Multi; Tuna D.
3.Göz (Ahh THB'den beri sırdaşımsın üçüncü göz.)
-Ece..." eliyle karısını takdim etti Alaz. Rüzgar, gülümseyerek hiçbir şey olmamış gibi Ece'nin elini kavradı ve iri dudaklarını dokundurdu yumuşak tene. Hemen içinde olduğu şok halinden çıktı kız. Tam o anda önünde barmenin doldurduğu her bardağı sevinçle kırmak istiyordu.
Şükretti. Allah, dualarına karşılık vermişti.
-I'm James. (Bond. James Bond 😂.) Nice to meet you." (Ben James. Tanıştığıma memnun oldum.) Hiçbir şey söylemedi kız. Dili tutulmuştu ama Alaz da bunu kızın Jess'e çok üzgün olmasından kaynaklandığını düşünerek üstelemedi.
Ece'ye takılmayacak kadar keyifliydi zaten adam. Rüzgarla beraber geçen sene İstanbul'da gördükleri bir adam hakkında konuşmaya başladılar. O kadar çok gülümsüyordu ki, Ece onun 1 senede gülmediği kadar içten güldüğünü düşündü Rüzgar'a.
Alaz çok şüphelenmesin diye bakmamaya çalışıyordu ama...Hadii!
Rüzgar buradaydı.
Devran olan. Hayatta şans yüzüne ilk defa gülmüş müydü yoksa?
Dansa son derece uygun bir şarkı çaldığında, Rüzgar Ece'ye döndü. Kız zaten çoktan ona bakıyordu. Bu yüzden ciddi bir ifade takındı, Ece'nin çaktırmaması için. Bu mesajı anlayan kız, elbisesini düzeltir gibi yapıp gözlerini kaçırdı.
-Can I take your girl, for a dance?" (Kızını, bir dans için alabilir miyim?) Maviler, Ece üzerinde gezerken, kız diken üzerinde hissetti. Alaz, beline koyduğu elini yavaşça hareket ettirince de tırnaklarını avucuna batırmak dışında bir şey yapmadı.
-Of course dude." (Elbette dostum.) cümlesinin sonunda o kadar gülümsemişti ki, Ece'ye kimsenin dokunmasına izin vermezken böyle davranmasından Rüzgar'ı gerçekten sevdiğini anlamak zor değildi. Kızın önünde kısa bir reverans yaparak elini uzattı genç adam.
Ece, eli sanki hiç istemiyormuş gibi tutup göz devirirken Alaz onun bu haline gülmeden edemedi. Klasik Ece, dedi içinden, yine surat asıyor.
Oysa Ece, Rüzgar'ın elini tuttuğu an 1 sene sonra ilk kez kendini güvende hissetmişti. Tanıdık bir yüz görmeyi nasıl da özlemişti.
Alaz,kendine bir viski daha söyleyip Ece'nin yüksek tabureye asılı çantasını da alarak koltuk tarafına geçerken, Rüzgar kızı yuvarlak, geniş alana götürdü. Alaz'ın göz hapsindelerdi ama konuştukları duyulmazdı. Yine de belli etmemeleri lazımdı konuştuklarını çünkü Alaz'ı çok iyi tanıyordu Rüzgar.
Dudak okuyabilen bir adamdı.
-Beni ondan kurtaracak mısın?" Alaz'ın bakışları ikisinin üzerindeyken, kızın elinden tutarak çevirdi kendi etrafında ve tekrar belini kavrayıp yavaşça üzerine eğildi. Alaz'ın, dudaklarını görmeyeceği açılar bulmaya çalışıyordu.
-Kurtarmayacak olsam niye geleyim?" Ece'nin arkasını çevirip, kızın sırtını göğsüne yasladı ve iri ellerini kızın karnında birleştirip ritme uygun sallanırken, Alaz onların bu yakınlığına kızmadı. Rüzgar'a canını teslim edecek kadar güveniyordu.
Aralarında hiç kimsenin bilmediği, bilemeyeceği bir tanışma vardı. Kimse bilemezdi çünkü bir sırdı.
Tanışmaları, büyük bir dostluğun başlangıç hikayesi gibiydi. Hem James'in, kalbinde kimseye açmadığı bir hatun olduğunu biliyordu. Bu yüzden Ece'ye o anlamda bakmayacağına yüzde yüz emindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANFEZA: "Kraliçeyi Kurtarmak" (THB-2)
RomantizmDeli dolu, öfkeli, ihtiraslı, kuralsız, korumacı. Tuna DEVRAN. Naif, kırılgan, sessiz, güçlü. Yıllarca taşıdığı aşkın yüküyle, yorulmuş bir kız. Ece ÇETİN. Tuna, hayatını son derece hızlı ve dolu geçiren, sevgilisiyle gününü gün eden bir genç ad...