13.Bölüm

1.6K 87 20
                                    

Eylül Feride hanımlara giderken Ali onu kapıda bekliyordu...

Ali : kim söyleyecek?

Eylül: Ali sen biraz gergin misin?

Ali : nasıl olmayayım aşkım, Toprak sürekli ben kız babasıyım falan diyip duruyo...

Eylül güler ve kapıyı çalar...

Feride : aa çocuklar hoşgeldiniz, gelsenize içeri...

İçeri geçtiler...

Eylül: Feride hanım, Toprak hocam, bizim size söyleyeceğimiz birşey var.

Toprak : kötü birşey değil herhalde

Ali : ha yok, güzel birşey aslında

Feride : e hadi söyleyin o zaman çocuklar

Eylül: Ali bana evlilik teklifi etti. Ben de kabul ettim

Feride : ne? Ayy çocuklar çok sevindim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Feride : ne? Ayy çocuklar çok sevindim...

Toprak : demek evlilik teklifi etti... erken değil mi çocuklar?

Ali : yok öyle değil. Zaten Eylülün okulu bittikten sonra evlenmeyi düşünüyoruz

Toprak : o zaman başka tabii...

Ali : oh be...

Toprak : zamanı gelince gelir istersin Eylülü... sonuçta o bizim kızımız... biz de öyle karar veririz...

Ali şokla Toprak'a bakar ama Toprak gayet ciddi duruyordu...

Meral, mesajın kimden geldiğini bilmiyordu ama yine de gitmeye karar verdi. Tam söylenilen saatte ordaydı. Bir adam çıktı karşısına, tanımıyordu...

Adam : selam güzellik...

Meral : merhaba.. siz kimsiniz?

Adam : yeni iş verenin...

Meral : nasıl yani? Hemen işe alıyor musunuz?

Adam : tabii ki... senin gibi biri kaçırılır mı hiç?

Meral : ay süper! Sonunda değerimi bilen ve bu işlerden anlayan biri çıktı karşıma. Peki nerde çıkıcam?

Adam : biz sana adres vericez. Yarın başlarsın...

Meral : tamam, şey o zaman ben hazırlık yapıyım, sizden haber bekliyorum...

Adam : tabii ki... şüphen olmasın. Şurayı imzalarsan işimiz biter...

Adam, Merale bir anlaşma uzatır. Meral hemen imzalar...

Güney, kızını bakıcısına bırakıp dışarı çıktı. Ertesi gün Songülle evlilik yıl dönümleriydi, Güney bunu düşündükçe daralmıştı. Kaldığı evin çevresinde, karanlık sokaklarda yürüyordu. Etrafta birkaç tinerci ve genç öğrenci grubu vardı, Güney artık onlara alışştı.

Güney ilerleyince, yolun ortasında birinin etrafını çevreleyen bir grup erkek gördü, ilk başta kendi aralarında kavga ediyorlar sandı ama ortalarındakinin bir kadın olduğunu farketmişti. Aralarına daldı, kadını kurtarmaya çalışştı ama içlerinden bir tanesi cebindeki çakıyı gösterdi. Bu sefer hepsi Güney'in etrafını sarmıştı. Güney kadına bakmadan ona kaçmasını söyledi ama o gitmemişti...

Oysa o grubun tek istediği şey paraydı, Güney bunu anlayınca cüzdanındaki tüm parayı onlara verdi. Sonra hepsi dağılmıştı. Güney kadının yanına gidip nasıl olacağını soracaktı ama bu...

Güney : Yağmur?

Yağmur : Güney, o sen miydin?

Güney : kızım senin bu saatte bu sokakta ne işin var?

Yağmur : stajdan evime dönüyordum, bir anda etrafımı sardılar anlamadım...

Güney : neyse, birşeyin yok dimi? İyisin?

Yağmur : hala biraz şoktayım ama iyiyim... çok sağol

Güney : önemli değil. İyiysen sıkıntı yok...

Güney, kızın ellerine baktı, titriyordu... kızın elini tuttu... Yağmur biraz sonra rahatlamıştı. Güney de ne yaptığını farkedip hemen elini çekti....

Yağmur : tüm paranı da aldılar. Kusura bakma.

Güney : önemli değil, birşey olmadı sonuçta.

Yağmur : evet sayende...

Güney : şey evim hemen şurası, istersen bi gel su falan iç, sakinleş, sonra bırakırım ben seni evine.

Yağmur : yok, benim de evim çok uzakta sayılmaz, kendim giderim...

Güney : bu gece olanlardan sonra canına susadın herhalde. Seni yiyecek değilim, gel, iki dakika sakinleş, sonra nereye gidersen bırakırım arabayla...

Yağmur : tamam...

Güney, Yağmur'u evine götürmüştü. Bakıcı onları görünce Songül'ün odasına çekilmişti...

Güney : açsan birşeyler hazırlayabilirim...

Yağmur : yok, su yeterli

Güney suyu alıp Yağmur'a getirdi...

Güney : sen ne okuyordun?

Yağmur : tıp okuyorum.

Güney : vay, doktor olacaksın demek...

Yağmur : evet, pediatri uzmanı olucam.

Güney : çocuk doktoru oluyordu dimi o?

Yağmur : evet.

Güney : oğlun nerde, annenler mi bakıyo?

Yağmur : hayır, onlar Türkiye'de, ben aslında buraya Ricky için kaçtım. Ricky, erkek arkadaşım... dı yani... onlar da artık ne yaparsan yap, bize gelme bir daha diyip rest çektiler. Ricky beni terkettikten sonra tekrar yanlarına dönemedim işte anlayacağın... oğlum, yuvada.

Güney : anladım.

Yağmur : sen de öğrencisin dimi?

Güney : evet, işletme okuyorum

Yağmur : iyiymiş... şey, Güney, ben artık kalksam iyi olacak...

Güney : tamam, beraber gidelim.

Yağmur : gerek yok gerçekten...

Güney : itiraz istemiyorum. Seni eve bırakmadan içim rahat etmez.

Yağmur gülümseyerek teşekkür eder. Önce yuvaya gidip oğlunu alırlar sonra da onları evine bırakır...

Yağmur : şey... teşekkür için sana birşey ısmarlayabilir miyim?

Güney : gerek yok. Kim olsa aynı şeyi yapardı

Yağmur : hayır, yapmazdı. Telefonunu alabilir miyim? Uygun olduğun bir an, görüşüp iyiliğinin karşılığını vermek için..

Güney kafasını sallayıp numarasını verir, Yağmur oğlunu da alıp arabadan iner. Güney onların eve girdiğini görüp rahat bir nefes alıp evine geri döner...

Kırgın ÇiçeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin