1. Bölüm (düzenlendi)

65.6K 905 94
                                    

"Doğa, Doğa, Doğa uyan prenses"

Uf başım ağrıyor sanırım akşam içkiyi fazla kaçırmıştım. Neden hep güzel partiler pazar akşamı olurdu ki? Eğer beni sarhoş halimle dün akşam babam ve abim gördüyse, kesin bugün okula gitmemi isteyeceklerdi. Bunu tahmin edebiliyordum.

Gözlerimi yavaşça açıp abime baktım. Kesin bana içkiyi kaçırdım diye kızıcaktı. O yüzden her an azar yemeye temkinliydim.

Abimin gözleri benim üzerimdeyken yüzünde hayret derecesinde sinir yada öfke yoktu.
"Prenses uyanma vakti babam ve ben yemek odasında kahvaltı için seni bekliyoruz" diyip odamdan çıktı.

Herhalde içki içtiğimi anlamamıştı. Ama ben dün akşam böyle odama gelmiş olamazdım. Evet kesin abim beni o partiden almıştı. Yüzümde ufak bir gülümseme oluştu ve hızla yataktan kalktım. Abim benim her zaman olmasada genelde arkamı toplayan kurtarıcımdı. Onu çok seviyordum.

Önce kısa bir duş alıp Üzerime sıradan olan her gün giydiğim şort, tişört ve converse kombinemi yaptım. Basit bir kombin olmasına rağmen hem rahat hemde hoş bir kombindi.

Odamdan çıkıp aşağıya indiğimde, Abim ve babam yine her zaman ki gibi masada iş konuşuyorlardı. Babam baş köşede, abimse onun çaprazında oturuyordu. Bende abimin karşısına geçip oturdum.
Babam, abimi ondan sonra geçecek kişi olarak gördüğümden şirket ve işlerini öğretiyordu. Bu sayede de abim her zaman örnek ben ise her zaman kötü oluyorum. Açıkcası bu durum çok da umrumda değildi ama bazı durumlarda babamın bu rahatlığım için sarf ettiği laflar gücüme gitmiyor da değildi.

Masaya oturunca "günaydın" dedim. Babamda bana gözünü tabletten kaldırmayarak "günaydın kızım" dedi. Kesin yine tabletinden haberleri yada işi ile alakalı önemli belgeleri inceliyordu.

Ben yemeğime tam başlayacakların babam tabletten yüzünü kaldırıp bana hiddetle baktı.
Bana tableti gösterip "bunlar ne Doğa! BUNLAR NE! Ben sana böyle mi öğrettim millete maskara ol diye mi seni yetiştirdim?" diye bağımaya başladı. Tablete bakınca bardaki içki içen halim ve çıkışta alkolün verdiği etki ile dengesiz yürüyüşüm videoya çekilmişti. Buda tabiki haberin magazin bölümünde en büyük puntolarla yazılmıştı.

Babama dönüp "fazla alkol alınca öyle oluyormuş. anladım bir daha yapmam" dedim. Bunu bezmiş bir halde söylemiştim. Hemen ayağa kalkıp çantama yöneldiğim anda babam "aferin böyle devam et ama bir gün pişman olacaksın. Niye abim gibi şirketi yönetmeyi değilde böyle takılmayı seviyorsun? Ayrıca okula git artık, okul başladığımdan beri anca 2 gün gitmişsindir ve şaka yapmıyorum eğer gitmezsen kötü olur Doğa"
"Tamam" diyip çıktım. tabiki de okula gitmeyeceğim, arkadaşlar ile buluşacağım ve de sevgilimle.

Mert benim erkek arkadaşımdı. Onunla arkadaş grubum sayesinde tanışmıştım. Hoş çocuk olduğunda takılmaya başlamıştık ve bayağı süredirde beraberdik. Onuda bayağıdır görmediğimden özlemiştim. Kendisi üniversiteye başladığımdan fazla görüşemiyorduk ama bugün onu görecektim.

babamın bana doğum günüm de aldığı arabama bindim. Evet 18 yaşına gelmemiştim ama paranız varsa hatırınız sayılır bir insansınızdır. Ve ben o hatrı sayılır insanın kızı olduğumdan çok fazla ayrıcalık görmüştüm. Okula gitmeden sınıf geçmemde sanırım bunun en büyük örneğiydi.

Jipime binip her zaman buluştuğumuz bara gittim. Pek uzun olmayan yolculuğun ardından geldim ve bara girdim gündüz hele sabahın 8 inde burada ne işim vardı bilmem ama bizimkiler gel diyince sorgulayamamıştım.

İçeri girince kumral uzun boylu cool çocuk yanıma gelip bana sarıldı. Bende ona "Mert seni özledim." Diyip sarıldım. Oda bana "bende sevgilim." Dedi. Evet bu ateşli çocuk size az önce bahsettiğim erkek arkadaşımdı. Masaya koltukta oturan arkadaşlarıma yaklaşıp "hayırdır bu saatte?" Diye sordum. Duru bana Selim'i gösterip "selim sana çok güzel haber verecek" dedi. Durunun sesinden mutluluğu anlaşılıyordu. Selim'e döndüm ve gözlerinin içine baktım. Ben bir şey demeden o söze başladı ve "artık bu bar bizim sayılır, sabah ortaklık için ihale yapıldı ve bilin kim katılıp kazandı?" Demesiyle üzerine çullanıp Selim'e sarıldım. "Çok mutlu oldum selim" dedim. Ortamıza Mert girip "burada kıskananlar var ve ayrıca Doğa seni kaçırmaya geldim" dedi. Fazla sorgulamadan uzattığı elini tuttum ve arkadaşlarıma selam verip bardan çıktık.

Çıktığımıza biraz üzülsem de Mertle kaçmak hoşuma gidiyordu. Arabaya yaklaşınca onu dudağından çok tutkulu öptüm ve asıl amacım olan araba anahtarını kaptım Mert öpücüğün erkisinden çıkıp dünya ya dönenene kadar ben çoktan arabaya binip çalıştırdım.
" hayır doğa baban kızabilir lütfen yolcu koltuğuna otur..." diye söylensede:
"Biniyorsan bin binmiyorsan bu bebek gider" dedim.

Babam benim hızı sevdiğimi bildiği için arabama hep hız sınırı vb gibi saçma sapam şeyler koyardı. Mert'in arabası da son model ve fıstık gibi olduğu için ayrıca babası, Mert'in ne kadar örnek ve hız yapmayacak birisi olduğunu bildiğinden, aracına hız sınırı koymamıştı. Bu durumda tabiki doğal olarak onun arabasını sürme isteğimi arttırmıştı.

Yolda giderken bir alan gördüm ama öyle böyle olmayan, tam bende drift yap diyen araziye bakakaldım. eee bende dayanamadım ve içgüdülerimle yapacağımı yaparken Mert'in "dur yapma doğa sen  bizi öldürcek misin?" Gibi söylenişlerini duydum. Mert'in korkak hallerini seviyorum. Onu korkutmak hoşuma gidiyordu.

...

Nereye gideceğimizi bana söylemese de sağ sol şeklinde beni yönlendirerek tarif etti. Sonunda geldik. Burası küçük kulübeleri ve havuzları olan tatlı bir kasabaydı. Kulübeler tahtadandı. Mert'e sarılıp "çok güzel bir sürpriz" dedim.

O ise "Eğer buranın hakkını vereceksek telefonları eve gidene kadar kullanmak yok" dedi kabul etmekten başka şansım yoktu. "Anlaştık" dedim. "Ailene haber ver istersen, ara." dedi. Hayır haber vermeyecektim çünkü izin vermeyecekleri gibi beni azarlayacaklarını düşündüm.
Güzel bir gün ve akşamın ardından yarısı sabah eve döndüğümde o güzel günü lanetledim

Zorla SahibimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin