3.GÖZ
-Evim evim, GÜZEL EVİİİM LAAAN!!!" Bağırarak valizini fırlattı evin girişine. İstediği şaşkın tepkiyi alamayınca ofladı. İbiza'dan dönmüştü, çılgınlar gibi eğlenmişti ve ailesinin sevgi dolu sarılmasına ihtiyacı vardı. "NEREDESİNİZ?!" Diye bağırdı tekrar. Terlik sesi kulağına ulaşırken, Nesrin genç adamın yanına geldi. "Nesrin teyze nerede millet?"
-Babanla amcan toplantı mı neyin varmış ona gittiler. Yengen konferansta, Arasla Kavin arkadaşlarıylan buluşuyor. Rüzgar Petek teyzenlere gitti, annenle Aden de Ece'nin düğününe Amerika'ya gittiler iki gün evvel. Seni aradıydı annen, ulaşamamış idi. Ulaştı mı?" Kirpiklerini kırpıştırırken, salak salak baktı kadına genç adam.
-Be..benim telefonum bozuktu. Babama mail atmıştım. Annemle konuşmadık." Ece, evlenmişti. Bunu birinden duymanın getirdiği ağırlık, göğsüne çöker gibi oldu.
-Hım...Gir hadi bakiim, aç mısın sana sandviç yapayım mı paşam?" Kafasını sağa sola sallarken kadını başından savmak için inandırıcı bir şekilde incilerini göstererek gülümsedi.
-Yok Nesrin teyze sağ ol." Bavula el atan kadına engel oldu. "Sen bırak ben hallederim, bir şeyler aldım da yeni." Kapıyı kapatıp, Tuna'ya temiz ayakkabı çıkardı Nesrin.
-İyi madeem. Ben aşağıda çamaşırları hallededuriyim, sen bi şey olursa seslenirsin..." kafasını sallayan genç adamla aşağı inen merdivenlere yönelerek, işinin başına geçti.
Tuna, valizini sürükleyerek yalının villalarına bağlanan kapısından geçti ve evindeki sessizlikle bir an için delirir gibi oldu.
Ece'nin düğünü.
Ece'nin düğünü.
Sahiden evlenmişti demek. Hiç ihtimal vermezdi Tuna. Kendisine olan aşkından o kadar emindi ki, Ece'nin ona gelip "sen haklıydın, ben senden başkasıyla olamam." Demesini beklemişti. Bundandır ki, kızın o herifle yüzük taktığını gördüğünden beri kimseyle yakınlık da kurmamıştı.
Ama evlenmişti işte. İhtimal vermediği düşünce gerçeğe bürünmüştü.
Odasından içeri girdiğinde kapıyı kapattı ve bakışları bıraktığı gibi olan odasında gezindi. Her şey aynıydı, daha temiz ve derli topluydu sadece. Valizini kulbundan tuttuğu gibi kaldırıp duvara çarptı.
Çalışma masasının üzerindeki her şeyi yere fırlattı.
Tekli koltuğunu televizyonun üzerine attı ve ekranın kırılmasına neden oldu. Laptop duvarda ikiye bölünürken, yatak örtüsünü dişi ve bir eli yardımıyla parçaladı. Duvarında asılı olan çerçeveleri fırlatarak tek tek kırdı. Hatta bir tanesi cama denk gelip, camı çatlatmıştı.
Üzerindeki tişörtü boyun kısmından çekip çıkarırken, art arda kapısını tekmelemeye başladı. Elini kapıya birkaç kez geçirirken, kapı zarar görmediği gibi bir de parmak boğumlarının kanamasına neden oldu.
Sırtını yasladığı duvarda derin derin nefeslenirken, yavaşça dizlerini kırdı ve kalçası yerle buluştu. Gözlerini kapattığında, Alazla Ece'nin öpüşürkenki hayali canlanırken elleriyle saçlarını çekiştirdi. Bir türlü sakinleştiremezken kendini, çıkardığı siyah baskılı tişörte ilişti elaları. O tişört Ece'nin hediyesiydi. Şuan kendisine dar da gelse, en sevdiği tişört bile kızın aldığı tişörttü.
Aniden kafasında bir soru belirdi.
Neden evlenmesini bu kadar umursuyorsun? Sahiden, neden umursuyordu? Ece'nin evlenmesi onu neden çıldırma noktasına getirmişti. Ne bekliyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANFEZA: "Kraliçeyi Kurtarmak" (THB-2)
RomanceDeli dolu, öfkeli, ihtiraslı, kuralsız, korumacı. Tuna DEVRAN. Naif, kırılgan, sessiz, güçlü. Yıllarca taşıdığı aşkın yüküyle, yorulmuş bir kız. Ece ÇETİN. Tuna, hayatını son derece hızlı ve dolu geçiren, sevgilisiyle gününü gün eden bir genç ad...