Abim söze başladı "Doğa İzmir'e gidiyorsun." Dedi. Dediği şeyle tepki veremeden ona bakmaya devam ettim.
Bu da ne demekti. Olayın şokundan çıktığımda abime şaşkınlıkla dönüp "Neden?" Dedim. Bana bu güne kadar hiç bakmadığı bir sertlik ile bakarak "Çünkü ben öyle istiyorum ve yarın sabah 7 de uçağın var Doğa acele et ve hazırlan!"
Bu kelimeler hiç abimin bana karşı kullanacağı kelimeler değildi. Büyük bir şey olmuştu ve ben bilmiyordum. Bunu hem hissediyor hemde abimin tepkisinden anlıyordum ama ne olursa olsun benimle böyle konuşması sinirlerimi arttırmaya yetmişti.
Abimin demesine karşılık kaşlarım çatıldı ve "abi benim adıma karar veremezsin gitmek istemiyorum ve gitmeyeceğim." diye ona bağırdım.
Ardından ona daha çok katlanamayacağımı fark ettim. Aynı zamanda bu konuşmanında uzayacağı ve sonuca ulaşamayacağıda belliydi. O yüzden lafım bitimce söyleyeceklerini dinlemeden odama çıktım. Masanın üzerindeki kulaklığımı kulağıma takıp telefonumdan müzik seçtikten sonra müzik dinledim. Yatağıma sırt üstü uzandım ve tavanı seyretmeye başladım.
Abimin bana emretmesi ve bağırıp emir vermesi hiç hoşuma gitmemişti. Eminim bi sebep yüzünden böyle davranıyordu ama eğer bana böyle davranacaksa benim de tavırlarım değişirdi.
Bir kaç tane daha müzik dinleyip düşündükten sonra başımın ağrıdığını farkettim. Bana şu anda en iyi gelecek olan şey uyumaktı. Uyumak ve düşünmemek en iyisiydi. Kulaklığımı çıkarıp yatağın içine girdim. Gözlerimi kapadım ve uyumayı bekledim.
Çok geçmeden kapım çaldı uyumamıştım ve ses çıkarmamak en mantıklısıydı. Kapımın açılma sesiyle şaşırdım. Ah tabi ya! kapımı kilitlememiştim.
Uyuyor gibi yapmaya devam ettim. Abim yatağımın kenarına oturup "Ah prenses bu kadar inatçı olmasan be, her şeyi senin iyiliğin için istiyorum." Dedi ve alnımı öptü.
Tam odamdan çıkacakken vicdanım devreye girdi ve abime güvenip gözlerimi araladım ve dudaklarımdan dökülen kelimeleri dinledim; "tamam abi yarın gidiyorum" dedim. Abim arkasını birden şaşkın bir şekilde döndü ve sadece "Uyuduğunu zannediyordum. Ama teşekkür ederim prenses her şey iyiliğin için" diyip odamdan çıktı. İçim huzur ile dolmuştu, abime güveniyordum illaki bir nedeni vardır değil mi boşuna neden göndersin ki?
Yattığım yataktan kalktım ve bavulumu açıp kıyafet koymaya başladım. Çoktan saat 5 olmuştu. Hava hala karanlıktı, evin hizmetlisi kapımı çalıp "abiniz kahvaltıya bekliyor" dedi. Kahvaltıya indim ve abimin yine çaprazına oturdum. "Saat 5.30 da evden çık anca yetişirsin" der demez evin çalışanı telaş ile yanıma geldi ve yatağınızı toplarken telefonunuzu kırdım üzgünüm efendim" dedi. Biraz üzülsem de pek bir şey olmaz yenisini alırdım. tam lafa gidecekken abim benden önce evin çalışanına "Sorun Değil Benin telefonlarımdan kullanır." Dedi.
Abim odasında hep yeni telefon saklardı genelde sinirlendi mi telefonlarına Zarar verdiğinden yedek telefon saklardı. Bende tamam anlamında kafamı salladım. Abim yemek yedikten sonra kutusundaki son model telefonu ve yeni sim kartını bana verdi. "Abi neden sim kartı verdin ki ihtiyacım yok eski telefonumun sim kartı vardı." Dedim. "Sen abi sözünü dinle." demekle yetindi. Bende çok zorlamadan elinden aldım. Bu ara abime ne kadar çok güvenmiştim. Umarım tüm güvenim boşa gitmezdi...
...
Uçağa bindim ve yerime oturdum. Yolculuk boyunca doğduğumdan beri öksüz sayılan ve 1 ay içinde de yetim olan bana hüzünle baktım. Annemin benim doğumumdan sonra bizi terketmeside benim suçumdu babamın kalp krizinden ölmeside... Babamı eğer bu kadar üzmeseydim ve zamanında evde olsaydım belki babam ölmezdi. Biliyorum belki çok saçma düşünüyordum ama sebepsizce her şey benim yüzündenmiş gibi hissediyordum. Ama artık güçlü olmalı ve yeni bir başlangıç yapmalıydım. Bu dünyada sadece abim kalmıştı ona da zarar vermemeli, sözünü dinlemeliyim.
Bu arada arkadaşlarım ile artık görüşmeyecektim zaten babamın ölümünden sonra onlarla konuşmamıştım bile ve aramızda artık çok soğukluk vardı. Ne kadar beni görmeye gelselerde ben odamdan onları görmemek için çıkmamıştım. Sebepsizce kimseyi istemiyordum o zamanlar ama artık öyle değil. Ama artık biliyordum ki arkadaşlarımı gördükçe aklıma ya babam ya Mert gelecekti. Onlara, telefonum kırılmadan bir kaç dakika önce 'gideceğimi' söyleyen kısa bir mesaj atmıştım zaten.
Çok kötü bir ayrılık olmuştu arkadaşlarımla ama ben ciddi anlamda vedalardan nefret ederdim. Sonuç değişmeyecek ve herkes daha çok üzülecekti yada üzülmeyecekti bilmiyordum ama onlarla aramdaki ilişki böyle bitmişti.
İzmir benim içim yeni bir sayfa olacaktı. Belki gerçek arkadaşlar, belki gerçek sevgili, belki gerçek macera...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorla Sahibim
ChickLitMerhaba ben Doğa ve babam ölünce abim beni İzmir e düşman şirket yüzünden sürgün etti. Ama belkide beni korumak yerine onların kucağına attı belki de aşkın... Bana zorla sahip olmuştu. Bana emrediyordu. En çok korktuğum şey ise onunla zorla evlenece...