36.Bölüm

1.2K 72 5
                                    

Eylülle Ali 10 günlük tatillerinden dönmüşlerdi.

Eylül : akşam bizimkileri yemeğe mi alsak?

Ali : ben baş başa film izlerdik diyordum ama...

Eylül: ya Güney'i de çağırırım, Songül'ü görürüz hem...

Ali : iyi tamam çağır o zaman...

Eylül kızlara ve Güney'e haber verir. Akşama herkesi bekliyordu. Bu yüzden yemek yapmaya başlamıştı...

Eylül: ee sen yardım etmeyecek misin?

Ali : ben hiç anlamam ki Eylül... yardım etmek isterim ama...

Eylül: e sen tek kalırken naapıyordun ki?

Ali : dışarıda yiyordum, ya da eve söylüyordum...

Eylül: eh, artık öğrenirsin, arada sen de yaparsın

Ali : peki... naapıcam, söyle yapıyım...ama kolay birşey olsun

Eylül: şu patatesleri soyabilirsin...yapabilirsin dimi?

Ali : o kadar da değil, noolcak canım, alt tarafı kabuklarını kesicem. Ne kadar zor olabilir? Çocuk oyuncağı...

Ali, patatesin kabuklarını kalın kalın soymaya başlar... Eylül patateslerin halini görünce şok olur...

Eylül: Ali sen naaptın?!

Ali : e soydum işte

Eylül: aşkım, bu patatesler ufacık kalmış, nasıl kestin öyle? Neyse tamam bırak ben soyarım...

Ali : o kadar mı kötüyüm ya?

Eylül: eh yani... nooldu Ali bey, yemek yapmak suçlu peşinde koşmaya benzemiyormuş dimi?

Ali : yok ben pes ettim... sen yap bence

Eylül: sen naapıcaksın?

Ali : seni izlerim...

Eylül güler...

Güney, Yağmur'u arar...

Güney : Yağmur, hazırlan yemeğe davetliyiz.

Yağmur : yemek mi?

Güney : evet... seni arkadaşlarımla tanıştırıcam

Yağmur : ya Güney... emin misin?

Güney : evet... nasıl olsa elbet bir gün seni görücekler, neden saklayayım ki?

Yağmur : tamam...

Yağmur, Emir'i bir arkadaşına bırakıp Güney'le buluşur...

Kızlar eve gelmişti bile...

Kader : of kızım neler yaptın ya, çok güzel kokular geliyo...

Ali : sabahtan beri uğraşıyor..

Cemre : ellerine sağlık şimdiden...

Serkan : Güney'i çağırdınız mı?

Ali : çağırdık da gelmeyecek herhalde...

Eylül: biraz daha bekleyelim.

O sırada zil çalar, Güney gelmişti. Elini tuttuğu Yağmur'la ve Songülle birlikte içeri girer. Kızlar Yağmur'u görünce şok olmuştu... Cemre ve Kader fısıldaşır...

Kader : bu o dimi?

Cemre : evet o...

Güney: şey, ben size sormadan Yağmur'u da çağırdım ama sorun olmaz dimi?

Ali : yok kardeşim olur mu öyle şey, geçin içeri hadi...

Güney : arkadaşlar bu Yağmur... kız arkadaşım...

Meral : oha! Oha yani! Bir de getiriyorsun, bizimle sevgilim  diye utanmadan tanıştırıyorsun...

Güney : neden utanayım Meral?

Kader : neden utanıcakmışsın öyle mi? Biz kardeşimiz için üzülüp perişan olurken sen kızlarla eğlence peşindeymişsin... bir de tanıştırıyorsun ya!

Güney : Kader, ben üzülmedim mi? Sizden fazla üzüldüm ben. Ama ne yaşadığımı sadece ben bilirim. İster kabul edin, ister etmeyin, Yağmur benim sevgilim. Ve bundan utanmıyorum

Cemre : ya arkadaşlar biraz sakin olur musunuz?

Yağmur : ben gitsem iyi olacak Güney. Akşam akşam huzurunuzu kaçırmayayım...

Güney : hiçbir yere gitmiyorsun. Hep birlikte yemek yicez...

Eylül: Güney haklı Yağmur. Kal... bu arada ben Eylül. Bu da eşim Ali...

Yağmur : memnun oldum...

Cemre : şey...ben de Cemre. Bunlar da Kader ve Meral....

Serkan : ben Serkan... o da Mert

Yağmur : memnun oldum..

Eylül: o zaman yemeğe geçelim...

Yemek gergin bir şekilde geçiyordu. Songül, Yağmur'un yanından ayrılmıyordu. Yemekten sonra bile Yağmur'un kucağından inmemişti...

Kader : Songül... gel teyzecim... gel sevelim seni azcık

Songül omuz silker...

Meral : canısı gel, biz sana hediyeler aldık ama... onlara bakalım...

Songül yine onlara gitmemişti...

Kaderle Meral fısıldaşmaya başlar...

Kader : çocuğu resmen doldurmuş bize karşı...

Meral : aynen baksana ne kadar samimi olmuşlar, yeğenimizi esir aldı resmen, çocuk kucağından inmiyor bir türlü...

Kader : dur bakalım, ne zamandır tanışıyorlar öğreniriz hemen...

Kader Yağmur'a doğru döner...

Kader : ne zamandır tanışıyorsunuz Güneyle? Songülle baya samimi duruyorsun da... hayır yani yeğenimiz bizim yanımıza gelmiyor bile...

Cemre : Kader... yapma

Güney : biz İspanyada tanıştık... Songül'ün onu sevmesi normal, çünkü Yağmur onun bebekliğini biliyor... başka ne merak ediyorsunuz?

Güney kalkıp erkeklerin oturduğu balkona geçer...

Eylül de ortamı yumuşatmak ister...

Eylül : ee Yağmur, sen ne iş yapıyorsun?

Yağmur : şey ben çocuk doktoruyum

Eylül: öyle mi? Ne güzel...

Yağmur : çocukları çok seviyorum... o yüzden bu bölümü seçtim...

Eylül : çocuklar çok güzeldir...

Yağmur : sizin çocuğunuz var mı?

Eylül: yook, biz daha yeni evliyiz

Yağmur : aa, Güney'in düğününe gittiği arkadaşı sendin demek ki

Eylül: evet...

Yağmur : erken falan demeden mutlaka çocuk düşünün.. çocuk dünyanın en güzel şeyi... benim de ufak bir oğlum var, birlikte büyüyoruz...

Hepsi şok olmuştu...

Kırgın ÇiçeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin