19. Bölüm

15.4K 373 32
                                    

Takım elbiseli adamın arkası dönükken yavaşça kaçacaktım ki bana seslendi "Anlaşmaya uymadın Doğa hanım." Bu Uras'ın sesi değildi tahminlerin tersine Uras'ın babasıydı. Acaba o olayları biliyor muydu? Oğlunun ne kadar iğrenç bi insan olduğunu...

"Şu an ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama ben Urazla zorlaki beraberim beni kaçırdı ve tecavüz ettti. Lütfen beni kurtarın abim sizi en iyi şekilde ödüllendirir." Bi an sanki bildiği şeyleri dinliyormuş havasında bana baksa da kuşkulanmadım değil. Ama sonra "ah öyle mi kızım Uraz böyle insan mıydı?" Derken elini havaya kaldırdı.

Tam tahminlerimin yanlış olduğunu düşünecekken arkadan sırtıma dokunan ellerle huylandım. "Öyle mi güzelim ben öyle biri miyim?" İşte bu Uraz'dı. Sesi aynı benle dalga geçen ama birazda sinirli bir tondaydı.

Babası Uraz'a dönerek "Bundan sonrası sende, bari kızı eve götürmeyi becer." Dedikten sonra lüks aracına binip uzaklaştı. Demek bu adam her şeyi biliyordu. Peki bu adamın benden ne çıkarı olabilirdi ki. Uraz beni çıkmaz sokağın duvarına yaslar yaslamaz dudağıma yapıştı. Çok güçlü öpüyordu. Davete gittiğimizden beri bu anı beklediğini biliyordum. Çünkü hep dudaklarıma bakmıştı. Yağmurun şiddeti ile bu an ölümsüzleşiyordu. Ama benim hafızamdan silmek istediğim bi ölümsüzlük olacaktı.

Dudaklarımız ayrılınca biraz daha dudaklarıma baktı ve "karşılık ver." Dedi. Hatta demedi emretti. Ona hayır anlamında kafamı salladım. Gözlerinde hüzünü az da olsa gördüm ama 2 saniye sonunda tekrar dudaklarıma yapıştı. Ama bu sefer bilerek acıtıyordu. Ona karşılık vermemi bekliyordu. Ama bende doğaysam vermeyecektim. En sonunda dudağımı ısırdı. Ağzıma gelen kan tadı ile ne kadar kızdığını anladım.

Dudaklarımdan ayrılınca üzerimi süzdü. Siniri sanki daha da artabilecek gibi bana baktı ve bu kıyafet ne Doğa direk çıplak dolaşsaydın. Üzerimi inceledim ve yağmurdan beyaz astarın içi belli olmuş, kırmızı dantelli iç çamaşırım gözüküyordu. Yüzüm kıpkırmızı oldu. Takım elbisesinin ceketini verip omuzlarıma geçirdi. Sanki utangaç halimden memnun olmuş gibi "gel hadi güzelim araba biraz uzakta." Dedi. Tam adım atacakken ayağıma taş çarptı. Doğru ya ayakkabılarımı çıkarmıştım ve sanırım koşarkende bi yerde bıraktım.

Uraz bunu farketmesiyle "Doğa cidden harikasın." Dedi. "Mecbur bıraktınız." Dedim. Biraz düşünür gibi yapsada sonra eğilip "hadi sırtıma çık" dedi. Bende çok diretmeden boynuna kollarımı sardım. Elleri ile popomun az altını tuttu. Ve ayağa kalkıp yürümeye başladı. Yolda panayırdan geçerken herkes bize baksada umurumda değildi ben yine zindanıma gidiyordum ama panayırda az da olsa durmak isterdim.

Yolda pamuk şeker standı gördüm. Pamuk şeker sevmeyen mi olur. Uras'a söylesem ne der acaba? "Uraz" dedim "yine ne oldu kaçak" dedi. Bu komiğime gitse de parmağımla pamuk şekerleri gösterdim. "O kadar kaçtım bi şey olmadı bari pamuk şeker al." Dedim. Önce omuz silkip "kaçmasaydın" dese de yavaşça standa doğru yürüdü. "Kaç tane istersin" diye sordu "1" dedim. Satan adama dönüp "abi sen 7 tane ver" dedi. Bu çocuk herhalde beni şeker komasından öldürecek.

"Uras öldüreceksin herhalde beni" dedim. Adamdan 7 tane pamuk şekeri uzatırken Uraz sadece birini aldı ve "gerisini çocuklara verin"  dedi. Ve sonra ücretini ödeyip elinde ki pamuk şekeri bana verdi. "Al bakalım prenses" dedi. Ona gülen yüzümle "sende beyaz at oluyorsun herhalde hala prensi bulamadık." Dedim. Öfkeli bi yüzle "Seni şurda bırakırım yürürsün he kül kedisi" dedi. "Tamam tamam" diyip sırtında arabaya geldim.

Sessiz bir yolculuğun ardından eve geldik. Ben tam kendimi salondaki koltuğa atacakken. Aras "dur orda daha cezan var!" Dedi. Ne cazası diye düşünürken beni kucağına alıp odaya çıkardı. "İndir beni sırtından" "Bırak!" Gibi ifadelerle bağırsam da hiç aldırmadı. Öküz işte daha ne olsun. Üzerimdeki astarı çıkadı ve beni banyoya soktu. "Ne yapıyorsun bırak beni ben kendim de yıkanırım." Bana imalıca bakıp "ne o yoksa müstakbel eşimden mi utanıyorsun" dedi hala kucağındaydım o da bu arada küveti dolduruyordu.

"Eşim falan olmayacaksın anla artık." Dedim. "Asıl sen artık o koca kafana sok başka kurtuluşun yok sen artık benim eşim olacaksın hatta haftaya evleneceğiz" dedi

Ne haftaya düğünüm var yada düğün değil de tutsaklığımın sözleşmesi...

Zorla SahibimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin