48. Bölüm

8.9K 273 39
                                    

Gözümden yine istemsiz yaşlar akarken önünden geçtiğimiz hastaneye baktım. Bugün taburcu olmuştum ve abim beni eve götürecekti. Ona mektuptan bahsetmemiştim. Zaten Aras, istediğini alacaktı. Abimi bu işe karıştıramazdım. Yada söylemeli miydim? Belki söylersem beni kurtarabilirdi. Off aklım yine çok karışıktı.

Bu hayatta çok şey kaybetmiştim. Önce annem, sonra babam, ve şimdi ise bebeğim benim yerimde kim olsa dayanamazdı ama derdi veren, çekicek gücü de veriyordu.

Abim yanımda ciddiyet ile yola bakarken arada bana bakıp tebessüm ediyordu. Abim de haklıydı ona dertten, sorundan başka bir şey olmamıştım. Göz yaşlarım akarken yola odaklandım. Yağmur göz yaşlarım gibi akıyordu. Bu kasvetli hava ise yüreğimdeki karanlıktan başka bir şey değildi. "Doğa her şey düzelicek. Bak şöyle düşün yeni sayfa." Abimden gelen sözcükler ile düşünmeye başladım. Bebeğimin ölmesini asla temiz bir sayfa için bir fırsat olarak yorumlayamazdım. Benim hayalim bebeğimle doğmak onla büyümek ve herkesten uzaklaşmakken yine yalnız kalmıştım.

Abimin söz kavgasına girmek istemediğimden yavaşça başını 'peki' anlamında salladım. Dediklerin ne kadar hoşuma gitmesede onunla tartışmak bana bir şey kazandırmayacaktı. Gözyaşlarımın akma hızı azaldığında araba da durmuştu. Geldiğimiz yere baktığımda burası bir havalimanıydı. Doğru ya!  Biz hala Antalyadaydık sanırım İstanbul'a uçakla gidecektik.

Uçağa bindiğimde bu anın tadını çıkarmak isterdim ancak aklımda hala bir korku vardı. Ya geçtiğim yollardan geri dönersem?

***

Uçaktan indikten sonra abimin korumaları bizi karşıladı ve arabaya bindik. Eve geldiğimizde ise gözlerim yaşardı. Burası benim evimdi. Abim kolunu omuzuma attı ve "Eski hayatına hoş geldin kardeşim." Dedi. Evet burası benim eski hayatımdı. Arkadaşlarımla gezip tozduğum çılgınlığın dibine vurduğum zamanlardı. Ne de güzel eğlenirdik ama? Neyse şimdi kendime gelmeliydim. Abimle beraber evin kapısına ilerlediğimizde; kapı açıldı. Hizmetliler sıraya dizilmişti. 5,6 kişiyi geçtikten sonra önümüze mavi gömlek ve kot pantolon giymiş abim yaşları da bir kadın çıktı.

Abimin yüzündeki gülümeseme artarken bana döndü. "Bak Doğa, seni ararken bana en yardımcı olan kişi: Sezin dedi. Ona içten bir gülümseme ile yaklaştım ve "Merhaba" dedim. Sanırım abimle bayağı yakındı. O da gülümsedi ve "Merhaba Doğa şükürler olsun sonunda sana ulaşabildik." Dedi. Bana doğru bir adım attı. Ben ne yapacağını anlamaya çalışırken bana sıkıca sarıldı. Saçma bir hareket gibi gelmişti bana. Beni tanımıyordu sadece abimle arkadaştı ve güya abime yardım etmişti.

Neyse çok fazla kafama takmayıp onun kadar sıkı olmasa da hafiften bende sarıldım. Kısa tanışmanın ardından beraber salona geçtik.

Abim halsiz olduğumu anlamış olacak ki. Kısa bir sohbetin ardından odama gitmemi söyledi. Onun dediğini dinledim ve merdivenlerden çıkıp odama girdim. Sırt üstü uzandığımda yine canım yanıyordu. Ama her şey geçecekti yada daha kötü olacaktı. Bilemiyordum.

Düşünmeye başladım. Ne yapmam gerekiyordu. Ellerimle istemsizce kafamı sıktım. Aklıma fikir gelmiyordu. Her şeyi abime anlatmak bir çözüm olur muydu? Ah keşke yalana devam etseydim. Belki bu abimi son görüşüm olacaktı ama yalana devam etseydim Aras beni arada abimle buluştururdu. Her şeyi berbat etmiştim. Ama bir yandan şimdi bir umudum vardı. Evet evet belki de abime her şeyi anlatmalıydım. Ona ne kadar yine bela olsamda ondan başka ne çarem ne umudum vardı. Düşüncelerim beynimi turmalamaya devam ederken sıcak bir duş almak için lavaboya girdim.

Sıcak duş bana ne kadar iyi gelse de hala başım dönüyordu. Yavaşça yatağa oturdum ve iç çamaşırlarımı giydim. Ardından odaya Sezin girdi. İç çamaşırlarımla önümde durmak hoşuma gitmemişti. Ona çıkmasını rica edecekken kapıyı kilitledi. Ardından üzerime yürüdü. Bu kadın ne yapıyordu böyle kendini ne sanıyordu?

Zorla SahibimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin