyecanlıyım... umarım öğrenebiliriz

Ali : çok merak etme, dediğim gibi kız olacak, ben eminim

Eylül: bence erkek, biliyorsun sana daha önce de söyledim hissediyorum ben, erkek o...

Ali : görücez Eylül...

Eylül: görücez... ee ne yani erkek olsa sevmeyecek misin?

Ali, bir eli Eylül'ün karnındayken gözlerinin içine bakar...

Ali : olur mu öyle şey bitanem? İkinizi de çok seviyorum. İster kız ister erkek olsun ben onu da koşulsuz sevicem. Sadece içimden geçen kız... erkek olsa da sevinirim tabii ki.

Eylül: iyi madem... ama önce mezarlığa uğrarız dimi? Doktora gitmeden önce mezarlığa gitmek istiyorum.

Ali : tamam... tabii ki gideriz. Çiçekçiye de uğrarız, güzel çiçekler alırız... biraz erken çıkalım ki randevuya geç kalmayalım...

Eylül: çok iyi olur.

Bugün Eylül ve Ali'nin bebeklerinin cinsiyetinin öğrenmesinin haricinde herkes için önemli bir gündü. Bugün Songül'ün vefatının senesiydi... tam 6 yıl önce bugün hayata gözlerini yummuştu Songül... kızını göremeden, onu kucağına alamadan, öpüp koklayamadan göçüp gitmişti...

Güney sabah erkenden kızını uyandırıp giydirdi.

Songül : babacım nereye gidiyoruz?

Güney: annene gidiyoruz prensesim.

Songül : annememe mi? Ama o çok uzakta değil mi? Öyle demiştin...

Güney : evet ama... şey... bunu sana nasıl anlatırım bilmiyorum. Annen olsa bunu sana çok iyi anlatırdı ama... şey... şimdi annen uzakta demiştim ya, uzakta olan annenin ruhu. Ama annenin bedeni burda, bize yarım saat uzakta. Birilerini kaybettiğimiz zaman onu toprağa gömeriz, bedeni orda kalır, aynı uyuyormuş gibi, ama ruhu yoktur. Belki şimdi anlamadın ama ilerde beni anlayacaksın bitanem...

Güney yol üzerinde çiçekçiye uğrayıp mezarlığa gelir. Elinde kızıyla, Songül'ün mezar taşınının yazılı olduğu yere gelmişlerdi bile... hiç çiçek yoktu, demek ki ilk gelenler onlardı. Güney sebepsizce mutlu oldu, oysa ne farkederdi, ha ilk gelen olmuş ha sonuncu...

Güney: Songül... sevgili... ben geldim. Güney'in geldi sevgili... bunca zaman neden gelmedin diyeceksin belki de, bilmiyorum. Ama cesaret edemiyorum Songül. Çok utanıyorum. Bana kızgın mısın bilmiyorum... ben bizi böyle bıraktığın için sana kızgınım.. nasıl bırakıp da gidebildin? Hadi beni boşver ama kızın... onu da mı düşünmedin? Neyse... o videonu izledim... hani bana birşey olursa diye başladığın o video... isteğin yerine geliyor Songül, Yağmur ile tanıştım ben. Ondan Yağmur'a güzel bir anne olucak, aklın kalmasın. Evleniyorum. Doğru mu yapıyorum, zaman zaman emin olamasam da.. yine de Yağmur iyi bir kadın, seviyorum onu. Sen gibi değil ama yine de iyi bir kadın. Her neyse... bak kızımızla geldim... hadi prensesim, ne istiyorsan söyle annene...

Songül : anne, beni duyuyor musun? Eğer duyuyorsan, ben seni çok merak ediyorum, keşke seni görebilseydim seni. Bak, sana bu çiçekleri ben seçtim. Parasını babam ödedi ama ben seçtim. Papatyayı sever misin? Ben çok severim... seni çok merak ediyorum, keşke yanımızda olsaydın...

Güney : özledim ulan seni... çok özledim kızım, öyle böyle değil... bırakıp gittin, yarım bıraktın bizi. Şimdi ne olacak? Bunu sen istedin, beni Yağmur'a sen bıraktın... sen yanımızda olsaydın buna gerek kalmazdı... o sana benziyor biraz... ama senin gibi atarlı değil, uysal. Bir de çocuğu var, kızımızla çok iyi anlaşıyor. Ama keşke yanımdaki o değil de sen olsaydın... keşke... Songül... seni çok sevdim be kızım. Hep de sevicem... sen bambaşkasın...

Kırgın ÇiçeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin