Eylülle Ali 10 günlük tatillerinden dönmüşlerdi.
Eylül : akşam bizimkileri yemeğe mi alsak?
Ali : ben baş başa film izlerdik diyordum ama...
Eylül: ya Güney'i de çağırırım, Songül'ü görürüz hem...
Ali : iyi tamam çağır o zaman...
Eylül kızlara ve Güney'e haber verir. Akşama herkesi bekliyordu. Bu yüzden yemek yapmaya başlamıştı...
Eylül: ee sen yardım etmeyecek misin?
Ali : ben hiç anlamam ki Eylül... yardım etmek isterim ama...
Eylül: e sen tek kalırken naapıyordun ki?
Ali : dışarıda yiyordum, ya da eve söylüyordum...
Eylül: eh, artık öğrenirsin, arada sen de yaparsın
Ali : peki... naapıcam, söyle yapıyım...ama kolay birşey olsun
Eylül: şu patatesleri soyabilirsin...yapabilirsin dimi?
Ali : o kadar da değil, noolcak canım, alt tarafı kabuklarını kesicem. Ne kadar zor olabilir? Çocuk oyuncağı...
Ali, patatesin kabuklarını kalın kalın soymaya başlar... Eylül patateslerin halini görünce şok olur...
Eylül: Ali sen naaptın?!
Ali : e soydum işte
Eylül: aşkım, bu patatesler ufacık kalmış, nasıl kestin öyle? Neyse tamam bırak ben soyarım...
Ali : o kadar mı kötüyüm ya?
Eylül: eh yani... nooldu Ali bey, yemek yapmak suçlu peşinde koşmaya benzemiyormuş dimi?
Ali : yok ben pes ettim... sen yap bence
Eylül: sen naapıcaksın?
Ali : seni izlerim...
Eylül güler...
Güney, Yağmur'u arar...
Güney : Yağmur, hazırlan yemeğe davetliyiz.
Yağmur : yemek mi?
Güney : evet... seni arkadaşlarımla tanıştırıcam
Yağmur : ya Güney... emin misin?
Güney : evet... nasıl olsa elbet bir gün seni görücekler, neden saklayayım ki?
Yağmur : tamam...
Yağmur, Emir'i bir arkadaşına bırakıp Güney'le buluşur...
Kızlar eve gelmişti bile...
Kader : of kızım neler yaptın ya, çok güzel kokular geliyo...
Ali : sabahtan beri uğraşıyor..
Cemre : ellerine sağlık şimdiden...
Serkan : Güney'i çağırdınız mı?
Ali : çağırdık da gelmeyecek herhalde...
Eylül: biraz daha bekleyelim.
O sırada zil çalar, Güney gelmişti. Elini tuttuğu Yağmur'la ve Songülle birlikte içeri girer. Kızlar Yağmur'u görünce şok olmuştu... Cemre ve Kader fısıldaşır...
Kader : bu o dimi?
Cemre : evet o...
Güney: şey, ben size sormadan Yağmur'u da çağırdım ama sorun olmaz dimi?
Ali : yok kardeşim olur mu öyle şey, geçin içeri hadi...
Güney : arkadaşlar bu Yağmur... kız arkadaşım...
Meral : oha! Oha yani! Bir de getiriyorsun, bizimle sevgilim diye utanmadan tanıştırıyorsun...
Güney : neden utanayım Meral?
Kader : neden utanıcakmışsın öyle mi? Biz kardeşimiz için üzülüp perişan olurken sen kızlarla eğlence peşindeymişsin... bir de tanıştırıyorsun ya!
Güney : Kader, ben üzülmedim mi? Sizden fazla üzüldüm ben. Ama ne yaşadığımı sadece ben bilirim. İster kabul edin, ister etmeyin, Yağmur benim sevgilim. Ve bundan utanmıyorum
Cemre : ya arkadaşlar biraz sakin olur musunuz?
Yağmur : ben gitsem iyi olacak Güney. Akşam akşam huzurunuzu kaçırmayayım...
Güney : hiçbir yere gitmiyorsun. Hep birlikte yemek yicez...
Eylül: Güney haklı Yağmur. Kal... bu arada ben Eylül. Bu da eşim Ali...
Yağmur : memnun oldum...
Cemre : şey...ben de Cemre. Bunlar da Kader ve Meral....
Serkan : ben Serkan... o da Mert
Yağmur : memnun oldum..
Eylül: o zaman yemeğe geçelim...
Yemek gergin bir şekilde geçiyordu. Songül, Yağmur'un yanından ayrılmıyordu. Yemekten sonra bile Yağmur'un kucağından inmemişti...
Kader : Songül... gel teyzecim... gel sevelim seni azcık
Songül omuz silker...
Meral : canısı gel, biz sana hediyeler aldık ama... onlara bakalım...
Songül yine onlara gitmemişti...
Kaderle Meral fısıldaşmaya başlar...
Kader : çocuğu resmen doldurmuş bize karşı...
Meral : aynen baksana ne kadar samimi olmuşlar, yeğenimizi esir aldı resmen, çocuk kucağından inmiyor bir türlü...
Kader : dur bakalım, ne zamandır tanışıyorlar öğreniriz hemen...
Kader Yağmur'a doğru döner...
Kader : ne zamandır tanışıyorsunuz Güneyle? Songülle baya samimi duruyorsun da... hayır yani yeğenimiz bizim yanımıza gelmiyor bile...
Cemre : Kader... yapma
Güney : biz İspanyada tanıştık... Songül'ün onu sevmesi normal, çünkü Yağmur onun bebekliğini biliyor... başka ne merak ediyorsunuz?
Güney kalkıp erkeklerin oturduğu balkona geçer...
Eylül de ortamı yumuşatmak ister...
Eylül : ee Yağmur, sen ne iş yapıyorsun?
Yağmur : şey ben çocuk doktoruyum
Eylül: öyle mi? Ne güzel...
Yağmur : çocukları çok seviyorum... o yüzden bu bölümü seçtim...
Eylül : çocuklar çok güzeldir...
Yağmur : sizin çocuğunuz var mı?
Eylül: yook, biz daha yeni evliyiz
Yağmur : aa, Güney'in düğününe gittiği arkadaşı sendin demek ki
Eylül: evet...
Yağmur : erken falan demeden mutlaka çocuk düşünün.. çocuk dünyanın en güzel şeyi... benim de ufak bir oğlum var, birlikte büyüyoruz...
Hepsi şok olmuştu...