GÖKHAN’DAN
‘’Bir kuş uçtu gökyüzüne.
İsimlerimizi kazıdı kanatları ile.
Küçücük gözlerinde bizim aşkımızı yansıttı yıldızlara.
Pişmanlıklarımızdan arta kalanlar, hapsetmiş bizi puslu karanlığına
Ne yazık ki ufukta kavuşmak yoktu.
Ne yazık ki önümüze çıkanlar aynadaki karanlık yüzlerimizdi.’’
Günlüğüme yazdığım kelimeler, benim sözlere dönüşememiş tozlu duygularımdı. Ayrılığın bende bıraktığı garip duygularım.
AYŞE’DEN
Öylece kalmıştık. Adamın gözlerindeki hüzün kalbime bıçakları saplamıştı. Bir insan sevdiğini kaybedince eksik kalırmış. Farkındaydım. Bu adamda eksik kalmıştı. Bulut’un gözlerine baktığımda saklamaya çalıştığı yıkıntılı geçmişini gördüm. Annesinin eksikliği kim bilir hayatından neleri götürmüştü. Tıpkı benim bebeğimin gidişi ile benden götürdükleri gibi. Asla tam olamıyorsun. Asla tamamen mutlu olamıyorsun. Hep bir yanın eksik kalıyor. Dolduramıyorsun eksik yanını. Canının acısından her önüne gelenin canını acıtmak istiyorsun. Belki de benim Gökhan’a yaptıklarım bu yüzdendi. Canımın acısını, onunda canını acıtarak geçirmeye çalışıyordum. Bir nevi intikam almaya çalışıyordum. Ama benim canım onunkini acıttığım da daha fazla acıyordu.
‘’Çok üzüldüm. Başınız sağ olsun.’’dedim. Poyraz başını hüzünle sallarken gözlerinden yanağına süzülen birkaç damla dikkatimi çekti. Hala karısına âşıktı demek. Hala onu özlüyordu. Tıpkı benim hala Gökhan’ı özlemem gibi.
‘’Karınızın ölmesi kaç yıl oldu?’’dedim. Poyraz ile bir banka oturduk. Oğlu ise bizden uzaklaşmıştı. Bir kızla konuşuyordu. Gözlerimi yeniden Poyraz’a çevirdim. Bana dikkatle bakıyordu.
‘’On yıl oldu. On yıldır onsuz bir hayatı yaşamaya çalışıyorum. ‘’dedi. Üzgün bakışlarım birbirine kenetlediği ellerine kaydı. Parmağında yüzük yoktu. Demek ki yüzüğünü çıkarmış. Garip, oysaki çok seviyor. Bakışlarımı fark edince kendi eline baktı. Acı ile gülümseyip dolu gözlerini bana çevirdi.
‘’Evli değildik. Ne zaman evlenmek istesek kısmet olmadı. Düğünümüzün olacağı gün ben kaza yaptım. Arabamla denize düştüm.’’ Dediğinde gözlerim üzüntüden büyümüştü. Poyraz derin bir iç çekti.
‘’Denizde kayboldum. Günlerce, hatta aylarca beni aramışlar. Ama bulamamışlardı. Ben ise hafızamı kaybetmiştim. Karım olduğunu sandığım kadınla bir hayat yaşadım. Dört yıl. Tam dört yıl ayrı kaldık.’’dediğinde gözlerimden birkaç damla süzüldü. İçim ısınmıştı bu insanlara. Özellikle de Poyraz’ın gözlerinde benzer acılarımızı görüyordum. İkimizin de kalbi aşk kırıntısı ile doluydu. Ve bize darma dağın bir hayat sunuyordu.
‘’Sonra ne oldu?’’dedim merakla. Oğluna dönüp baktı. Tatlı ama acı dolu bir tebessüm ile’’Bir gün karımla Ayşe karşılaşmışlar. Benim üvey kızım ile oğlum birbirini çok sevmiş. Karımda Ayşe ile eşini bize davet etmiş.’’dediğinde şaşkınlığım daha da artmıştı.
‘’Ne? Ayşe evlenmiş mi?’’dedim. Başını evet anlamında sallayıp ‘’Evet, benim en yakın arkadaşımla evlenmişti. Onlar bize geldiğinde içimde bir şey oldu. Anlamlandıramadığım bir şeydi. Her hücrem onu bana çekiyordu. Sonra her şeyi hatırladım.’’dedi. Boynunda ki kolyesini sımsıkı tutup öptü.
‘’Bunun sayesinde. Bunu bana o hediye etmişti. Boncuk gözlüm, hayatımın anlamı. Biliyor musun benim yüzümden intihar etmiş.’’dedi. Gözyaşlarıma hâkim olamıyordum. Sağ elimle ağzımı tutarken ‘’Bu yüzden mi öldü?’’dedim. Başını hayır anlamında salladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESADÜF
Novela JuvenilKendini beğenmiş bir zengin züppe, inatçı, çalışkan ve annesine bakan fakir bir genç kız.Aşk tesadüfleri severmiş. peki onların karşılaşması. hayatlarının en önemli zamanlarını yaşamak için bir başlangıçtı. Nefretle başlar her şey. Gökhan Ayşe den...