61. Bölüm

9.8K 311 86
                                    

Uyandığımda etrafa baktım. Odada aaa pardon odamızda yatıyordum. Aras buralarda yoktu. Ben dün yine ne b*k yedim acaba? Diye düşünürken yorganı kaldırdım. Kıyafetlerim üzerimde olduğuna göre dün gece sadece uyumuştum.

Cama odaklanıp dışarıya baktım. Güneş artık yoktu sonbahar gelmeye başlamıştı ve etraf bulutluydu. Sevmiyordum böyle havaları. Yazın bitmesini hala kabullenemiyordum. Heh bu arada okullar başlamıştı bile hemde çoktan. Ben okula gitmeyecek miydim? Artık anlamıştım Aras ömrümün her anında benimle olacaktı ama okula gitmem gerekiyordu. Buna izin vermek zorundaydı.

Yataktan kalktım ve etrafı inceledim. Başım hafif dönüyordu. Banyoya doğru ilerledim. Kısa bir duşun iyi gelmeyeceği bir şey yoktu. Duştan sonra başım hala ağrıyordu. Üzerime rahat bir tayt ve tişört geçirdim. Aras nerdeydi ki? Aşağıya indiğimde de etrafta gözükmüyordu. Çalışanlar da evde olmadığından ev sessizdi. Kapıyı açtım. Dışardaki koruma bana merakla bakarken "Bir sorun mu var yenge ay pardon Doğa hanım." Dedi. Yenge demesine normalde kızardım ama o kadar komik lafını geri almıştı ki gülmeden edemedim. Gülücüklerim sözcüklerime karışırken "Aras nerede?" Dedim. "Yarım saat önce çıktı ama nerde olduğunu bilmiyorum." Dediğinde tamam anlamında salladım ve içeri girip kapıyı kapattım.

Neyse ben de bu arada kahvaltı yapabilirdim. Mutfağa girdim. Domates, salatalık doğradım zaten peynir zeytinde gelince kahvaltı hazırdı. Uzunca bir süre düşüncelerim ile baş başa kalarak yemeğimi yedim ama vakit geçmiyor ve Aras'ta gelmiyordu. Ona çok şey soracaktım. Dün akşam ne oldu?, Okula gidebilir miyim? Ve Annemi ne zaman görücem? Gibi...

Kahvaltıyı bitirdikten sonra tabakları makinaya koydum. Canım sıkılıyordu ve bu eve hapsolmuştum. Biraz kanepede oturup televizyon izledim ama düşüncelerim o kadar çok beynimi kurcalıyordu ki televizyonun sesi baş ağrısından başka işe yaramıyordu. Ardından aklıma gelen şeyle kendime kızdım. Doğum kontrol hapı içmemiştim. Her şeye karşın her gün içmeliydim. Yukarıya çıkıp misafir odasına girdim ve ilaçtan bir tane alıp su içmek için mutfağa indim. İlacı içip yine evin duvarlarına odaklanıp beklemeye başladım.

Çok geçmeden kapının kilit sesi ile gözlerim kapıya odaklandı. Gelen Aras'dı. Hemen yanına doğru yürüyüp ona sorularımı yönelttim. O ise kabanını çıkartıp asarken aynı anda beni izliyordu. "Aras senle konuşmam lazım." Dedim. Ciddi bakışıyla boynuma bir öpücük kondurdu ve "hoşbuldum karıcım. Benim günüm güzeldi senin ki nasıldı?" Dedi. Gözlerimi istemsizce devirirken elimden tuttum ve salomdaki koltuğa doğru çektim. Oturmalı ve konuşmalıydık.

Koltuğa oturduğumuzda ona ilk sorumu sordum. "Aras ben okula gitmeyecek miyim?" Dediğimde ofladı ve "Doğa yanında ben varım ve hep ben olacağım. Paraya ihtiyacın yok okumana da gerek yok. Ben ihtiyacımız kadarını, hatta fazlasını kazanıyorum." Dedi. Sinirlerim daha çok tepeme gelirken "Ben para kazanmak için değil kendi ayaklarımın üzerinde durmak için bir diploma almak istiyorum." Diye hafif sesimi yükselttim.

Aras'da yavaş yavaş sinirlenmeye başlamıştı. "Ben yanındayken, ki hep olacağım, senin ayaklarının üzerinde olmana gerek kalmayacak! BANA BAK DOĞA BU KONU BURDA BİTTİ UZATMA!" Diye birden kükreyince susmama vesile olmuştu bile. Biliyordum ki üzerine gidincede hiç bir şey değişmeyecekti. Harbi ki ben kendime söz vermiştim 'susmayacağım' diye. Yine beni susturmuştu. Gözlerimden sessizce yaş akarken gözlerimiz birbirine bakıyordu.

Beni belimden tuttu ve kendine çekip kucağında yan oturttu. Eliyle göz yaşlarımı sildi ve kafamı kendine doğru çekip göğsüne yaslamamı sağladı. "Senin ağlamana kalbim dayanmıyor anlasana. Ağlama be Doğa'm lütfen ağlama." Dedi. Bana ağladığım için yalvarıyordu. Beni sevdiğini biliyordum ama bir göz yaşım bile bu kadar onu üzüyorsa bu sevginin büyüklüğü sandığımdan daha fazla olmalıydı.

Göz yaşlarım dindiğinden kendimi onun göğsünden ittirdim ve "Aras, dün akşam ne oldu? Biraz içki içmişimde hatırlamıyorum." Dedim. Tatlı bir şekilde söylemiştim ama Aras içki lafını duyunca sinirlerini yine fışkırtmaya başladı. Kucağından beni ittirdi ve ayağıya kalktı.

"Sakın bana DÜN AKŞAM DEME! İÇKİ NE YA! HE İÇKİ NE! İçki içmene kızmama rağmen içki içmen NE! YA  KARNINDA BEBEĞİMİZ VARSA!" Dediğinde bu sefer ipler bende koptu. Ayağıya kalktım ve karşısına dikilip "İçki içmeme de karışamazsın! Ayrıca ne bebeği! Ben bebek falan istemiyorum ANLADIN MI BENİ!" Diye bu sefer ben bağırdım. Kendi kendine karar veriyor endişeleniyor ve bana yasak koyuyordu.

Karşımda sinirden boynunda ki damarı atan Aras'ı görmemle içimden 'çok mu bağırdım' diye geçirdim. İşte şimdi korku tüm bedenimde yayılıyordu. "BANA BAK DOĞA! BENİ DELİRTME! Birincisi ben izin vermedikçe kuralları aşamazsın! İkincisi ne demek çocuk istemiyorum ha! İstiyeceksin anladın mı beni! İstersem 3 tane istersem 10 tane çocuk! Hatta bak sana garantisini vereyim 5 tane çocuğumuz kesin olacak!" Dediğinde gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Ben daha çocuk yapmak istemezken, o bana 5 tane çocuğumuz olacağını söylüyordu.

Sinirlerim daha çok artarken aldığım hapların verdiği güven ile "GÖRÜCEZ!" Diyerek kafa tuttum. O ise kendinden emin bir tavırla "Bu gece görelim." Dedi. Dediği şeyin manası beni rahatsız ederken derin nefesler alarak ellerimi yumruk şeklimde sıkıyordum. O ise halime baktı ve küçük bir kahkahayla "Ah benim kızım hala kafa tutuyor. Doğa kabul et ben kazandım. Sen de sevginde benim elimde. Anneni buldum ve bil bakalım onu görmen için ne eksik? Tabiki de sevgin! O yüzden bu gece beni mutlu et ve uslu bir kız ol. Belki annenle buluşursun." Dedi. Beni tehdit etmesinden nefret ediyordum ama haklıydı. O kazanmıştı. Kendimi ona vermekten başka şandım yoktu ama ben ondan bir adım ilerdeydim. Çünkü haplarım vardı ve çocuğum olmayacaktı.

"Tamam uslu bir kız olacağım ama sende Annemle en kısa sürede buluşmamı sağlayacaksın!" Dedim. Anneme artık daha yakındım. 'Sabret Doğa sadece bir gece daha sabret ve anneni gör!' Diye içimden geçirdim. Az kalmıştı. Annemi görecektim.

Aras ise ben düşünürken beni inceliyordu. Tepkilerimi ölçmeye çalışıyor ve ne diyeceğimi tahmin ediyordu. Ona ilerledim ve kulağına yaklaştım. Fısıltı şeklimde "Sanırım bu gece seni mutlu etmek için uslu bir kızdan daha fazlası olmalıyım." Dememle dudağıma yapıştı. Bunu hiç beklemiyordum. Beni ittirirken geri geri gidiyordum. Sırtım duvara yapıştığımda dudaklarımızı bir ara çekti ve ben soluk içindeyken "Sen zaten benim için her şeyden daha fazlasısın!" Dedi. Gözlerinin rengi yine kararmaya başlamıştı.

Duvara sırtım değerken beni havaya kaldırdı. Şu anda dudaklarımız aynı hizadaydı ama ben onun kucağındaydım. Duvara yapışmış bedenimde iki bacağımın arasında bedeni ve bacaklarımı kavrayan elleriyle beni taşıyordu. Dudaklarıma daha sıkı yapıştı. Tamam çok güzel öpüyordu ama şu anki tutkum içimden geldiği için değil şartlar gerektirdiği içimdi. Ne kadar zorla desem de Aras'la ne zaman yakınlaşsak zevk alıyordum. O yüzden kendimi kasmayı bıraktım. Aras ise yine o kararmış gözleri ile bana kenetlenmiş beni dibine kadar istiyordu.

Kendimizden geçerken odamıza çıktık...

Arkadaşlar bölümler geç geliyor ama her gün yb atmamı beklemeyin lütfen bu arada hikayemi seven de sevmeyende var biliyorum ama lütfen hoşlanmayanlar varsa okumaya devam edip moralimi bozacak kötü yorum yazmasınlar. Netice de bende bir insanım ve kendimce bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Lütfen hevesimi kırmayın. Bu arada destekçilerimi yani ballarımı kocaman öpüyorum. İyi ki varsınız:)

Zorla SahibimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin