Multi de Doğa
Aras havalı bir şekilde, rüzgarda geriye doğru saçılan saçları ile arabadan indi. Doğa, Aras'ı görür görmez yukarı kıvrılan dudaklarına hakim olamadı. Batuhan ön cama odaklanmış bir şekilde bakarken olayın şokunu atlattı ve beni kucağından alıp, yanına oturtup, kahkahaları eşliğinde arabadan çıkıp Aras'a doğru ilerledi. Kalbimin atışını durduramıyordum. Ben sadece kalbimin atışları ile izliyordum. Ardından arabadan Aras'ın babası yani Faruk' da indi. Aras ile Batuhan'ın konuşmadaki sesleri buraya kadar bile geliyordu. Olay 10 metre ötede yaşanmasına rağmen mimiklerini görüyor yada tahmin etmeye çalışıyordum. Hava da stres vardı. Her an her şey olabilirdi.
Ellerimdeki ipleri bir şekilde çözmeliydim. Bağırsamda şu anda fayda etmezdi ağzım bağlıydı. Koltuğun kenarında çakı vardı. Evet bu çalı ile kurtulabilirdim. Çakıyı kavramam ile beraber ellerimdeki halatları yapabildiğim kadar hızlı zedeledim. Çok geçmeden ellerimdeki bilekleri çözmüştüm ancak kafamı kaldırdığımda Aras'ın adamlarının arabadan indiğini gördüm.
Arabadan inen adamlar Aras'ın uzağında, Batuhan ve faruğa doğru silah doğrultuyorlardı. Ne Aras babasına, öz babasına silahla mı tehdit ediyordu. Gerçi bu ilk yapışı değildi ama yine de şaşırmam için yeterdi. Ardından Batuhan o yine kahkaha atan edası ile ceketindeki silahı Aras'a doğru tuttu ve parmaklarını ağzına getirerek ıslık çaldı. Çalınan ıslık ile arkamızda duran arabalardan adamlar indi. Sanırım bu korumalarda Batuhan'ın adamlarıydı. Çatışma yaşanacaktı ve ben korkmaya başlamıştım. Bir şeyler yapmalıydım.
Ağzımdaki bezi çözdüm. Arabadan emin adımlarla indim. Bir şeyler olacaktı ve buna engel olamasamda en azından denemeliydim. Aras'ın yanına gitmeliydim. Ben arabadan çıkınca Aras bana baktı. Aras'ın bana bakmasıyla Batuhan da kafasını çevirdi ve "Hemen bin şu arabaya siktirme kendini bana!" Diye bağırdı. Batuhan'ın koruması beni yakalamak için peşime düşerken hızla karşıya Aras'ın tarafına doğru gittim. Ancak son anda Batuhan'ın koruması beni tuttu. Aras hiddetle "Bırakın lan Doğa'yı! Ne derdiniz varsa benle halledin bırakın onu!" Diye bağırdı. Ama ilk defa bu emir kipi ile kullandığı sözler bir haykırış ve korku gibi çıkmıştı ağzından.
Yazardan;
Koruma sıkı sıkı doğayı belinden kavramasına karşın Doğa direnmeyi bırakmadı. "Bıraaak! Araaas! Kurtaaaar beniiii!" Diye bağırıp çırpınıyordu.
Batuhan, Doğa'ya takıntılı birisiydi. Ama bu bağlılığı ve isteği takıntıdan çok sevgi hatta aşk olarak görüyordu. Doğa'yı bu kadar sevmesine karşın onun Aras için kendini hırpalaması; daha çok Aras'a sinir olmasından başka işe yaramıyordu. Batuhan Doğa'ya kafayı ciddi bir şekilde takmıştı. Yıllardır onu okul çıkışlarında okula giderken hatta sevgilisi ile buluşurken izliyordu. Evin bahçesinden Doğa'nın odasına bile bakıyordu. Bi kere odasına gizlice girip çekmecesinden iç çamaşırı bile almıştı. Aslında ilk başlarda sevmişti Batuhan, Doğa'yı. Hatta onun hislerini kabul etmeyeceği için ona açılmamıştı. Sonraları ise o Doğa'yı ulaşılmaz için gördüğünden takıntıya dönüşmüştü. Gerçi ona göre, hala aşıktı Doğa'ya...
Faruk ise hayatında sadece paraya yer veren birisiydi. Zaten oğlunu da o kadar sevmezdi. Biliyordu hala Aras, ona kin ve nefret güdüyordu. Ona göre saçmaydı bu kadar nefret. Zamanında eşini aldatmıştı ve zavallı kadın bu duruma baş kaldırıncada aralarında geçen büyük tartışma ile kaza süsü verilen bir şekilde ölmüştü. Aslında onu Faruk öldürmüştü. İçkili olduğu halde kendine engel olamamış ve tartışma siniri ile eşini tek kurşunda vurmuştu. Aras ise onları merdiven pervazından izlemişti. Faruk hala Aras'ın, annesinin kaza ile öldüğünü bildiğini sanıyordu ancak Aras o geceyi Faruk'un içkili kafasından daha iyi biliyordu. O gündem beri Aras, Faruk'u sevmezdi. Faruk, Aras'a annesi öldükten sonra daha iyi davranıyordu. Bunu sebebi ise Faruk ondan sonra şirkete gelecek varisi yetiştiriyordu kendince. Ama Aras'da hep bunlar ters tepmişti. Aras babasını sevmiyor ve dediğini hiç bir zaman yamıyordu. Faruk ise oğlundan neredeyse vazgeçmişken geçen sene Aras'ın şirkete gelip işlerle ilgilenmesiyle düşünceleri değişmişti. Aras ise kendince başka plan yapıyordu. Şirketi güçlendirecek ve zamanı gelince babasına karşı kullanıcaktı. O yüzden zaten Doğa ile tanışmasına vesile olan işi kabul etmişti. Normalde olsa bu işler ona ters gelirdi.
Faruk ise bu kadar iş ile ilgilenen Aras'ın içinde kendine ayrılmış küçük bir sevgi arıyordu. Fakat o sevgiyi yıllar önce kaybettiğini anlaması zor olmamıştı. O yüzden artık oğlunu öldürmeye bile razıydı. Çünkü Aras'ın ölen annesi ile babasına olan sevgisi de ölmüştü. Faruk'un artık kaybedecek oğlu yoktu. Varsa yoksa kağıttan olan paraları vardı artık yanında.
İlk bu oyuna başladığında oğluna güvenmişti. Başaracağına inanıyordu. Ancak o Doğa'yı tercih etmiş ve Doğa'nın abisine bunu yapmayacağını söyleyip ilk defa babasına silah kaldırmıştı. Faruk bunun ciddi bir sevgi olduğunu anlamıştı. Artık bu Doğa oyunu bitmeliydi. Aras Doğa ile evlenirse asla Doğa'nın mal barlığına dokunmayacağını biliyordu. O yüzden aklına gelen plan ile hastane de Doğa'nın başında bekleyen Aras'a, Batuhan'ı öldüğünü ve gömdüğünü söyledi. Aslında Aras sadece Batuhan'ı kolundan vurmuştu. Faruk, Batuhan'la o an anlaşmayı anlatmış ve o çok istediği Doğa'yı ona vereceğini söylemişti. Karşılığında ise ona bi sözleşme imzalatıp Doğa ile evlendiğinde gelen şirket hisselerini Faruk kendine alacaktı. Batuhan bunu bir an bile düşünmeden imzalamıştı çünkü sonunda Doğa vardı. Faruk ise bu sözleşme ile artık oğlunun değil Batuhan'ın arkasındaydı.
Batuhan, korumanın kollarında cebelleşen Doğa ya baktı. O, Aras'ı istiyordu. Belki gerçeği bilse istemeyecek diye düşünerek Aras ve Faruk'la yaptığı konuşma üçgeninden çıkarak. Doğa'ya doğru kahkahalarla ilerledi. İlerlerken "Ahhh sevgilim sen şimdi bu adam için burada çırpınıyorsun ama sen daha bu piç'in gerçek yüzünü bile bilmiyorsun..." sözünü bölen şey Doğa'nın göz yaşları için de bağırarak "Sus anlatma sana inanmıyorum!" Diye bağırması oldu. Koruma Doğa'nın arkasından beri kollarını tutarken Batuhan, Doğa'nın yüzüne gelen saçı kulağının arkasın sıkıştırdı ve "Sevgilim istersen bu olayın gerçekliğini Aras'dan teyit edersin!" Dedi ve çenesini tutup alnından öptü. Sonra ise Aras'a ani bir şekilde dönüp parmağı ile onu işaret etti. Doğa'ya baktı be bağırarak "Bu gördüğün adam senin şirket hisselerini almak amacıyla sadece senle evlenmeye çalıştı." Dedi. Aras'ın yüzü düşmüştü. Nasıl Doğa'yı sevdiğini açıklayabilirdi ki? Nasıl başlarda oynadığı oyunun gerçeğe döndüğünü anlatıcaktı.
Doğa, kafasını Aras'a çevirdi. Gözlerinde hüzün ve keder vardı. Ne yani her şey yalan mıydı? Diye düşünmesi ile etrafını inceledi. Rüya da olmayı o kadar çok isterdi ki. Hala anlamakta zorlanıyordu. Aras onu sevmemişti işte tüm gerçek ona göre buydu. Aklı ile hala sağlıklı düşünemezken o anki ruh hali ile korumadan kolunu ani hareketle çekti ve uçurumun kenarında olan yolda uçuruma doğru adım attı. Arkasından gelen bağırma seslerini umursamadan, düşmesine bir adım kala arkasına baktı. Belki düşerse her şey rüya olarak kalabilirdi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorla Sahibim
ChickLitMerhaba ben Doğa ve babam ölünce abim beni İzmir e düşman şirket yüzünden sürgün etti. Ama belkide beni korumak yerine onların kucağına attı belki de aşkın... Bana zorla sahip olmuştu. Bana emrediyordu. En çok korktuğum şey ise onunla zorla evlenece...