28. Bölüm

12.6K 352 61
                                    

Multi de Doğa'nın giyeceği gelinlik

Sabah olmuştu. Gözlerimi açtığımda yine Aras'ın yanındaydım. artık yanımda yatmasına alışmıştım. Yavaşça cama doğru gittim. Bacaklarımı kendime çekip oturdum ve dışarıyı izledim. Deniz çok güzel gözüküyordu.

Demek bu gün evlenecektim. Ama ben emindim evlenmeyeceğime neden şimdi böyle olmuştu ki. Gözümden akan yaşa hakim olamazken uçan martıya takıldı gözüm. Onun yerinde olmak isterdim. İstediğim yere giderdim. Özgürdüm. Aynı eski Doğa gibi. Özlemiştim eski hayatımı babamı, abimi. Şu an öyle bi andayım ki hiç görmediğim annemi bile özlemiştim. Özlemiştim işte bi şeyler...

Aras uyanmadan kısa bir duşa girdim. Kendimi su ile temizleyemeyeceğimi biliyordum. Günahlar böyle temizlenmezdi. Ama ben yine de ağlayarak suyun altında kalmayı temizlenme olarak saymak istiyordum.

Kısa bir duşun ardından eski kıyafetlerimi üzerime geçirdim. Bunlarda kokmak üzereydi. Kaç gündür giyiyordum. Zaten bu gün kefenimi giyecektim nasıl olsa. Odaya geçtiğimde içeriye gelen çalışan kadın, Aras'ın beni kahvaltıya çağırdığını söyledi. Hiç iştahım yoktu. "Gelmeyeceğim!" Demekle yetindim. Cidden bir şey yemeye bile hali yoktu. Tabi Aras durur mu ardından o odaya çıktı ve "Doğa beni delirtme aşağıya in hemen!" Diye bana öküz gibi bağırdı. Neden uzatıyordu kahvaltı etmek istemiyordum işte. Ona bağırarak "Gelmeyeceğim anlasana!" Dedim. Anlamadığım bi hızla beni kucağına aldığı gibi odadan çıkıp aşağıya iniyordu. Tabi ben o arada bağırıyorum tepiniyorum ne fayda? Ben anlamadan çoktan masaya oturmuştum.

" Doğa el kadar bi şey kaldın hemen şu tabağındakileri bitir." Dedi. Resmen bana emrediyordu. Uzatmanın manası yok diyerek yemeye başladım. Tabağımda ki yemeklerle oynarken gözlerine baktım ve "Bu gün cidden evlenecek miyiz?" Dedim. Hiç umudum olmasa da yine de soruyordum. "Doğacım, Müstakbel karım neden anlamak istemiyorsun evleniyoruz işte." Dedi. Aklımda hala sorular vardı. Tamam cevabını biliyordum ama yine de sormak istedim. "Ama ben reşit değilim evlenemeyiz." Dedim. Reşit olmama 1 ay vardı. Bana güler bi pozisyonda bakıp "En iyi sen bilirsin torpili 2 gün okula gidipte geçen kız." Dedi. Bunu nerden biliyordu? Demek ki orada imza atmasam bile torpille beni karısı yapabilirdi. Peki neden düğün istemişti ki? Yine hayal kırıklığım ile tabağımdakileri bitirmeye başladım.

Yemek bittikten sonra Aras saatine baktı. "Doğa bu gün benim işlerim var o yüzden yanında olamayacağım ama seni 5'te alıcam." Dedi. Ona son kez masum bakış göndermeyi denedim. Ama istemeden dudaklarım bükülmüştü. Onunsa sadece dudaklarıma baktığını anlamam çok sürmedi. Hemen dudağımı düzeltecekken o çoktan yapışmıştı bile.

Ondan ayrılmak için göğsünü itiyordum ama nafile. Aksine o daha çok üzerime gelip beni duvara doğru itiyordu. Bağırmaya çalışıyordum. Ama hepsi inleme sesi gibi çıktığından Aras daha çok zevk alıyordu. Tam duvara sırtım değdiği sırada nefessizlikten öleceğimi sanmıştım. Aras ise beni yoğun öpmeye devam ediyordu. En son dudaklarımızı ayırdı. Ben nefes nefese kalmıştım. Hızlı hızlı nefes alırken o gözlerime pis gülüşü ile baktı ve "Şimdi seni bir daha öpücem ve karşılık vereceksin, vermediğin takdirde bundan daha fena seni nefessiz bırakırım." Dedi. Resmen beni tehdit ediyordu.

Dudağını tekrar yaklaştırdığı sırada kafamı yana çevirdim o ise bundan zevk almış gibi sırıtarak eli ile çenemi kavradı. Bu sefer ısırarak öpüyordu. Canımı karşılık vermem için acıtıyordu. Hem nefesim bitmiş hemde canım acıyordu. Bir kere daha dudağımı ısırdığında ağzıma gelen kan tadı ile sinirim tavan yapmıştı. En sonunda bende onu öpmesine hafif bir karşılık verdim. Sonrada o bırakmak istemese de nefesim bittiği için onu ittirdim. İttirmem işe yaramasa da bir adım geriledi. "Bir daha masum ayaklarına yatma olacakları anladın güzelim sen." Dedi. Ve alnımı öptü. "Şimdi gidiyorum geldiğimde karım olman için gidicez." Dedi. Ona bakıp 'Aras yapma!' Demek isterdim ama o çoktan gitmişti. Bense yaslandığım duvarda yavaşça çökerek ellerimi alnıma dayadım. Çok fazla geliyordu her şey.

...

Odamda yarım saate yakın otururken kapı tıktıklandı. Aras olsa kesin çalmazdı. Evin çalışanıdır diye "gelin" dedim. İçeriye elinde maşa ve makyaj çantası bulunan 30 yaşlarında bi kadın girdi. "Merhaba Doğa hanım saçlarınızı yapmak üzere görevlendirildim." Dedi. "Merhaba ben zaten çok bi şey istemiyorum saçlarım böyle kalsa bile olur aslında." Kadın biraz düşünür gibi yaptı ve "O zaman size su dalgası yapalım. Hem sade hem doğal durur." Dedi ve beni aynanın önündeki sandalyeye oturmam için işaret verdi.

Kısa zaman sonra makyajım ve saçım bitmişti. Kırmızı rujumu da son olarak sürdüğümde her şey tamamdı. Gelinlik olarak ise kapalı olsa da zarif olan elbiseyi giymiştim. Hafif turuncu saçlarım ile güzel gözüküyordum.

Aynada kendimi incelemeye devam ederken kapım aniden açıldı. Tam Aras'dır diye içimden geçirirken gelen kişi ile şok olmuştum.

Batuhan... onun burda ne işi vardı? Nasıl gelmişti? Bana hafif bir sırıtma ile "Özledin mi beni aşkım." Dedi. Sonrasında ise bağırmama zaman kalmadan mendille ağzım ve burnumu kapattı. Göz kapaklarım kapandı.

Ballarım yine bölüm sonu:(
sizlerin bana attığı yorumları değerlendiriyorum ancak bölümleri uzatmak istemiyorum. Çünkü ben yazarken, sizde okurken sıkılacağınızı düşünüyorum. O yüzden ballarım yorumlarınızı yazın eksiklerimi bana belirtin ki düzeltmek uğruna elimden geleni yapayım:)

Bu arada yb bu akşam 9.30 da gelecek ballarım 🍯

Zorla SahibimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin