64. Bölüm

7.9K 247 28
                                    

Yazardan;

Aras'ın yavaşça gözlerini açtı. Başının ağrısıyla biraz mırıldandı ve aklına gelen ilk şeyle etrafa baktı. Doğa'yı etrafta göremeyince küfür saydı ve yataktan doğrulup çıplak bedenine şaşırdı. Dün ne olduğunu düşünürken en son Doğa'nın hamile Kontrol hapı içtiğine ve onunla sevgi konusunda yine tartıştığını sonrasında bara gidip içki içtiğini anımsadı. Ama sonrası onda yoktu.

Yataktan kalkıp üzerine boxer'ını geçirdi ve odayı süzüp "DOĞA!" Diye bağırdı. Yine korku Aras'ı sararken aklına gelen kötü düşüncelere engel olamadı. Doğa'nın gitme ihtimalini düşünmek bile istemezken belki mutfakta Yada salonda olabileceğini düşünüp odadan çıktı ki koridorda, kapının yanında dizlerini kendine çeken ve öylece oturan çıplak Doğa'yı gördü. Ona ne olduğunu bilmese de akşam hiç iyi şeyler olmadığını anlamıştı.

Doğa sırtını duvara vermiş dizlerini kendine çekip kolaları ile sararken yüzünü diz kapağı üzerine koymuştu. İleri geri sallanması ise onu tam bir ruh hastası gibi gösteriyordu. Üzerinde ise sadece külot vardı.

Aras düşüncelerden sıyrılıp doğanın yanına eğildi ve saçlarını öptü. "Gittin sandım beni çok korkuttun." Dedi. Doğa ise sanki duyu organları kapanmış, algılamıyormuş gibi sallanmaya devam etti. Aras Doğa'nın bilerek böyle davrandığını düşündü ve "DOĞA YETER!" Diye bağırdı.

Dün yaşananları ve Doğa'nın üzgünlüğünü bilmiyordu. Aras sadece bu hareketleri Doğa'nın şımarıklığı olarak yorumluyordu. Tekrar bağırdı "DOĞA HEMEN AYAĞA KALK!" Yine aynı şeyler olmuş ve Doğa sanki etrafına kocaman duvarlar örmüş gibi onu duymuyordu.

Aras'ın siniri artıyordu. "Sen o kadar şımarık bir insansın ki seni o kadar sevmeme rağmen sen yine kendini benden saklıyorsun. Sen sevgi ne bilmiyorsun sen BENCİL Bİ KIZ ÇOCUĞUSUN." Diye bağırdı. Yine doğanın hareket etmeyeceğini düşünerek odaya girecekken; Doğa, sallanmayı kesti ve diz kapağının üzerine koyduğu yüzünü kaldırdı.

Aras ona uzunca baktı. Şu an beyni kendini resetliyor ve dün akşamı hatırlamak için çabalıyordu. Dediği her lafı Doğa'nın yüzünü kaldırması ile yutmuştu.

Doğa yüzünde hiç bir ifade olmadan Aras'a bakıyordu. Aras'ı bu kadar donduran şey ise Doğa'nın yanağında morarmış bir tokat izi vardı.

İçinden bunu kendisinin yapmadığına inanmak için bir ton düşünce geçiriyordu ancak ikiside çok iyi biliyordu ki bu tokat izini bir kişi yapabilirdi.

Aras şu an ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Çünkü dün akşamı hatırlamıyordu. İkside çıplak olduğuna göre bi şeyler yaşanmıştı ama bu tokat olayı da neydi. Fazla içki gözünü nasıl bu kadar karartabilmişti.

Doğa kahkaha atarcasına güldü ve "Demek şımarık bir kız çocuğu." Dedi. Aras ise sadece onu izliyordu. "Tahmin edeyim dün akşam ne olduğunu hatırlamıyorsun. Ama ben çok iyi hatırlıyorum hatta öyle iyi hatırlıyorum ki senden bir ömür nefret edecek kadar iyi hatırlıyorum." Dedi. Sonlara doğru kahkahalı sesi sinirli bir ifadeye dönüşmüştü.

Aras duyduğu laflar ile sarsılırken Doğa ise düşündükçe sinirlenmiş ve kükrercesine bağırarak "Dün bir kadınla birlikte oldun. Üstüne eve gelip bana tokat attığın yetmez gibi benimle zorla birlikte oldun. Ben zaten zorlamalarına alıştım ama o akşam o kadar gururum zedelenmişken daha da ezdin. Sana yapma diye yalvarırken gözlerinin karanlığında ruhumun ölüşünü izledim. Sen beni 2 defa öldürdün..." dedi ve derin bi nefes alıp "Bende seni 1 defa öldürücem." Dedi ardından soğuk kanlılıkla arkasında sakladığı bıçağı çıkararak ayağa kalkıp, Aras'a doğru yürüdü.

Aras korkmuyordu. Ancak Doğa'nın gözlerindeki intikam ateşini görmüştü. Aynı yıllar önce babası için ant içtiği kendi gözleri gibiydi. Ayrıca kendi yaptığı şeyleri duyunca kendi yaptığına bile inanmakta güçlük çekmişti ama her şey ortadaydı. Nasıl Doğa'ya ihanet ettiğini hala aklı almazken hissettiği duygular karma karışıktı. Ancak Doğa'nın haklı olduğunu biliyordu.

"Hadi yap! Ben zaten fazlasını hak etmişim." Dedi. Doğa duyduklarına şaşırsa da belli etmedi. Bu sefer kendinden emindi doğa. Dün akşam yardım için bağırıp ağlarken çığlık çığlığa yalvarırken ki hali geldi gözünün önüne. Aras ona acımamıştı. O da o zaman ona acımayacaktı.

Derin bir nefes aldı ve Aras'ın gözlerine odaklandı. Pişmanlığı çok net görse de onun için geç kalmış bir pişmanlıktı. Gece Aras uyuyunca koridora zar zor sürünerek gelmiş ve burada oturup bazen ağlamış bazen intikam yemini etmiş bazen de kendinde ki hataları sorgulamıştı. Ama en sonu da mutfağa gidip bıçak almıştı. Her şekilde intikam ağır basmış, geç kalan pişmanlık göz ardı edilmişti.

Aldığı nefesi verdi ve gözlerini arastan çekip bıçağın ucuna odaklandı. Ardından çevik bir hareketle aras'a sapladı. Neresine geldiğine bakmamıştı ancak Aras yere çömelirken sağ göğsüne geldiğini anladı.

Doğa'dan;

Aras yere yavaşça çömelip bir 'ah' bile demezken ellerime baktım. Kan içindeydi. Artık şaşırmıyor yada korkmuyordum. Soğukkanlılığım en üst raddedeyken yerde sağ göğsünü tutan Aras son kez baktım ve cebinden telefonunu aldım. Ellerimi de
yıkadım. Artık bir suçluydum. Bıçak daki parmak izlerini silsemde silmemsem de benim suçlu olduğum anlaşılacaktı.

Gerçi eğer Aras yaşarsa beni şikayet etmez kendi bulurdu. Ama ölürse işte o zaman gerçek suçlu olurdum.

Odaya girip üzerimi değiştirdim. Aynada kendime baktım , yine dönülmez kararların birini vermiştim. Çantamdaki nakitlerde de aldım ve koşarak evi terk ettim. Aras'ı birazdan çalışan gelince göreceğine emindim. Yüz ifadelerini görmek isterdim ancak odaklanmalıydım.

İzmirdeydim ve burada tanıdığım kimse yoktu. Yada bi dakika, tabi ya Can. Can vardı. Taşındığım ilk gün tanıştığım yan komşum Can. Ancak tek sorun bir suçluyu kabul eder miydi? Ayrıca kalsam bile en fazla 1 gün kabul ederdi. Ona gerçeği anlatmalı mıydım? Yada en iyisi anlatmamak olacaktı. Onu da bu işlere karıştırmak istemezdim. Ancak bir sorunum vardı evden koşarak uzaklaşmıştım ve sanırım 1 akşamlık da olsa Can da kalmalıydım.

Pek fazla arabanın geçmediği ıssız bu yolda ilk gelen arabanın önüne atladım. Genç şöför biraz küfür etse de sonunda binmemi kabul etmişti. Arabaya bindiğimde beni bir süzdü hatta bayağıca baktı. "Adın ne?" Diyr sorduğunda nezaketen "Doğa, sizin?" Dedim. Adam ise hafif tebessümle imalı bir halde "Merhaba Doğa bende Cem." Dedi.

Sanırım yine bilmediğim şeyler oluyordu. Bakalım bu hangi oyundu?

Zorla SahibimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin