7.BÖLÜM: "Yalnız Aslan"

10.8K 885 1K
                                    

•Multimedya: Tuna DEVRAN •


3.GÖZ

Tuna, elindeki son balonları da şişirip ağzını bağladı ve elindeki ipe dizdi hepsini özenle. Berke için bütün işini gücünü bırakmıştı resmen. Çocuğun 13. Yaş gününün güzel olması için elinden geleni yapıyordu.

-ANNEEEÖÖÖ!! ŞU ZIMBIRTILARI DA VER ASAYIM!" Kastettiği sarkıtılan süslerdi ve Elvin istediği şeyleri uzatınca, aynı dilden konuştukları için mutlu oldu. Çıktığı merdivenin, süsleri astıktan sonra en üst basamağından atlayarak, etrafı inceledi. "İyi oldu di mi baba?" Acar, güneş gözlüklerinin arkasından inceledi bahçeyi.

-Sen benim oğlumsun. İyi değil, harikulade diyeceksin!" Tuna, sırıtırken babasıyla yumruk tokuşturdu.

Daha iyiydi. Babası o gecenin sabahında, Ece'den sonra odasına gelmişti.

Tuna'nın bünyesinin dayanamayıp uyuyakaldığı ve gördüğü kabus nedeniyle sayıkladığı zamanda girmişti odaya. Genç adamı zorla uyandırdığında, Tuna yerinde sıçramış ve uyanır uyanmaz babasının kollarını tutmuştu sıkı sıkı.

-Sakin ol evindesin..." demişti Acar genç adamın dehşetle açılan elalarına bakarak. Genç, sanki hala ıslaklık varmış gibi yatağının çarşafına sürtmüştü ellerini.

Fatih, rüyasında onu boğuyordu..

-Baba..." diye fısıldadığında Acar onu küçüklüğüne dönmüş gibi görüyordu.

Kendisinin birebir aynısı ela gözlerini kocaman açmış, babasının anlattığı o masallardaki prensesin nasıl taş bir hatun olduğunu soracakmış gibiydi. "Baba, ben katil oldum." Cümlesinin sonunda sesi titremişti.

Adam, oğlunun ensesini kavramış ve yüzüne bakmasını sağlamıştı..

-Bunu atlatacaksın." Demişti şüpheye meyil vermeyen bir edayla. "Sen Tuna Devransın. Benim oğlumsun. Yarın, hayatına devam edeceksin..."

-A..ama ben birini..." ensesinde duran el onu daha çok sıktığında cümlesinin devamını getirmemişti. Babasının elalarında, kendisini görürken birbirilerine ne kadar benzediklerini fark ettirmişti kader bir kez daha.

-Sen, iyisin. Sana sadece tek bir şey sormak istiyorum."

Tuna'nın beyninde bir ses yankılanmıştı o an.

"O, ölmeyi hak ediyordu. Hak etmediğini söyleyemezsin. Onu öldürdün diye kendini de öldürecek değilsin ya? Sahi...Kendini öldürebilir misin Tuna?

Ne kadar kara gözün? Elleri bağlı, tecavüze kalkışan bir genci öldürecek kadar mı? Zavallısın. Ama üzülme artık, o da öyleydi."

-Tuna?" Silkelenince kirpiklerini kırpıştırmıştı ve donuk bir ifadeye bürünmüştü gözleri. Güneş ışığı, yüzüne vururken yavaşça gülümsemişti.

-Sor baba." Acar, oğlunun bu haline kaşlarını istemsizce çatarken kafasında dönüp dönen soruyu sormuştu.

-Pişman mısın? Onu öldürdüğün için?" Tuna, aniden ayağa kalkıp dolabına ilerlemişti. İçinden kendine temiz kıyafetler çıkarmaya başlamıştı.

-Hatırlıyor musun baba? Neris babaannemin emaneti vazoyu kırmıştım, sen de birazcık bozulmuştun. Ve sonrasında bana top oynamamamı söylediğinde dinlemediğim için pişman olup olmadığımı sormuştun?" Anıyı hatırlayıp hatırlamadığını anlamak için babasına dönmüştü bu sefer de temiz havlulara yönelirken. Kafasını aşağı yukarı sallamıştı Acar. "O zaman bile daha pişmandım." Keyifli bir şekilde gülmüştü Tuna. Vücut havlusunu geniş omzunun üzerine atarken, banyoya doğru birkaç adım atmış ve sonra arkasını dönmüştü. "Hatta baksana! Öyle bir şerefsiz dirilse, yine peşinden gidip öldürürdüm." elalarını öfke kapladı. "Hak etmişti. Duş alıp iniyorum kahvaltıya, siz başlayın!"

CANFEZA: "Kraliçeyi Kurtarmak" (THB-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin