10.BÖLÜM: "Geride Kalanlar"

9K 887 484
                                    

Bu bölüm,

@mrvegrgn

@missfiliz

@aseldemirs

@Mrsserenity

@madonnamaria

Adlı okurlarıma ithaf edilmiştir. Yorumlarınızın eksik olmayışını, bu şekilde karşılamaya çalışıyorum. Umarım sevdiğiniz hikayede attığınız her yorumun okunduğunu biliyorsunuzdur. Aslında burada yazmayan ama geçen bölümden aklımda olan 3 isim daha var, özenmiyormuş gibi durmasın diye onları diğer bölüme yazacağım. Hepinizi, sadece okuyanlar da dahil, çok öpüyor ve seviyorum. Zaman ayırdığınız için teşekkürler :) keyifli okumalar canlar."

•Ece Çetin'den

Aradan geçen aylar sonunda değişen ve değişmeyen şeyler vardı.

Saçlarımı biraz kestirmiştim, çok az kilo almıştım. Bunlar değişenlerdi.

Tuna, bu süreçte 5 sevgili yapıp ayrılmış,bu değişmeyen şeydi, hastalığına alışmaya çalışmıştı. Maalesef haklı çıkmıştım. Bipolardı.

Bunu Adenle önce kalkıştığımız işin, sonrasında kaçırılmaya varması, Tuna'nın bizi kurtarması ve Bade teyze tarafından ortaya çıkarılmasıyla öğrenmiştik.

Acar amcayla ortak olduğum gerçeği, Tuna'dan saklamak hala kalbimi ağırlaştırsa da dengesiz tavırları en iyisinin bu olduğuna ikna etmişti beni de. En iyisi, Fatih'i öldü bilmesiydi.

Onun başkalarıyla sevgili olduğunu görmek bile acıtmıyordu beni artık. Çünkü biliyordum ki onun kalbinde hiç kimse yer edinemeyecekti. Bunun hem iyi hem kötü yanı vardı.

Kötü yanı, beni de sevmeyecek olmasıydı. İyi yanı, onları da sevmemesi...

Duyanlara saçma gelen bir aşktı belki benimki. Platonik aşk diyebilirlerdi, saplantı, takıntı ya da neyi yakıştırırlarsa..

Ama değildi.

Tuna'yı yıllardır yakınında olarak tanımıştım ben. Onun her duygusuna, büyümesine tanık olmuştum. Olgunlaşmıştık birlikte. Yan yana olan iki ağacın, birbirine değen dalları gibiydik.

Farklı, ama bir o kadar tanıdık.

Aynı toprakta yetişen, iki farklı ağaç.

Dolayısıyla ne bir takıntıydı ona olan aşkım, ne de basit bir platonik aşk öyküsü.

Onun bir gülüşüyle mutlu olup, bir gözyaşıyla hüzünlenebilecek yapıya sahiptim. Çıktığı kızları görünce çok üzüldüğüm de olmuştu, hiçbir şey olmamış gibi gülümsediğim de. Öyle ya, ben ona olan aşkımdan kolay pes etmezdim.

Babamın hep yakındığı huylarımdı hırçınlık ve inatçılık. İnadım, Tunaydı. Hırçınlığım da hayata. Ama yine de dimdik durabiliyor, durmaya çalışıyordum.

Evimizin önündeki demir kapı açıldı ve Tuna'nın bisikletle beraber bahçeye girdiğini gördüm. Gözleri ilk benim pencereme kaydı ve artık camda oturmama alıştığı için kışın çıkan cılız güneşe karşı elini gözlerine siper ederek bana sırıttı.

-Cadıı! İnsene aşşaa.." gülümsedim onun bu haline. Bisiklet, ne de garip durmuştu onda. Zira Tuna'yı tank paklardı. Bisiklet, onun çocuksu ruhunun bir parçası olmaktan öteye gidememişti cüssesi için. "Berkeee sen de geeeel!" Camdan aşağı inip, aynada kendime baktım. Saçlarımı istemsizce düzeltirken, yanaklarıma onu görmenin heyecanıyla şimdiden ateş basmıştı.

CANFEZA: "Kraliçeyi Kurtarmak" (THB-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin