80.Bölüm

1K 56 28
                                    

Güney defalarca gözlerini kırpıştıdı, gözlerine inanamıyordu... bu Songül olamazdı...Songül ölmüştü, ama o kanlı canlı karşısındaydı, ağlamaktan kıpkırmızı olmuş gözleriyle, kıvırcık saçlarıyla karşısındaydı...

Güney : ama bu imkansız... sen öldün...

Güney bunu öyle bir fısıltıyla söylemişti ki, kimse duyamamıştı..

Songül yavaş yavaş yürüdü ve Güney'in yanına, Nikah memurunun hemen arkasına geçmişti...

Songül : hayır ölmedim Güney. Burdayım işte, ben yaşıyorum... gitmem gerekiyordu ama bitti artık ben yanına geldim, sana döndüm sevgili.. sana, kızımıza... her şey güzel olacaktı artık ama gördüm ki sen beni istemiyorsun artık.. ulan senin sevgin bu kadar mı? Hani ölüp bitiyordun aşkından? Bu kadar mıydı? Bu kadar çabuk mu bıraktın? Tamam öyle olsun Güney... öyle olsun.. ben de yokum artık o zaman... bundan sonra da koymaz yokluğum sana

Güney : ama...

Songül : evet biliyorum, sana ben söyledim, biriyle evlen, kızım annesiz kalmasın dedim.. ama git ona aşık ol demedim. Ona aşık oldun, beni unuttun...

Güney : ben...

Songül : Maria gitti, Leonardo atına ve şatosuna kavuştu.. prensesiyle beraber yaşayan Güney yeni birini buldu kendine. İşte Maria şimdi öldü... artık ben yokum...

Güney : hayır! hayır hayır hayır!

Herkes şok içinde Güney' e baktı.. Hayır mı demişti o? Neden? Aylardır çabalayan, evlenmekten vazgeçmesin diye  Yağmur'u ikna etmeye çalışan o değil miydi?

Nikah Memuru yarım ağızla bir şeyler geveleyip güldü, niyeti ortamı yumuşatmaktı..

Nikah Memuru : he he he damat biraz heyecanlı galiba, biz soruyu tekrar soralım. Siz Güney Ertürk, Yağmur Şahin'i karınız olarak kabul ediyor musunuz?

Güney bu soruyla bir kabustan uyanmış gibi oldu. Şimdi herkesin ona şaşkın bakışlarını üzerinde hissetmeye başlamıştı. Nikah memurunun arkasında artık Songül yoktu. Sadece beyni ona bir oyun oynuyordu... Maria artık öldü demişti hayalindeki Songül.. hayır Maria ölmemişti, onun kalbinin derinliklerindeydi sadece artık yanında değildi ama asla unutmuş değildi..

Ali : Güney, abi sen iyi misin?

Güney : şey... özür dilerim.. Evet.. evet, tabii ki kabul ediyorum.

Herkes alkışlamıştı, Yağmur ise rahatlamıştı...

Güzel bir dans müziği çalıyordu, gelin ve damat ilk danslarını ediyordu. Yağmur dayanamadı sordu..

Yağmur : Güney.. ne oldu? Neden ilk başta hayır dedin?

Güney : bunu söyleyemem..

Yağmur : Güney...

Güney : eğer bunu söylersem beni boşarsın. Evliliği 24 saat bulmadan boşanan ilk çift olmak istemiyorum...

Yağmur : hayır Güney, senden boşanmıcam, söz veriyorum.. bana söyler misin artık ne olduğunu?

Güney : ben bir an Songül'ü gördüm sandım.. öyle gerçek gibiydi ki.. ona hayır diyordum aslında, sana değil...

Yağmur : anladım...

Güney : üzgün durma.. sen üzül diye söylemedim. Ama gerçekten bitti... bitmese seninle evlenmezdim ben...

Yağmur : sana inananıyorum Güney...

Yağmur sadece inanmak istiyordu. Böylesi daha kolaydı çünkü...

Tüm çiftler dans ederken Poyraz da planını uygulayıp masada tek kalan ve arkadaşlarının mutluluğunu izleyen Kader'in yanına gitti ve onu dansa kaldırdı...

Kader : ay teşekkür ederim ama yapmak zorunda değildin... ben iyiydim öyle

Poyraz : zorunda olduğum için yapmadım Kader. Ben sana çok fena aşık oldum..

Kader : ne?

Poyraz : aylardır söyleyemiyordum. Yani sabıkalı birini istemezsen anlarım seni...

Kader : ben de sabıkalıyım.. hepimiz öyleyiz aslında. Ben, Eylül, Cemre, Meral... Songül de öyleydi. Hatta Serkanın annesi de...

Poyraz : ne?

Kader : sabıka konusunda ikimiz de eşitiz.. o adamı öldüren bendim. Diğerleri sadece cesedi saklamama yardım etti...

Poyraz : yani o zaman...

Kader bir şey demedi, gülümsedi önce, sonra Poyraz'ın gözlerine bakmaktan utanarak kafasını omzuna yaslayarak dans etmeye devam etti....bir yandan Poyraz'ın güldüğünü duyar gibiydi...

ğün bitiminde hepsi aynı anda terketti mekanı ve arabalarıyla dağıldılar...

Eylül : ben kullanayım mı?

Ali : neden ki?

Eylül : içtin ya, ondan dedim..

Ali : sadece bir kadeh içtim bitanem, sarhoş falan değilim, merak etme. Ayrıca ben zaten başkasının kullandığı arabaya binemem...

Eylül : ne yani, ben başkası mıyım?

Ali : öyle değil a-...

Eylül : neyse tamam, iyiysen kullan...

Eylül somurtup Ali'nin yanına oturdu ama Ali'nin yüzüne bile bakmıyordu, oysa araba yolculuklarında hep konuşurlardı..

Ali : hadi ama, özür dilerim...öyle demek istemedim.. lütfen bana dargın olma...

Eylül cevap vermedi. Ali de Eylül'e bakıp çenesinden tuttu ve kendisine bakmasını istedi ama Eylül inat etti, dönmedi. Ali bu sırada onlara doğru gelen arabayı farketmedi, direksiyonu kırdığında da her şey çok geçti...

Kırgın ÇiçeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin