KORAY’DAN
Gökhan’ın yıkılmış halini gördüğüm de sinirle Amerika’ya gittim. Bütün planım hazırdı. Ayşe’nin ortağı ile anlaşma yaptım. Ben onu borcundan kurtaracaktım. Ve o da Ayşe’yi İzmir’e gönderip dört ay orada kalmasını sağlayacaktı. Ve ne olursa olsun dönemeyecekti. Çünkü borçlarını ödemek zorundaydılar. Ve bunun için bu işe ihtiyacı vardı. En büyük planlarımdan bir diğeri ise ikisinin hep aynı ortamda bulunmak zorunda kalmalarıydı. Ve Ayşe asla Gökhan’dan kaçamayacaktı. Peşlerine taktığım bütün adamların onların her saniye dip dibe olmalarını sağlayıp, romantik ortamların oluşmasını sağlayacaklar.
Gökhan İzmir’e gittikten sonra, hemen ardından Ayşe’de oraya gitmişti. En komiği ise ben bir şey yapmadan onların geceyi birbirlerini fark etmeden geçirmeleriydi. Hey Allah’ım yardım ette şunlar barışsın artık. Yoksa bu aşka çok yazık olur. Adamım fotoğraflarını gönderdiğin de ikisi sarılmış uyuyordu. Bu hallerine gülmekten kriz geçirdim. Ne kadar tatlılardı. Nerede olurlarsa olsunlar yine dönüp dolaşıp birbirlerini buluyorlardı.
AYŞE’DEN
Aşk; her şeyi beraber tatmak değil mi? Sadece el ele tutmak değil ki? Aşk, tüm duyguları hissetmek değil mi? Aşk sadece onun nefesi ile nefes almak değil mi?
Şu an gözlerim kapalı olsa da yıllardır hiç hissetmediğim, eskilerde kalan o huzuru hissediyordum. Kalbimin en derinin de gizlenen aşkım, yeniden ortaya çıkıp bütün uzuvlarımı yakıyordu. Başım birinin kolunun üzerindeydi. Ve hala gözlerimi açmamak için direniyordum. Sol elim ise o kişinin göğsünün üzerindeydi. Ve o kişinin sıcaklığı beni yakıyordu. Gözlerimi ürkekçe açarken gördüğüm kişi ile şok olmuştum. Ve aynı anda onun rüyam olduğunu düşündüm. Titreyen ellerim göğsünden kalkarken sol yanağına dokundum. O kadar gerçekçiydi ki. Sanki gerçekten o yanımdaymış gibi hissediyordum. Gözlerimden birkaç yaş süzülürken hafif çıkmış sakallarına parmaklarımı sürmeye başladım. Ne kadar gerçek gibi görünse de bu rüyaydı. Ve ben bu rüyanın tadını çıkarmak istiyordum. Ona biraz daha yaklaşıp dudaklarına dudaklarımı bastırdım. Ve hiç geri çekilmeden gözlerimi yanaklarımdan süzülen damlalar eşliğinde kapadım. Geri çekildiğim de gözlerimi yeniden açtım. Bu rüyanın yok olmasını bekliyordum ama gerçekleri anlamamla şoka girmiştim. Yataktan hızla doğrulup gözlerimle odayı taradım. Burası dün gece geldiğim evdi. İyi de Gökhan’ın yanımda ne işi var? Allah’ım ilaçların yan etkisi mi bu? Ellerim titrerken Gökhan’ı dürtmeye başladım. Ama inanın ne diyeceğimi? Nasıl davranacağı mı? Hiç bilmiyordum.
‘’Gökhan! Gökhannn…’’diye seslendiğim de gözlerini açmadan sesimi duymasının etkisinden galiba kaşlarını çattı. Sonra dikkatlice yeniden sesimi dinledi.
‘’Gökhan! Kalk çabuk!’’dedim. Gözlerini birden açması ile beni gören gözleri doldu. Bu durum karşısında bende ondan farksız değildim. Onu çok özlemiştim. Onu çok seviyordum. Ama eskiden nasıl olur dediğim bir şeyi yaşıyordum şu an. Hem onu çok seviyordum hem de ölesiye nefret ediyordum. Bu iki duygunun arasına sıkışmıştım. Ve hiçbir şekilde bundan kurtuluşum yoktu. Gökhan hızla doğrulup titreyen sesi ile’’Aaa… Ay… Ayşe!’’dedi. Ben hızla yataktan kalkıp karşısına dikildim. Hala o bana şaşkınca bakarken yine ona kabaran öfkeme mani olamadım.
‘’Senin burada ne işin var? Beni takip mi ediyorsun?’’dedim. Şaşkınca etrafa baktı. Anlamayan bir tavırla ‘’Burası benim evim. Asıl senin burada ne işin var?’’dedi. Ben elimi saçlarımdan geçirirken ‘’Ama bana burada kalacağım söylendi. Bu nasıl olur? Sen mi yaptın bunu bana?’’dedim. Kaşlarımı çatıp. O hala bana şaşkın bakarken yerden terliğimi alıp kafasına fırlattım. Gökhan hızla kafasını eğerken ‘’Sen ne yapıyorsun?’’diye bağırdı. Ben de hala ona elime ne geçiyorsa atıyordum. Bu arada da ağzıma gelen lafı söylüyordum.
‘’Sapık, cinsi sapık, beni takip etmeye utanmıyor musun? Ay birde gelmiş yanıma yatmış Allah’ım’’dedim. Gökhan yataktan kalkmış yatağın etrafında attıklarım dan kurtulmaya çalışıyordu. Aslın da şu an hareketleri çok komikti. Neyse gülmeyeceğim. Az ciddi durayım.
‘’Kızım delirdin mi? Ya bir dursana! Ya vallahi bilmiyordum burada olduğunu. Ya hem benim evim burası.’’
‘’hıhı… Kesin öyledir. Pis sapık! Ay Allah’ım kıyafetlerini de çıkarmış.’’elime yastığı alıp fırlattım. Gökhan pantolonunu, gömleğini eline alıp dışarı fırladı. Bende elime bir tane vazo alıp peşinden fırladım. Bahçe de havuzun etrafında dört dönüyorduk. Ve hala ben bağırıyordum.
‘’Sözlü kızım ben! Sözlü! Utanmaz, arlanmaz, cingöz seni.’’
‘’Hay Allah’ım yine başa döndük iyi mi? Bir insan hiç mi değişmez ya! Kızım dur! Ya benim evim burası!’’ dediğin de onun evi olduğunu anlamamla Gökhan’ın tam önünde durdum. Bundan istifade eden bay kalas vazoyu elimden alıp benle beraber havuza atladı. Su her yanımı sararken hala şoktaydım. Havuzun üstüne bedenlerimizin yarısı çıktığın da sevdiğim eller belime sarılmıştı. Hala ben şaşkınken yüzüme yüzünü yaklaştırdı. Ve züppe gülümsemesini atarken ‘’Sen inatçısın, cadısın, delisin ama dünyanın en tatlı kadınısın. ‘’dedi. Ve hala ben bir şey diyemiyordum. Çünkü şu an alev alev yanıyordum. Bu adam bir gün beni öldürecek. Gerçekten. Hele burnumu saran güzel kokusu mantıklı düşünmemi engelliyordu. Gözlerim ürkekçe ona bakarken dudaklarım titriyordu. Bana daha da yaklaştı.
‘’Seni özledim inatçı kız…’’dedi. İşte o an gözlerimden birkaç damla ıslak yanağıma süzüldü. Ben de seni çok özledim züppe. Ama bunu sana söyleyemem.
BOL YORUM BEKLİYORUM CANLARIM :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESADÜF
Novela JuvenilKendini beğenmiş bir zengin züppe, inatçı, çalışkan ve annesine bakan fakir bir genç kız.Aşk tesadüfleri severmiş. peki onların karşılaşması. hayatlarının en önemli zamanlarını yaşamak için bir başlangıçtı. Nefretle başlar her şey. Gökhan Ayşe den...