YAZARDAN
Silmek istediğim şeyler olur bazen. Kalbimizi titreten duygular. Acı veren sonlar. Son bakışlar. Hafızamızdan hiç silinmeyen o son bakışlar kalır. Nereye dönsek onlar vardır sadece. Tıpkı ıssız bir sokakta, karanlıkta tek başımıza kalmış gibi. Çevremizi dört dönüp sadece o kişiyi ararız ama her zamanki gibi yine yoktur. İçinde ki bin bir parça olmuş yaralı kalple tek başınasındır. Kimse bilmez, kimse görmez senin günden düne eriyip yok olduğunu. Bu hayattan kaçmak, yok olmak istersin. Tıpkı filmlerde ki gibi son anda gelip seni çekip tüm acılarından alsın istersin. Ama sonuçta elinde koca bir hiçle yine sen kalırsın. Aynalara bile bakmak istemezsin. Kendinden kaçarsan çünkü. İçinde bitip bilmeyen bu lanet aşktan. Nerden düştüm dersin. Nerden bu imkânsızlığa düştüm ben. Neden? Neden ben değil yanında ki? Neden beni o kalbine almadı? Ama cevap yoktur. Hayat bu işte karşılıklı aşklar kadar tek başına uzaktan yaşanılan aşklarda vardır. Kendi soluğumuzun tüpünün hortumunu biz kesiyoruz aslında. Çünkü bazen birini kendimizden çok seviyoruz. Ve bunun cezasını da sadece biz çekiyoruz. Hastalıklı bir kalple yaşamaya mahkûm oluyoruz. Ta ki bir gün o hastalıklı kalp durana kadar. Ve o günden sonra o kişi bize gelse de boşa. Çünkü biz çoktan ayrı bir hikâyeyi yaşamaya yol almış oluruz…
MEDİADAKİ MİNA :D
GÖKHAN’DAN
Babamın ısrarı ile Ayşe yi bizim çiftlik evine götürmeye karar verdim. Kız kardeşimle de hem tanışırdı. Tabi o izin verirse. Kendini odasına kapatmıştı. Ve hiç kimse ile konuşmuyordu. Ayşe aşağıda mutfaktaydı. Bende aşağıya indiğimde kahvaltı masasını görünce yüzümde ki gülümseme ile her şeyime baktım. Beni henüz fark etmemiş masaya tabak koyuyordu. Sessizce arkasından gidip beline sarıldım. İlkin korksa da sonra gülüp ellerini benim ellerim üzerine koydu. Çenemi omzuna koyup mis kokusunu içime çektim.
‘’günaydın ‘’ dedi. Bende yanağına bir buse kondurup ‘’günaydın her şeyim ‘’ dedim.
‘’hadi koca bebek kahvaltı yapalım.’’ Dedi. Sandalyeye gülümseyerek oturup salatalık ve domatesten tabağıma aldım. Ben iştahla yerken Ayşe birden mide bulantısı ile masadan kalkıp yukarı çıktı. Bende endişe ile peşinden çıktım. Ama ben yetişene kadar kapıyı kapatmıştı.
‘’Ayşeeee… Aç canım kapıyı’’ diye bağırarak kapıyı vurdum.
AYŞE’DEN
Bir anda midem bulanınca lavaboya kaçtım. Midemde ne var ne yoksa çıkarmıştım. Bir yandan da ağlıyordum. Ayağa kalkamıyordum bir türlü. Lavabo taşından tutunup yerden kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Ağzımı çalkalayıp dişlerimi fırçaladım. Lavabo taşına tutunarak kapıyı açtım. Endişe ile bana bakan Gökhan’a sımsıkı sarıldım.
‘’canım iyi misin? Hastaneye gidelim mi?’’deyince hayır anlamında başımı salladım.
‘’iyiyim. ‘’dedim.
‘’babamla bizi çiftliğe çağırmışlardı. Ama sen bu haldeyken gidemeyiz.’’ Deyince ‘’gidelim’’dedim.
‘’ama…’’deyince ‘’gidelim canım. Hem bir değişiklik olur.’’deyince ‘’tamam’’dedi. Odaya gidip pembe bir elbise giydim. Ayağıma da beyaz babatlerimi geçirip beyaz çantamı da aldım. Ben hazır olunca içeri Gökhan girdi. O da giyineceği için ben gülümseyip odadan çıktım. Aşağı inerken başımın dönmesi ile kenardan tuttum. Bugünlerde bana ne oluyordu? Ama normalde gayet iyiydim şimdiye kadar. Acaba o geçen içtiğim şey mi zarar etti bana? Ben böyle düşüncelere dalmışken Gökhan’ın beni dürtmesi ile ona döndüm.
‘’gidelim mi? Dedi. Gözleri kızarmıştı. Merakla ellimi gözlerinin kenarına götürdüm.
‘’ne oldu sana? Ağladın mı?’’ deyince endişe ile yüzünü başka yöne döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESADÜF
Novela JuvenilKendini beğenmiş bir zengin züppe, inatçı, çalışkan ve annesine bakan fakir bir genç kız.Aşk tesadüfleri severmiş. peki onların karşılaşması. hayatlarının en önemli zamanlarını yaşamak için bir başlangıçtı. Nefretle başlar her şey. Gökhan Ayşe den...