24.BÖLÜM: "Sönüyor."

9.3K 840 281
                                    

Multimedya;

3.GÖZ

Kız, elindeki tatlı kutusuyla yalının kapısından girdiğinde kafasından sabah psikoloğuyla yaptığı konuşma geçiyordu. Yaralarının kapanması çok uzun sürse de, uyku ilaçlarının da katkısıyla, uyumakta büyük ölçüde rahatlık elde etmişti. Artık ilacı bıraktığını ve yine de arada kabussuz birkaç saat uyuyabildiğini söylediğinde doktoru Erbay, Ece adına çok sevinmişti. Katettikleri yolu kıza anlattığında, sık sık gülümsemişti Ece.

İyileşiyordu. Şimdilik kan kaybını önlemişti. Sırada toparlaması, yaralarını geçirmesi vardı.

Dış kapıyı çalacağı esnada, elinden çöp torbasıyla çıktı Nesrin.

-Ece'm, hoşgeldin guzucum." Eliyle kızın saçlarını okşayıp ara ara belirttiği şiveyle konuşurken, gülümsedi Ece. Sık sık gülümser olmuştu. Belki eskisi gibi gözlerine ulaşmıyor olabilirdi gülümsemesi.

Çok dikkatli bakıldığında, sadece, eğer önceden Ece'yi yakından tanıyorduysanız, bunu anlayabilirdiniz. Gülerken, bunun sonsuza kadar sürebileceği izlenimini veren bu güçlü tebessümün yerini, yeşilleri kırık bir tebessüm almıştı.

Gözlerinde, çok yakından, o nehirde timsah gibi yüzen anıları görmek mümkündü.

-Hoşbuldum Nesrin abla." İçeri girince kapıyı tuttu ama kadın birkaç adım atıp, koca poposuyla beraber ona döndü.

-Geç sen guzu. Kapa kapıyı ben mutfak kısmından gireycem." Ece, dediğini yapıp kapıyı kapattı, yavaş yavaş salona yürüdü ve duyduğu konuşmayla duraksadı.

-Evet Elvin. Etka söyledi, Tuna'ya antidepresan ilaç yazmış. Bir süre depresyonu atlatana kadar kullanması için. Biliyorsun, Ece'nin ona kırgınlığı çok üzüyor onu. Bize anlatmıyor, malum gizlilikten dolayı Etka da anlatamıyor bana, ama ortak yazılan bir yazıların olduğu grup var. Tuna orada kendisi gibi bu hastalığa sahip olan bireylerle iletişim içinde..." kaşları havalandı Ece'nin. Tuna, bir grupla bağlantı kuruyor, sırf iyileşmek için bu kadar özveride mi bulunuyordu sahiden? Normalde lisede bile grup çalışmasını saçma bulan bir gençti, hayat ne garipti. "Orada yazdıkları metinler var. Ama ben gizliden onlara bakarken, yazısından Tuna'yı tanıdım."

-Bade, bilmiyorum bunu araştırmamız doğru mu? Sonuçta bu onun yaşantısı, onun kararları ve onun özeli... Ama bir yandan da, hastalığının kontrolü aşan boyutlara ulaşmasını hiç istemiyorum. Söylediğin gibi belli etmemeye çalışıyor ama ben onu tanıyorum. Dibe çekiliyormuş gibi..." bir kağıt sesi duyarken, iyice kulak kesildi Ece. Elvin, genç adamın yazdığı yazıyı okuyor olmalıydı. "SÖNÜYOR. Tek kelime yazmış. Bu ne demek? Sadece tek bir kelime."

-Bilmiyorum Elvin. Etka, seninle konuşmak istiyor. Durumun ciddi boyutlara ulaştığının farkında. Dediğine göre, Tuna hastalığın kontrol edemediği bir evresinde olduğunu hissediyormuş. Aslında söyledikleri gerçekten korkutucu şeyler olmasa, Etka'nın soğukluğundan taviz vereceğini hiç düşünmüyorum. Ve sönüyor ne demek bilmiyorum ama nedense hiç iyi bir şey gibi de gelmiyor." Sırtını duvara yaslarken, dolan gözlerindeki bulanıklığı gidermek için kirpiklerini kırpıştırdı.

Kendisi o kadar sinirliydi ki Tuna'ya, ona mesafe koyarken, onun canını acıttığını fark etmemişti.

Ama elinde değildi bu. Herkesten uzak, mutlu ve özgür olmak istiyordu. Adenle kız kıza takılıp gülmek ya da erkek kardeşiyle televizyon izlemek gibi basit şeylerden çok keyif alıyordu son zamanlarda.

Tüm bu kendini toparlama dönemi içinde, Tuna'nın hastalığını unuttuğunu fark etti. Ki öğrendiği zaman hayatının tam ortasına koyduğu bu genç adamın hastalığı onun canını fazlasıyla sıkmıştı. Şimdi unutmuş olmasına çok şaşırsa da, o kadar çok şey yaşamıştı ki bazen adının Ece olmasını hatırlarken bile duraksıyordu.

CANFEZA: "Kraliçeyi Kurtarmak" (THB-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin