73.Bölüm

1.1K 52 4
                                    

Güney keyifsiz bir şekilde eve gelir. Songül oyuna dalmışken annesiyle konuştu...

Selin : oğlum nerdeydiniz sabah sabah?

Güney : Songül'ü altı yıl önce bugün kaybetmiştik anne... altı koca yıl oldu ama benim onu düşünmediğim bir gün yok. Tamam Yağmurla herşey güzel, mutluyum ama Songül'ün yeri bambaşkaydı... onu çok özlüyorum anne...

Selin : Zamanla hafifleyecek oğlum...

Güney: bazen düşünüyorum... ben hata mı yapıyorum anne? Yani ben Songülü çok özlüyorum. Yağmur ile... bilmiyorum...

Selin : bak oğlum. Altı sene az değil tabii ama daha önünde kocaman bir hayat var. Sen daha çok gençsin. Tamam onu çok seviyordun, biliyorum. Bana karşı geldin, o gecekonduda yaşadın, sırf onun için. Allah var, Songül'ü pek sevmezdim ama ölmesini tabii ki istemezdim. Torunum olacağını öğrendikten sonra... ya sen Songül'den ayrılmak istesen ben izin vermezdim. Torunumu beraber büyütecektiniz siz... sevmezdim evet ama kötü bir insan olduğu için falan diye değil... senin hayatını mahvediyor diye istemiyordum onu. Sen herşeyin en iyisine layıksın oğlum. Ama Songül iyi bir kızdı...

Güney: bunu söylemen için 6 yıl geçmesi gerekti... ve onu kaybetmem...

Selin : O ilk zamanları hatırlıyorum, yıkıldın, berbat bir haldeydin. Seni annen olarak ben bile toparlayamadım. Yine de bak, bugün de acını çok derinden yaşıyorsun ama o ilk seneki gibi değilsin mesela. Son zamanlarda sık sık gülüyorsun, konuşuyorsun, arkadaşlarınla vakit geçiriyorsun... yavaş yavaş atlatıyorsun... evet, onu hiç unutmayacaksın ama acısı günden güne azalacak. Hem Yağmur sana iyi geliyor.

Güney : Yağmur harika bir insan... beni anlıyor...

Selin : öyle... onun yanında da böyle durup kızı üzme tamam mı? Seni anlaması seni eski karını düşünürken görüp buna üzülmeyeceği anlamına gelmez.

Güney: yok artık. Yağmur, ölmüş bir insanı kıskanacak değil ya?

Selin : kıskanmak değil de... insan üzülür. O hep Emrenin babasını düşünse nasıl hissederdin?

Güney: haklısın.. tamam, Yağmur'un karşısında böyle durmucam...

Selin : aferin oğlum... aferin. Toparlan...

Güney: sağol anne...

Ali, Eylül'ü yurda bırakıp karakola gitmişti. Eylül ağzı kulaklarında yurda vardığında kızlar da heyecanla ondan tek bir kelime bekliyordu...

Cemre : ee? Belli oldu mu cinsiyet?

Eylül: evet... belli

Meral : ay canısı tek tek mi sordurucan yani? Söyle işte. Kız mı erkek mi?

Kader : ay yok ben dayanamıcam galiba...

Meral : ay hayır hayır... sakın ağlayayım deme Kader. Hadi Eylül sen de artık söylesene...

Eylül: erkek. Bir oğlum oluyo kızlar!

Cemre : yaaa... oğlan mıymış?

Eylül: evet... ama benim içime doğmuştu. Hatta rüyamda bile görmüştüm.

Kader : ya kız olsa da güzel, ama erkek de güzel... bebek ya sonuçta... sevilmez mi?

Meral : bir yeğenimizin bebekliğini kaçırdık zaten... ama bunu kaçırmaya niyetim yok. Artık ben sizden çıkmam canısı

Eylül: valla Meralcim işime gelir. Yani ben yorulmuş olucam, e yorgun argın halimde her an bakamıcam. Sizlere veririm artık, siz bakarsınız. Ben de kafamı dinlerim...

Cemre : bakarız valla, ben onu tüm gün sever öperim

Kader : en çok ben sevicem... Kader teyzesi ona neler neler alıcak hem...

Cemre : şimdiden en çok kimi sevecek kavgası mı yapıcaz kızlar? Sonuçta hepimizi sevecek, dimi Eylül?

Eylül: ya tabii ki... hem sizin gibi teyzeler sevilmez mi hiç?

Meral : kavgaya gerek canısılar, çünkü bu sorunun cevabı zaten belli.

Kader : Allah Allah.. kimmiş? Sen mi?

Meral : e herhalde canısı. Erkekler üzerindeki etkimi düşüncek olursak, o da en çok beni sevecektir. Hiç şansın yok bebişim...

Kırgın ÇiçeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin