YORUMLAMAYI VE ÇOK SEVERSENİZ YILDIZLAMAYI UNUTMAYIN. KEYİFLİ OKUMALAR! ♥️3.GÖZ
Tuna, aynadaki aksini yaklaşık on beş dakikadır inceliyordu. İşin korkutucu yanı gözünü sadece birkaç kez kırpmış olması, yüzünde de hiçbir mimik oynamamasıydı.
Babasının zoruyla eve yollanmış en azından bir duş alıp, Ece'nin ısrarıyla bir şeyler yemesi istenmişti ama eve geldiğinde yediği her zorunlu lokmayı yirmi dakika önce kusmuş, aldığı kısa duşun sonrasında da hala kurulanmamıştı.
Dişlerini biribirine bastırarak gözlerini yavaşça kapattı ve kirpiklerinden, duş suyuyla alakasız tuzlu bir damla ıslak yüzünden yavaşça aktı. Banyo aynasının tezgahına dayadığı elleri, sanki taşı ufalayacak gücü olduğuna inandıracak kafar sıkı tutunmuştu.
1...2...3....
1....2....3...
Sakinleşemiyordu. Rüzgar, üçüzü, hastanedeydi.
Vurulmuştu.
Nasıl sakinleşebilirdi ki? Nasıl kendisi gibi olabilirdi? Onsuz bir eylemi gerçekleştirmek, saçma ve gereksizdi. Rüzgarla çok vakit geçirmedikleri günlerde bile onun var olduğunu bilmek Tuna'yı mutlu ederken, şimdi olmama ihtimali bile delirtmişti.
Üçüzü... Onun için o kadar kıymetliydi ki. Bazen her şeyi bırakıp uzaklaşmak isteyen Tuna'yı dizginleyen, sakinleştiren hep oydu. Kimse Rüzgar gibi olamazdı Tuna için. Çünkü o kendisine herkesten daha candı.
-Tuna..." Kapıdan ne ara girdiğini anlamadığı Ece kırmızı gözlerle yanına geldiğinde, yaş akan gözünü omzuna doğru çevirerek gizledi ondan üzüntüsünü. Derin bir nefes almak haricinde, hiçbir tepki vermemişti.
Sarışın, korkuyordu. Çok.
Titreyen elini onun omzuna değdirdiğinde, parmakları altında kasılan kası hissetmişti. Elaları o kadar kayıp ve karanlıktı ki, içini büyük bir kasvet kapladı Ece'nin.
-Benimle konuşabilirsin. Lütfen kendini bana kapatma, n'olur tek yüzleşme... Senin yanında olmak istiyorum." Genç adam, ellerini lavabodan çekip yerinden doğrulunca, kollarını onun gövdesine sarıp başını göğsüne yasladı kız. Sesindeki derin kederle karışık anlayış öyle yoğundu ki... "Ben buradayım. Ne istersen, iyi hissetmen için ne olursa anlat, dök içini..." Çenesinin altına yaslanan parmaklar yüzünden başını ona doğru kaldırırken, Tuna da kızın yüzüne saniye saniye yaklaşmaktaydı.
Sonunda dudaklarını onun dudaklarıyla birleştirip kızı öpmeye başladığında, şaşkınlığı yüzünden birkaç saniye donakaldı Ece. Ona uyum sağlamaya çalışacaktı ama genç adam, kendisini aniden bacaklarından kaldırıp dudaklarını daha sert çekiştirmeye başladığında boynuna tutunabildi sadece.
Kızı lavaboya oturtup, öpüşmeye son vermeden onun buz mavisi gömleğinin düğmelerini açmaya başlarken, Ece buna izin vermek istemediğini fark etti.
Kafasındaki karanlıktan, şeytanlarından kaçmak için ona böyle dokunan biri daha vardı...
Olmamalıydı.
Hayır, onu hatırlamanın zamanı değildi.
Değildi ama aklına gelmişti işte. Bacaklarını aralayan iri eller, dudaklarına hınçla asılan dudaklar, öfke, hırs...
Kızın vücudunu kendine iyice yaslayarak onu hissetmeye çalışan Tuna ise tamamen harap olmuştu. Seks, bir kurtuluş değildi.
Ece'nin bile ona unutturamayacağı şeyler vardı demek ki ve Rüzgar'ın acısını atabileceğini düşündüğü bir seks ikisine zarar verecekti. Bunu anladığı an, zaten çekilecekti ama dudaklarındaki ıslaklıkla bu daha hızlı olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANFEZA: "Kraliçeyi Kurtarmak" (THB-2)
RomanceDeli dolu, öfkeli, ihtiraslı, kuralsız, korumacı. Tuna DEVRAN. Naif, kırılgan, sessiz, güçlü. Yıllarca taşıdığı aşkın yüküyle, yorulmuş bir kız. Ece ÇETİN. Tuna, hayatını son derece hızlı ve dolu geçiren, sevgilisiyle gününü gün eden bir genç ad...