25. bölüm- Kelebek

4.8K 187 4
                                    


GÖKHAN'DAN

Korkunca daha bir tatlı oluyordu. Yaptığım şaka sonucu bana sımsıkı sarılıp uyudu. Bende melek yüzünü seyrettim. Saçlarının güzel kokusunu içime çektim. Ben çok şanslı bir adamdım. O yanımdayken bütün sıkıntılarım uçup gidiyordu. Ayşe bana huzur veriyordu. Artık daha çok mutluydum. Ben Ayşe ile vardım artık. O yoksa bende yoktum. Kafamda ki bu düşünceler ile kendimi uykuya bıraktım. Gözlerimi açtığımda Ayşe yoktu. Korku ile kalkıp çadırdan çıktım. Etrafa baktığımda yine yoktu. Koray ile Masal ise minderde oturmuş sohbet ediyorlardı. Koşarak yanlarına gittim.

''abi Ayşe nerede?'' dedim nefes nefese.

''oğlum ne koşuyorsun. Şu tarafa gitti demin. Yürümek istiyormuş. Fazla uzaklaşma dedim ben.''deyince hızla o tarafa koştum. Onu görmek istiyordum. Sağa sola baktım. İleride Ayşe'yi görünce ona doğru koşarken bir yandan da ''Ayşeeeee...''diye bağırmamla yerinde sıçraması bir oldu.

AYŞE'DEN

Gökhan'ı bir süre uyurken izledikten sonra yürümek istedim. Ormanda yürürken açan bazı çiçeklere baktım. Yerde ölmüş bir kelebek görünce ağlamaya başladım. Neden sadece bir gün yaşıyorlar ki? Sevdikleri ile neden uzun bir zaman yaşayamıyorlar? Ben ağlarken arkamdan ''Ayşeeee...''diye bağırılması ile yerimde sıçradım. Korku ile arkama döndüğümde koşarak gelip Gökhan bana sarıldı.

''her şeyim. Nerelerdeydin ?'' deyip benden uzaklaşıp yüzümü elleri arasına aldı. Gözyaşlarımı silip endişe ile ''ne oldu canım? Neden ağlıyorsun ?'' deyince içimi çekerek ''kelebek ölmüş Gökhan''deyip yüzümü göğsüne gömdüm. Bana sımsıkı sarıldı.

''ağlama bir tanem. Tabiatın kanunu bu. Bazen istenmese de gerektiği için ölürsün.'' Dedi şefkatle.

''ama bir gün yaşıyorlar. Çok kısa değil mi? Sevdiklerine doyamadan ölüyorlar.''dedim.

''her şeyim sen üzülme bunlara. Olacağı varsa her şey olur. Ölüme kimse çare bulamaz ki?'' dedi.

''peki ya bir gün ben senden önce ölürsem ne yaparsın?'' dedim merakla gözlerine bakarak. Bir anda gözlerinde gördüğüm şey acıydı.  Bana sımsıkı sarılıp başımdan öptü.

''ne mi yaparım? Seni unutur hayatıma devam ederim.''deyince şokla ondan ayrılıp hayal kırıklığı ile yüzüne baktım.

''hiç üzülmez misin? Beni hemen unutacak mısın?'' dedim. Gözlerimden damlaların süzülmesine izin vererek. Benden ayrılıp cebinden bir bez çıkarıp burnunu silip ağlar gibi yaptı.

''iki gün ağlarım. Sonra unuturum gider.'' Deyince kaşlarımı çatarak ona baktım.

''yani sen beni hiç sevmiyorsun. '' deyip arkamı tam ona dönerken kolumdan tutup yüzümü ona döndürdü.

''sen deli misin? Sana bir şey olursa önce bu dünyayı yakarım. Sonrada bende ölürüm. Sensiz yaşayamam ki her şeyim. Sen benim nefesimsin...'' deyip dudaklarını dudaklarıma bastırdı. İki elimi beline sımsıkı sardım. O ise başımdan sımsıkı tutmuş beni öpüyordu. Nefes nefese ayrıldığımızda göğsüne bir tane vurdum.

''gıcıksın biliyorsun de mi? Züppe kalas şey. Ödüm koptu. Beni hiç sevmiyorsun sandım. Ama olurda bana bir şey olursa öyle yapma. Beni unutma ama acıda çekme. Yoluna devam et. Başka birini sev. Mutlu ol. O zaman bende mutlu olurum.'' Deyince sağ elini dudaklarıma koyarak beni susturdu.

''sakın bir daha öyle şeyler deme. Ben sensiz nasıl yeniden severim. Seni nasıl unuturum. Kızım manyak mısın sen? Ben sana AŞIĞIM. Ve bu dünya da sadece bir kere âşık olunur. Oda sensin. Ve sen sonsuza kadar benimle olacaksın. Kafandan at bu düşünceleri. Hem nereden çıktı bu.''dedi sinirle. Yerde yatan kelebeği parmağımla gösterip ''ondan çıktı. O ölünce bu hayatta ölümünde olduğunun farkına daha iyi vardım. Belli mi olur. Belki bir kaza olur yarın ölürüm.''deyince sinirle kaşlarını çatıp ''aşkım... Her şeyim ne olur bırak bu düşünceleri. Hadi kampa gidelim yoksa sen hala saçmalayacaksın'' deyip kolumdan beni çekince durdum. Bana dönüp kaşını çatarak baktı.

''kelebeği gömelim ha...''dedim şirin bir bakış atarak.

''tamam, inatçı keçi tamam...'' dedi. Bende kaşımı çatıp ''nerem inatçı keçi benim züppe kalas şey...''dedim. Gökhan mızmızlanırken yerde küçük bir çukur açıp kelebeği gömdük. Tabi ben hala ağlıyordum. Gökhan'sa şaşkınca bana bakıp ellerini havaya kaldırıp dua ediyordu. Bu adam kalas falan ama vallahi seviyorum bunu ben ya. Dua etmesi bile şirin. İşimiz bitince ben önde Gökhan arkamda koşarak kampa doğru gidiyorduk. Bir yandan da ağaçların arasında şakalaşıyorduk. Beni yakalayıp ağaca dayadığında gözlerime odaklandı. Kalbim yine hızla atarken yanaklarım yine yanmaya başlamıştı. Gökhan sırıtınca bende somurtarak ona baktım. Neden ben hep kızararak rezil oluyordum ki? Hiç adil değil. Ben hala somurturken Gökhan büzdüğüm dudaklarıma dudaklarını bastırdı. Pörtlettiğim gözlerimle öylece hareketsiz kaldım. Kalbim göğüs kafesimi zorluyordu. Ayrıldığımızda el ele kampa yürüdük. Gökhan bana dönüp ''bir şey soracağım canım. Peki ya ben ölürsem sen ne yaparsın?'' dedi. Öylece ona bakıp düşündüm. Ona bir şey olursa ben ne yaparım?

''bir şey yapmam'' dedim. Kaşlarını çatıp bana bir şey diyecekken sözlerime devam ettim.

''çünkü o gün bende acıya dayanamayıp çoktan ölmüş olurum.''deyince bana sarıldı.

''inatçı keçim... Her şeyim... Karım... Ben seni hak edecek ne yaptım?'' deyince gülümsedim. Tekrar ayrılıp el ele kampa yürüdük. Geldiğimizde karşımda gördüğüm kişi ile donup kaldım bir Gökhan'a bir de karşımda ki Berile şaşkınca baka kaldım... Şimdi biz ne yapacaktık?

TESADÜFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin