Yağmur yanına gelen adama bakar. Tanıyamamıştı...
Yağmur : pardon sizi tanıyor muyum?
Adam : hayır... tanımıyorsunuz. Ama tanışabiliriz. Ben Semih...
Yağmur : tanışmak istediğimi sanmıyorum...
Semih : böyle güzel bir hanımefendiyi tek başına burda böyle bekletmek istemem. Şurda oturuyorum. Birlikte birşeyler yiyebiliriz... tabi siz de isterseniz...
Güney : nooluyo lan burda?
Yağmur : boşver Güney, boş masa buldun dimi? hadi gidelim biz...
Semih : diyorum işte, boş masaya gerek yok, benim masam şurda, gel ber-....
Güney, adama yumruğu geçirmişti...
Güney : sen kimin sevgilisine yürüyosun lan?! Yürü git!
Yağmur : Güney dur! Yapma! Hadi gidelim noolur...
Yağmur Güney'i çekiştirerek mekandan çıkartır... sahilde yürürler...
Yağmur : inanmıyorum sana ya...
Güney : adam sana asılıyodu, tutamadım kendimi... naapsaydım yani?
Yağmur : umursamadan çekip gidebilirdin.
Güney : kusura bakma, öylece duramazdım. Pişman değilim, haketti
Yağmur güler, sinirleri bozulmuştu...
Yağmur : komik değil, komik değil... sadece sinirlerim bozuldu... hala inanamıyorum ya... mekana gidecek yüzümüz de kalmadı. Asla almazlar bizi içeri
Güney : balık ekmek?
Yağmur : ne?
Güney : bak şurda teknede balık ekmek yapıyolar, hadi gel balık ekmek yiyelim...
Güney ve Yağmur tekneye gitmişlerdi bile...
Kader ve Meral yurda gelip kamerayı incelerler... bir adam geliyor, Eylülle konuşuyor, Eylül bir süre sonra ağlamaya başlıyor ve adam gidiyordu...
Meral : tanıyor musun bu adamı?
Ali : yok hiç görmedim...
Kader : Eylül bu ana kadar çok iyiydi, keyfi yerindeydi.
Ali : ya olmaması için bir sebep de yok zaten, daha sabah bile çok iyiydik...
Meral : bu adam her kimse Eylül'e öyle şeyler söylemiş ki beynini yıkamış resmen kızın...
Ali : tamam kızlar, ben sizi eve bırakayım, bu kayıtları da inceliyip birşey bulmaya çalışıcam. Siz de Eylüle ulaşırsanız noolur haber verin...
Ali kızları eve bırakıp kendi evine uğradı, bir ihtimal eve gelmiştir diye ama ev bıraktığı gibiydi. Öyle olunca karakola gitti. Nöbetçi olan Fadik, onu görünce şaşırmıştı...
Fadik : amirim? Bu saatte naapıyosunuz?
Ali : soru sorma Fadik... bir adam var, onun kim olduğunu bulmamız lazım...
Fadik : tamam amirim. Resim ya da bir bilgi var mı elimizde?
Ali : kamera kaydı var...
Ali tüm gece Fadikle uğraşır. Ama adamın kim olduğunu bulamazlar...
Ali : çıldırcam kim bu ya?! Ne istedi Eylülden?
Fadik : amirim nooluyo? Neden arıyorsunuz bu adamı?
Ali : Eylül bu adamla konuştuktan sonra benden boşanmak istediğini söyledi. Naaptı, hakkımda ne saçmaladı bilmiyorum ama ben kötü biri değilim, onu üzecek birşey asla yapmam. Ne dedi de Eylül ona kandı acaba? Ah be Eylül...
Ali ofiste uyurken bir kurye gelip Ali'nin masasına bir zarf bırakır. Ali bunun boşanma dilekçesi olduğunu görür. Hemen Eylül'ü arar ama Eylül açmaz. Kızları arar...
Ali : Kader, Eylül geldi mi yurda?
Kader : geldi burda.. ama iyi görünmüyo Ali
Ali : geleceğimi söyleme, gitmeye çalışırsa engel ol. Ben hemen geliyorum
Ali hemen yurda gider, boşanma evraklarını yırtıp parçalarını Eylül'ün masasına fırlatır...
Ali : boşanmıyorum Eylül
Eylül : tek celsede olmaz, iki üç celsede boşanırız o zaman. Ama bu olacak, çünkü evli kalmak istemiyorum...
Ali : aşkım bana anlat, bak ben sana yardımcı olurum. Başın ne türlü bir dertte bilmiyorum ama ben yardım ederim. Ne olursa olsun... çünkü inandırıcı değilsin, benden kendi isteğinle ayrılmak istemediğinden adım kadar eminim. Bana neler olduğunu anlat. Boşanmamız gerekiyorsa boşanırız ama yeter ki anlat, susma, saklama...
Eylül : yapamam.. yapma, zorlaştırma
Ali : o adam kimdi Eylül?