9. Bölüm (düzenlendi)

21.1K 528 6
                                    

Ona aramızdaki mesafeyi kapatacak kadar yaklaştım. Kulağına uzanıp nefesimi hissetmesini bekledim. Çekim alanıma girdiği o anda kısık ve kışkırtıcı bir şekilde fısaldayıp "Asla" dedim.

Yüzüne baktığımda ise az önceki mutluluğu yerini şaşkınlık ve daha kötüsü kızgınlık doldurmuştu.

Bedenimi ondan çekip kapıya yönelecekken, kolumu kavradı ve "ne dedin sen?" Diye bağırdı. Herhalde kendini geri çevrilmez biri yada tanrıça falan zannediyordu.

Bilmiş bir tavırla "Normalde bir dediğimi ikilemem ama son olsun. Teklifini kabul etmiyorum." Dedim.

Beni gözleriyle arsızca süzüp kızgın ruh halinden uzaklaştı. Derin bir nefes verdi. "şimdilik öyle olsun." Diyip kapının kilidini açıp çıktı. Bozulmuş bir tavırdan daha çok sanki sabreder bir hali vardı.

Bu da neyin nesiydi bilmiyordum ama içimden bir ses bu çocukla son konuşmam olmayacağını söylüyordu. Aralık olan kapıyı daha da açtım ve tuvaletten çıktım.

Sağıma soluma bile bakmadan düşünmeye çalıştım. Ne olmuştu böyle. Bu çocukta neyin nesiydi? Kafam doluydu.

Teneffüs zili  çaldı çalacaktı. Okuldan hem sıkılmıştım hem de kafa dağıtmak istiyordum. Sınıfa ilerleyip çantamı aldım ve kantine ilerledim. Can, iclal ve Mert'i bıraktığım yerde ,kantinde, görünce oturdukları masaya yasladım "ben gidiyorum. Bu kadar durmam bile bana fazla." Dedim.

Can bana sert bir bakış atıp,
"Okuldan ilk gün kaçıcam deme." Dedi. Ne diyebilirdim ki? İlk günümdü ama bana cidden yetmişti.

"Maalesef" deyip Can'ın önündeki çaydan bir yudum aldım ve iclal'e göz kırpıp gidecekken iclal "üstünü niye değiştirdin diğeri daha güzeldi." Dedi.

Nasıl anlatabilirdim ki her şeyi? Anlatmama gerekte yoktu. Fazla umursamamalıydım bu olayı.

Gözlerimi devirdim ve "hiç sorma uzun hikaye."

Sonra ise elimi kaldırıp "hadi gençler görüşürüz." Dedim ve arkamdan söylenmelerini umursamadan kantinden uzaklaştım.

Okuldan kaçacaktım ama beni şöför alıp bırakıyordu ve eğer bu çıkışta almazsa abime illaki haber gidecekti. Ve tabiki abimde kaçtığımı anlayacaktı. Bu durumun yaşanmaması için okul çıkışında okula geri gelmeliydim.

Bahçeye çıktım. Kaçmak benim için pek zor olmayacaktı. Okul duvarları alçaktı. Okulun arka bahçesine geldiğimde çantamı duvara koyup atladım. Ancak bir sorun vardı. Bu yırtılma sesi benden gelmişti. Üzerimi kontrol ettiğimde tişörtümün yandaki tele takıldığını farkettim. Hadi ama tişört daha benim bile değildi.  Tişört sütyenimi gösterecek kadar yırtılmamıştı ama yinede bayağı açıktı. Böyle şeyleri takmazdım. Vücudumu göstermek benim için sıkıntı değildi tabi sınırı aşmamak kaydıyla. Ama yinede tişört benim değildi.

duvardan atlarken köşeden dönen siyah arabaya gözüm takıldı. Tahmin etmesi zor değil bu Bu kesinlikle o takside ki çocuktu hala adını öğrenememiştim. Araba bana yaklaşırken umursamaz bir tavırla duvardan atladım.
Onu takmamaya çalışıp ilerlerken dibimde duran arabadan indi ve
"oooo erkenciyiz ama olmadı ki?"
Ahh takmamaya çalışıyordum ama peşimi bırakmayacağı o kadar belliydi ki.

"Ne var?" Dedim. Kabaydım ama ona karşı nazik olacak bir durum görmüyordum.

"Biraz asiyiz." dedi ve bileğimi tutup arabaya doğru çekti. Ona  direndim ve bileğimi elinden kurtarıp
"ciddiyim ne işin var bana engel olma."dedim.

Yüzünde ki gülümseme daha da yayılırken "sana engel olan kim? sadece benimle gel." Dedi.

Sinirlerim iyice kabarıyordu. Beni anlamak istemiyordu ve diretiyordu. "seninle gelmiycem ve bileğimi bırak!" Diye sinirle bağırdım.

"bak eğer benimle gelmezsen idareye haber uçar." Dedi ve göz kırptı.

Beni açık açık tehdit ediyordu. Bunun altında kalamazdım. "peki bu arada sen napıyordun? bak sende okulda değilsin." Diye bilmiş bir şekilde tersledim.

"Emin ol benim okuldan çıkmam kimsenin umurunda olmaz ama senin için bilemiyorum." Dedi.

Arabanın önünde tartışmak ne kadar hoş olmasada aklıma abim gelmişti. Bu durumu bilmese iyi olurdu ve sadece zararsız bir gezinti olacaktı. Buna emindim. Yani öyle olmalıydı.

Derin bir nefes verip arabanın kapısını o açmadan açtım ve içine atladım. Sadece biraz dolaşıp beni geri bırakacaktı. Zaten okul saatinde dönecektim.

Arabanın önünden döndü ve sürücü koltuğuna bindi. Zafer kazanmış edası ile beni süzerken gözü tişörtümde takılı kaldı.

"Bu hal ne?" Dediğinde omuzlarımı umrumda değilcesine kaldırıp indirdim ve "atlarken oldu sana yenisini alırım." Dedim.

O ise arabayı çalıştırıp devam ederken "Bana değil de sana yenisi lazım." Diyip tüm kararlılığı ile gözlerini benden çekip yola odaklandı.

Nereye gittiğimi bilmiyordum ama bir an için neden kabul ettiğimi düşündüm. Tek sebep abim değildi bundan biraz emindim ama abimede eğer okuldan gittiğim kulağına gitseydide benim eski halime dönüştüğümü sanacaktı. İşte bunu istemiyordum gerçi değiştiğimde söylenemezdi. Eğer değişseydim okulda dururdum ancak ne bileyim ben sıranın üzerinde 8 saat oturacak bir insan değildim.

Yanımda araba kullanırken onu izledim. Yeterince hızlı kullanırken adını bilmediğimi farkettim ve soğuk bir tavırla

"Adın ne?" Dedim. Yüzünü bana çevirip biraz sırıttı ve "Doğru biz o tanışma faslını unuttuk." Dedi. Ardından ise "Aras" dedi. Ve sözünü devem etirdi "Ve sende doğa tanıştığıma memnun oldum ve sende oldun." Dedi. Fazla burnu havadaydı. Ama şimdi aksini söyleyip lafı uzatmak istemedim ve sessizliğimi korudum. Daha fazla konuşmamak içinde radyoyu açtım.

Arabanın durması ile de sağıma soluma baktım. Dalgındım ve nereye geldiğimi anca kavramıştım. Burası alışveriş merkezi otoparkıydı. Sanırım dediği gibi bana kıyafet almak için gelmiştik ama tamamen bu yaptığı gereksizdi.

"Gerek yoktu." Dediğimde

"Sana gerek olup olmadığını sormadım." Dedi ve arabadan indi. Bu çocuk kesinlikle artistin tekiydi. Bu kadar özgüven insana fazla olmalıydı. Arabadan inecekken aklıma gelen soru ile kapıyı açtım ve "Peki nerden biliyordun yani kaçtığımı?" Dedim...

Zorla SahibimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin