Bu bölüm, bu satırları okuyan tüm okurlarıma ithaf edilmiştir. İthaflara tekrar başlayacağım dediğim gibi, yorumları sık okuduğum için, aklımda sürekli gördüğüm isimler kalıyor haliyle. Ama yine de bu bölüm Tunayla Ece'yi çok anlamaya çalışıp, bana düşüncelerinizi sık sık belirtin olur mu? Gelecek bölüm yapacağım ithafları. Okuyan, herkesi öpüyorum keyifli okumalar!
3.GÖZ
Ertesi gün, elinde bir kalıp kekle beraber yalıya giren genç kız, korkudan yüreğinin hızlı attığının farkındaydı. Bütün gece Alazla karışık Tuna'nın öldüğü kabuslarla sık sık uykusundan uyanmıştı ve sabah ilk işi ailesiyle güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra kek pişirip buraya gelmekti.Gözünün Tuna üzerinde olması gerekiyordu. Çünkü... Onu kaybetse dayanamazdı.
-Benim yüzümden olmasın..." diye mırıldandı kendi kendine. Sanki Tuna normal, eceliyle ölse üzülmeyecekti de, kendisi sebep olunca üzülecekti gibi davranıyordu. Ona verdiği büyük değeri görmezden gelmişti. Her zamanki gibi.
Bahçede çiçekleri sulayan Tuna'yı gördü. Tahmin ettiği gibi hastalığı bir gün sürmüştü. Aslında kimse inanmazdı, daha doğrusu lisede öğretmenler, genç adam ne zaman "Dün neden gelmedin?" Sorusuna "Hastaydım." Diye cevap verse "Bir günde mi iyileştin?" Diyerek paylardı Tuna'yı. Ama işin aslı böyleydi. Bir gün yatakta yatıyor, öbürü gün iyileşiyordu işte. Hastalığı bile onun gibi tuhaftı. Hatta aklına Tuna'nın Meral öğretmenle olan konuşması aklına geldi Ece'nin.
-Çocuğum insan bir günde iyileşir mi?!" Demişti kadın, sırasına geçen Tuna'nın yüzüne, gözlüklerini burun ucuna indirdikten sonra bakarak.
-Hocam insan iki dakkada hasta oluyo! Bi günde iyileşince niye zorunuza gidiyo anlamıyorum." Elinde kalem çevirirken söylediği lafa sınıf çaktırmadan güldü. Kesinlikle sevgi arsızı olduğu kadar fırlama ve okulun gözde oğlanıydı da.
-Hayır annen doping falan mı veriyor anlamadık ki evladım..." daha tek kaşını kaldırdığı an anlamıştı Ece onun bir muziplik yapacağını. Nitekim elalarda gördüğü o parıltıyla, ağzından çıkanlar da onu yanıltmamıştı.
-At gibi olduğum doğrudur, ama dopinge karşıyım Meral hocacığım. Protein tozuna da. Doğal her zaman makbul olandır."
-LA HAVLE!!!!" Sonrasında ona nasıl gülümseyerek baktığını, ama genç adamın da ön sıradan bir kıza göz kırptığını hatırladı Ece.
-ECE!" Tuna'nın kendisine bağırmasıyla sıçrarken, orada öylece dikildiğini fark etti. "Ağaç olmaya kararlıysan sana da biraz dökiyim?"
-Ha?" Gözlerini güneş yüzünden kısan kızın, daldığını fark ettiğinde yüzü düştü. O an içinden tek dilediği, Alazla geçirdiği zamanı hatırlamamış olmasıydı. Bilmese de, dileği kabul gördü.
-Su diyorum, ağaç oldun kızım. Gelsene. " tedirgin adımlarını genç adama doğru atarken, ıslık çalan Tuna keyifle çiçekleri sulamaya devam etti.
-Sen ve çiçek sulamak? İlginç." Gülümseyen Ece'nin kendisiyle konuşmasının, onu şaşırttığı belliydi. Yanından geçip, yalıya girer diye düşünmüştü. Kaşlarını kaldırarak kıza döndüğünde, elindeki çiçek suluğu da duraksamıştı. Yüzünde büyük bir sırıtma oluşurken, bembeyaz dişleri gözler önüne serilmişti.
-Annem bunu önerdi. Dediğine göre..." eliyle iki dalı aralayıp, çiçek suluğunu eğerek köklerin su emmesini sağlarken bir yandan da konuşmasını sürdürüyordu. "Çiçek sulama insanı sakinle...Hay anasının..." Suluğu köşeye koyarken, diken batan parmaklarını emdi. "Anne insan söyler!" Yanlarına gelen kadın, Ece'nin yanağını öperken, mızmızlanan oğluna döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANFEZA: "Kraliçeyi Kurtarmak" (THB-2)
RomantikDeli dolu, öfkeli, ihtiraslı, kuralsız, korumacı. Tuna DEVRAN. Naif, kırılgan, sessiz, güçlü. Yıllarca taşıdığı aşkın yüküyle, yorulmuş bir kız. Ece ÇETİN. Tuna, hayatını son derece hızlı ve dolu geçiren, sevgilisiyle gününü gün eden bir genç ad...