Eylül şaşırmıştı, Ali'ye bakar...
Ali : nooldu?
Eylül : bir dakika sen ciddi misin?
Ali : evet... neden ki?
Eylül : yani bilmiyorum... çocuk... çok büyük bir sorumluluk...
Ali : evet.. niye? benden iyi baba olmaz mı?
Eylül güler...
Eylül : olur tabii
Ali : en az Güney kadar iyi bir baba olacağımı düşünüyorum...
Eylül : bundan hiç şüphem yok
Ali : o zaman...
Eylül : ya daha erken değil mi?
Ali : erken mi? Eylül 30 oldum ben 30. Daha ne kadar beklicem baba olmak için?
Eylül : haa yani baba olmak için mi evlendin?
Ali : bunun için evlenmem gerekmezdi... ben seni sevdiğim için evlendim
Eylül : hımm
Ali : hem biliyo musun? Senden de çok iyi bir anne olur... düşünsene , şurda oynuyor çocuklarımız, biz de senle tam da burda aynen bu şekilde onları izliyoruz...
Eylül : iyi güzel de ben çalışıyorum, biliyorsun yurdun işleri de çok ağır oluyo. Daha bu yurdu yeni açtık biz..
Ali : e o da yurtta büyür işte.. ablalarıyla (gülerek)
Eylül de güler...
Eylül : olabilir... birkaç yıl sonra
Eylül sırıtırken Ali'nin gülümseyişi solmuştu...
Ertesi gün Cemre ve Kader, Songül'ü görmeye giderken Meral ve Eylül yurtta işlerle ve çocuklarla ilgileniyorlardı...
Cemre : selam Güney... gelebilir miyiz? Songül'ü görmeye geldik...
Güney : beni görmeye geldiğini görmedim hiç zaten...
Kader : sanki bizi isteyen var... sevgilin baksın sana...
Cemre : Kader!
Kader : tamam tamam sustum...
Güney : her neyse... Songül içerde, ama biraz huysuz bugün...
Kader : neden?
Güney : çalışmam gerekiyor, onunla oynayamıyorum, ona bozuldu hanımefendi.
Kader : e biz oynarız onunla. Sen çalış bu arada. Oynarız dimi Cemre?
Cemre : tabii ki... sen rahatına bak Güney...
Cemre tam gidecekken Kader'i durdurur...
Kader : nooldu?