Eve gelir gelmez kendimi mutfağa attım ve bir bardak su ile beraber yukarıya çıkacakken kenardaki içki koleksiyonunu gördüm. Çalışanlar gittiği için rahatlıkla istediğimi yapabilirdim. İçkilerle dolu alandan özel üretim bir viski aldım. Eminim ki sonuçları iyi olmayacaktı ama bir akşamı daha hatırlamaya hiç niyetim yoktu.
Elimdeki su dolu bardağı bıraktım ve dolu şişe viski ile yukarı çıktım. Odanın karşısındaki misafir odasına girdim. Çift kişilik yatağın yanına, yere oturdum ve sırtımı yatağın ayağına dayadım. Önümdeki muhteşem içkinin kapağını açtım. Karnımdaki haplarıda çıkardım ve ertesi gün haplarından birini elime aldım. Hapı ağzıma atıp viski ile yutmamı kolaylaştırdım. Viskinin tadı ilk başta acı gelirken yüzüm bir ekşidi. Ardından kafam güzel olmadan yanımdaki komidinin çekmecesine ilaçları koydum.
Bacaklarımı uzattım. Kafamı dağıtmalıydım. Burada mutlu değildim ama mutlu olmak zorundaydım annemi görmek için her şeyi kabul etmeliydim. Ben ruhumu çoktan satmıştım.
Yazardan
Doğa, şişeyi kafasına yine dikti ve aklımdan geçen düşüncelerle . "BEN RUHUMU SATTIM!" Diye bağırdı. Ardından göz yaşlarını tutamamıştı. Ağlamaya başladı "Bbb...ben ruhumu ssss...sattım." Dedi. Ama bu sefer elleri ve sesi titreyerek, kendimin bile zor duyacağı kısık bir sesle söylemişti. Kendini dipte, çaresiz olarak görüyordu. Kararımın sonuçlarına dayanmak istemiyordu.O arkadaşlarıyla sokağa çıkıp geceye kadar içki içmek ve saçma hareketler yapmak istiyordu. Çılgınlığını dibine kadar yaşamak istiyordu. O genç yaşta bebeğini öldüren bir anne olmak değil risk alan cesur Doğa olmak istiyordu.O buydu. Ama etrafı tel örgülerle çevrilmiş çıkışlar kapatılmıştı. Kaçacak yada saklanacak yeri yoktu.
Göz yaşlarını elinin tersiyle silerken yarısı bitmiş şişeye gözü takıldı. Bir yudum daha alıp kafasına dikecekti ki Aras'ın kapıyı hızla açıp "Nerdeyd..." sözünü kesen şey Doğa'nın elindeki içkiyi görmesiydi. İşte şimdi Doğa'ya kızacaktı. "DOĞA BENİ KATİL ETMEYE Mİ ÇALIŞIYORSUN?" Dediğinde Doğa, psikopat gibi kocaman bir kahkaha attı. "Aras" diyip ayağa kalkmaya çalıştım ancak yatağın üzerine düştü. Elimdeki içki yere dökülmüştü. Kahkahalarını yine attı. İçki etkisini gösteriyor ve aklı başından iyice gidiyordu. "Aras hep aynı senaryo. Kısır döngüde gibiyiz. Doğa kuralları çiğner ve Aras, Doğa'ya kızar." Dedi. düştüğü yatakta doğrulurken.
Aras yine çok sinirlenmişti. "O zaman bu senaryo yu değiştir ve bir kere de kurallara uy!" Dedi. Sinirlenmekte aslında haklıydı. Onun tek derdi Doğa'ydı. Deli gibi seviyordu ve iyiliği için kurallar koyuyordu. Doğa'yı bazen kendinden bile kıskanırken, Doğanın onu hiçe sayması ona çok dokunuyordu.
Doğa, kafasını taşımakta zorlanırken "Haklısın koca adam." Dedi ve ayağa kalktı. Ancak yürüyüşümde hafif sendeleyince Aras çevik bir hareketle Doğa'yı tuttu. "Doğa hayatımda gördüğüm en zor kadınsın." Dedi ve Onu kucağına alıp odalarına götürdü.
Doğa'yı yatağa usulca bıraktı ve yanıma yatıp onu inceledi. "Sana bu kadar aşık olmasam çekilcek kadın değilsin. Hele şu inadın var ya..." demesiyle Doğa gülümsedi. ve "Sende çekilcek adam değilsin ama mecburum." Dediğinde Aras, Doğa'nın yüzünün yanındaki elini aldı ve öptü.
Tekrar gözlerime baktı ve"Neden içtin?" Dedi. Aras ilk defa bağırmıyordu. Doğa onu her geçen gün değiştiriyordu. Aras içmesinde mantıklı bir cevap arıyordu. Aras'a göre Doğa'nın mutlu olmaması için bir neden yoktu evlenmişti ve o, Doğa'yı çok seviyordu. Ancak neden Doğa'nın hala inat edip onu sevmeye yanaşmadığını anlamamıştı.
Doğa o güzel yüzünü Aras'a döndü ve "Sevgili kocam; her şeyin bir nedeni olsaydı bu dünyaya gelişimizde bi amaç olurdu." Dedi. İçkili kafasına ramen mantıklı konuşmasına Aras şaşırsa da onun hareketlerini izlemeye başladı. Zaten o içki şişesini nasıl yarıladığını da anlamamıştı. Çok sert bir içkiydi ve 2 bardağı bile adamı sarhoş ederdi.
Aras, Doğa'nın dediklerini dinledikten sonra elini yüzünde dolaştırdı. Eşsiz, adı gibi doğal güzelliği vardı. Bu kadın için Aras, canını bile verirdi. Çok seviyordu ama karşılık alamıyordu. Doğa yatarken Aras sigarasından bir dal aldı ve odanın balkonuna çıkıp içmeye başladı. Yine kafası takılmıştı. Neden sevmiyordu Doğa onu? Bazen seveceğini düşünürken bazen ise ihtimalin bile olmadığını düşünüyordu. Belki ona sert davranıyordu ama onun mizacı böyleydi. O sevginin ne olduğunu bilmezken Doğa'yı sevmişti ancak tek sorun nasıl sevmesi gerektiğini bilmemesiydi.
Bu arada Aras, Doğa'nın annesini araştırmıştı ve bulamamıştı. Bunu Doğa'ya söyleyemeyeceğinden o da aklında bir takım planlar yapmıştı. Ne olursa olsun Doğa ondan gidemezdi. Aras, onun gitmesine azla izin vermezdi. O yüzden gerçek sadece gizli kalacaktı.
Sigarası bitince yatakta uyuyan meleğine baktı. O aslında tam bir baş belası olsa da Aras onu o olduğu için sevmişti. Yanına yattı ve yine Doğa'nın kafasını, kendi göğsünün üzerine koydu. Doğa'yı kendi kalp atışıyla uyutmayı ve ona bunu alıştırmayı istiyordu.
Ballarım kısa bir bölüm ama yazabildiğim kadar yazmaya devam edicem:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorla Sahibim
Chick-LitMerhaba ben Doğa ve babam ölünce abim beni İzmir e düşman şirket yüzünden sürgün etti. Ama belkide beni korumak yerine onların kucağına attı belki de aşkın... Bana zorla sahip olmuştu. Bana emrediyordu. En çok korktuğum şey ise onunla zorla evlenece...