3.GÖZ
Ece, yorgun adımlarını yalıya yönlendirirken, güneş gözlüğünü düzelterek, derin bir nefes aldı. Sarı saçlarının yarısı tepeden dağınık bir topuz yapılmış, dudakları nemlendirici, yüzü güneş kremi dışında bir şey görmemişti.
Bahçeye girdiği anda duyduğu gürültüyle gülümsedi. Badem'e yumurta fırlatan Kılıçla gülümsemesinin sırıtmaya dönüşmesi zor olmamıştı.
-Kaviiin, en iyi yapabildiğin bu mu?!" Genç kız, duyduğu cümleyle iyice öfkelenirken Aras'ın üzerine atladı ve genç adamın saçlarını çekiştirmeye başladı.
-AYY KIZIM BIRAK İKİZİNİN SAÇLARINI!!! ARAS SEN DE OYNAMASANA KIZLARIN TİKİYLE!" Bağıran Bade'nin arkasından gelen Ece, kahvaltıya çoktan kurulan aileye el sallarken gözü bir noktaya takıldı.
Yaptığı nutellalı ekmeği Tuna'ya uzatan Yonca'ya.
Genç kız, parmağında kalan çikolatayı yalayıp onları izleyen Ece'ye dik dik bakarak, Tuna'nın elini tuttu.
Yeşilleri yavaş yavaş bulanırken, dudaklarını birbirine bastırdı ve kolunda hissettiği elle irkildi Ece.
Adendi.
-Gel, biz seninle başka bir yerde kahvaltı edelim." Derin bir nefesi, ciğerlerine doldururken, gülümseyerek en yakın arkadaşının kaygılı yüzüne baktı genç kız.
-Olur mu öyle şey? Ne güzel sofra kurulmuş baksana. Yazık, günah." Sanki gerçekten de o masaya oturmak istiyormuş gibi sahte bir neşeyle Elvin'in kendisine açtığı servisin başına kuruldu.
Aden Lina, arkadaşının hemen yanına otururken, çaktırmadan bir karşısındaki ikiliye bir de Ece'ye bakıyordu.
Neredeyse 2 ay.
Tunayla Yonca sevgiliydi. Tuna için rekor sayılırdı.
-Nasılsın Ece?" Diye aniden yüksek sesle sordu hatrını Yonca. Yeşillerini, Ece'nin üzerinde itinayla gezdirirken zoraki bir kibarlıkla gülümsedi.
-İyiyim, sen?" Yüzüne bakmadan, tabağını doldururken yanıtlamıştı onu genç kız. Tuna, Yonca'nın sorusuyla Ece'yi inceleme ihtiyacı hissetti.
Yarısını tek seferde ısırdığı nutellalı ekmeğini, genç kıza uzattı.
-Yesene cadı!" Ece, burnunun dibindeki ekmekle kafasını kaldırdı ve peynir tabağına uzanan eli donakaldı.
Ah, bu Tuna!
Görmezden gelemiyor muydu onu? Tıpkı yıllardır aşkını, ilgisini görmezden geldiği gibi, Ece o sofrada yokmuş gibi davransa olmuyor muydu?
-Yo..Yok." Kekelemesi dikkat çekti diye ekstradan kızardı ve Yonca'nın ok gibi olan bakışlarının zehrini her zerresinde hissetti. Tuna, ısrarı kesip, ekmeğini yemeye devam ederken sevgilisinin öfkesini fark edemedi bile.
-Güneş kremine ek, kapatıcı tavsiye ederim. Çiller yazın çok çıkıyorlar. Ben nefret ediyorum kendiminkilerden..." Yine kendisine yönelik yapılan bu yoruma cevap vermedi kız. Ağzını açmadan, sadece tabağındakileri yiyip Adenle gitmek istiyordu o kadar!
-Çillerin çok sevimli senin..." dedi Tuna. Kafasını kaldırdığında, Tuna'nın Yonca'nın yanağını, çillerinin olduğu kısmı okşadığını görünce dolan gözlerini kırpıştırdı Ece.
Kendisine söylediğini mi sanmıştı acaba? Aptallıkta profesörlük eşiğine gelmişti.
Ortamdaki bu ağır kasvet yoğundu. Acar, genç kızın bu halini fark edince kendisinin bir şey söylemesi yakışık almaz diye çaprazındaki Aras'ı dürttü ve genç adam bağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANFEZA: "Kraliçeyi Kurtarmak" (THB-2)
RomanceDeli dolu, öfkeli, ihtiraslı, kuralsız, korumacı. Tuna DEVRAN. Naif, kırılgan, sessiz, güçlü. Yıllarca taşıdığı aşkın yüküyle, yorulmuş bir kız. Ece ÇETİN. Tuna, hayatını son derece hızlı ve dolu geçiren, sevgilisiyle gününü gün eden bir genç ad...