10.Bölüm

1.7K 89 10
                                    

Ertesi gün Eylül sabah erkenden kalkıp mutfağa geçmişti. Gürültüye Meral de Cemre de uyanmıştı...

Eylül: ay kızlar uyandırdım mı? Afedersiniz

Meral : saat kaç Eylül? Naapıyosun bu saatte?

Eylül: kek...

Cemre : kek mi? Akşam yapardık Eylül keki...

Eylül : size yapmıyorum ki zaten...

Cemre : ee kime yapıyosun o zaman?

Meral : sence canısı... hayır biz değilsek kime olabilir? Neriman hanıma yapacak hali yok. Ali'ye götürcek kesin...

Eylül: evet...

Cemre: hımm, şimdi anlaşıldı...

Meral : iyi fikir canısı... sonuçta erkeğin kalbine giden yol, midesinden geçermiş...

Hepsi gülmüştü...

Cemre : eee Meral hanım, nasıl gidiyo sokak şarkıcılığı?

Meral : keşfedilmeyi bekliyorum canısı. Keşfedilince çok ünlü olucam ve sizin de çalışmanıza gerek kalmayacak, hepinize ben bakıcam

Cemre : hı hı tabii tabii...

Meral : çok ünlü bir star olduğumda görürsün canısı, senle uğraşamıcam...

Eylül, keki fırından çıkartıp hemen çıktı... Ali'nin evine gelip kapıyı çaldı, ama açan olmadı...
Telefonunu çıkartıp arayacakken kapı açıldı... Ali şort ve t-shirtle karşısındaydı, gözleri zor açılıyordu...

Ali : Eylül?

Eylül: şey ben... uyandırdım mı?

Ali : evet, gece 3te geldim... saat kaç ki?

Eylül: şey... dokuz

Ali : neyse.. birşey mi oldu?

Eylül: yok... ben beraber kahvaltı ederiz diye düşünmüştüm...

Ali : ee gel o zaman..

İçeri geçtiler...

Ali : şey, ben bi üzerimi değiştiriyim, bi uyanıyım, geliyorum tamam mı?

Eylül: tamam...

Eylül mutfağa geçip birşeyler hazırlamaya başlar... Daha sonra Ali de gelip yardım eder ve sofraya otururlar...

Ali : ee krep yapmayacak mısın?

Eylül : krep mi? Krep mi istiyosun?

Ali : yanii yapamıyosan ben yapabilirim...

Eylül : yok.. yok yaparım tabii

Eylül krep yapıp sofraya koyar.

Ali : aslında geldiğin iyi oldu... ben de sana birşey söylemek istiyordum... (soğuk bir şekilde)

Eylül : ne diyeceğini biliyorum sanırım... haklısın da...

Ali ise iştahla krepi yemeye başlar...

Ali : evlenince de böyle krep yaparsın dimi?

Eylül şaşkınlıkla Ali'ye bakar. Ali ise ona bakmıyordu bile...

Eylül : ne?

Ali : evlenince... krep yaparsın herhalde.. (gülerek)

Eylül şaşkınlık içinde gülerek Ali'ye bakar...

Eylül : evlenince?

Ali : 2 yıl bekledim zaten... bi de seni görmemi istemediğin için o süre yeterince uzun geldi...

Eylül : bi dakika, sen evlilik mi teklif ettin az önce?

Ali : evet.. yani etmeye çalıştım... olmadı dimi? Bu sefer Fadik ne önerirse tersini yapmaya çalıştım...

Eylül gülmeye başlar...

Ali : gülme Eylül...

Eylül : tamam tamam gülmüyorum... ama sen birşey söylicem dedin...

Ali : bunu söylicektim işte...

Eylül : ama sen günlerdir çok soğuk davranıyorsun... ben de sandım ki, yani ayrılmak istersin falan diye düşündüm...

Ali : Eylül hala anlamadın mı? Ben sana aşığım, aşık... ama evet, kızdım, çünkü seni bırakabileceğimi düşündün ve benle görüşmeyi her seferinde reddettin...

Eylül : ordayken mantıklı gelmişti...

Ali : bak sen bu az önce olanları unut tamam mı? Ben sana beklemediğin bir an teklif edicem...

Eylül : Ali...

Ali : ya Fadik dedi ki, hazırlan, Eylül'ü yemeğe çıkar, romantik bir yemek olsun, mumlar falan... ama geçen sefer biliyosun, başımıza neler geldi. Ne zaman özensem hep bir engel çıkıyo.. söyleyemiyorum...

Eylül : Ali ben...

Ali : ben de Fadik'in dediğinin tam tersini yaptım, çünkü biliyosun ne zaman onun dediğini yapsam hep elime yüzüme bulaştırıyorum, o yüzden pat diye söyledim, böyle de pek romantik falan olmadı galiba...

Eylül : evlenirim Ali...

Ali : ne?

Eylül : seninle evlenirim... ama okulum bitsin, ondan sonra...

Ali : şey, peki tamam... şöyle yapalım... biz yüzükleri takalım. Senin okulun biter bitmez de evleniriz. Nasıl fikir?

Eylül : olur tamam...

Ali, cebinden çıkarttığı yüzüğü Eylül'e uzatır ve parmağına takar...

Güney annesiyle yine görüntülü olarak konuşuyordu...

Selin : oğlum, hayırdır, güzel bir haber falan mı aldın? Yüzün gülüyo

Güney : ne gibi güzel haber alabilirim anne? Her zamanki gibi işte...

Selin : bilmiyorum, yüzüne renk gelmiş sanki. Sevindim seni böyle gördüğüme.

Güney : bilmiyorum ki... sanırım burası bana iyi geldi, ben de kendimi biraz daha iyi hissediyor gibiyim...

Selin : giderken böyle olacağını hiç sanmıyordum ama orası sana gerçekten iyi gelmiş gibi oğlum.. ama seni çok özledim...

Güney : tamam anne, durumu dramatize etme. Her gün konuşuyoruz işte...

Selin : evet ama hiç kanlı canlı görüp sarılmaya benzer mi oğlum?

Güney : benzemez tabi... (yüzü asılmıştı)

Selin : tamam tamam, birşey demedim. Sen orda keyfine bak, burayı düşünme...

Güney : orda senden başka merak ettiğim hiçbirşey yok zaten...

Kırgın ÇiçeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin