Selamın aleyküm, aleyküm selam. Şu kafalardaki birkaç sorulara açıklık getireyim.
Öncelikle yazdığım son bölümde alınan yorumlara istinaden böyle bir bölüm yazmayı uygun gördüm. Umuyorum, bölüm gibi açılıp okunuyordur. Geçmişte de yapmak istemiştim ama kısmet olmamıştı.
Birincisi, Tutku&Alaz meselesi.
Gerçekten üzücü..
Onların birlikte olmasına ihtimal dahi veren okurlarımdan bahsediyorum.
Hanginiz, ağabeyinizin aşık olduğu kızı, her şeyi geç aileden yakınınız olan bir kızın evli olduğu, dayak yediği, tecavüze uğradığı bir erkeği kendi aşkınıza layık görürsünüz?
Wattpad'de öyle çok okunmuş ki bu tecavüzcüye aşık durumlar, kızların o kötülerin içindeki iyiyi bulmak için kendi değerlerini sıfıra indirmesi, bu hikayede de öyle olacak zannediliyor. Ama açık ve net bir şekilde HAYIR.
Alaz, bu saatten sonra ancak Ece'ye yaptıklarını bilmeyecek, onu daha önceden tanımamış bir kızla olabilir. Zaten dediğim gibi kafede 1 dakikada Ece'yi saplantı haline getirirken, Tutkuyla 1 gün geçirdiğinde bile duyguları yön değiştirdi.
Ama Tutku'ya bunu yakıştırmanız bence her şeyden daha üzücü. Yalan yok Alaz'ı onun kitabında gerçekten de göreceksiniz, ama o anlamda değil.
Evet Alaz bir şans yaratmak için kendine, tedavi olmak istiyor, uzaklaşıyor, düzelmek için çaba gösteriyor olabilir. Ama ne ara Ece'nin yaşadıklarını unutup, Tutkuyla birleştirdiniz ben o kısımda koptum?
İkincisi, ben bu kitapta birtakım kararlar aldım. Ece'nin Tuna'yı değil, Alaz'ı seçmesi bence en önemli karardı. İlla şöyle bir kural izlemek zorunda değil her kitap:
"Şimdi başrol çocuk çok çok kötü, kıza bayağı kötülük yapıp kalbini kırıyor, sonra kız ona kızıp güçleniyor. İkinci bir erkek karakter kitaba giriyor, kızımıza aşık oluyor, kıskandırıyor bu ilk oğlanı, çok da iyi niyetli bir insan. Kötü oğlan bir anda kızı sevdiğini anlıyor ve ara ara sevdiğini anladığı halde kızlarla yatsa da, kızdan özür diliyor. Gururunu elinden bırakmayan kızımız kendisini ALDATSA da genci birkaç bölüm süründürüp affediyor, ikinci çocuğa bir tekme basıyor "arkadaş" niyetiyle, evleniyorlar, bekaretini o gerçek aşkıyla kaybediyor ve sonrasında mutlular."
Hayır. Ben bu kitapta bu düşünceye zıt bir şeyler ortaya çıkardım. Ece, her şeyi unutup Alaz'ı bir kenara itecek kız değildi. Dediğim gibi Alaz'ı seçti, onunla yaşadı ilk birlikteliğini.
Ama her şey mutlu devam edemez. Verdiğim 2. Mesaj da buydu. Bana "Ece'yi bu kadar seven bir çocuğu ne hale soktun yazar?" Diye çıkışanlar olduğunda da "Döven erkeklerin hepsi ben karımı seviyorum bahaneleri uydurmuyor mu?" Diyerek de cevapladım zaten.
Evet Alaz kontrolü kaybetmese, belki de Ece ayrı kaldıktan bir süre sonra boşanır ya da tekrar Alazla olmak isteyebilirdi. Hiçbiri yaşanmayadabilirdi.
Ama dediğim gibi yazdığım kitaplardan farklı bir yol almak istedim bunda,
Fakat bunu yanlış anlayıp, benim tecavüz ettiği kızın psikolojisini bizzat görmüş bir Tutku'yu Alaz'a aşık konuma sokacağımı düşünüyorsanız okumayı bırakabilirsiniz. Çünkü aşk, böyle aşağılık bir şey değil.
Bu kitaptaki diğer amacım da gösterilen o "bad boy" ların her zaman tercih edilmeyeceğiydi. Aslında bakarsanız Alaz Erdenay, tam bir wattpad aranılan erkeği.
Dalgasını geçtiğim geçmişi geleceği tehlike kokan, sert davranan, her kızı altına(?!?) alan, ultra sahiplenici, kıskanç, kötü duruşlu biriydi.
Tuna, daha neşeli, cıvıl cıvıl bir karakter ve eminim içlerinizden bazıları kitap yazıyor olsa Tuna'yı yan karakter 2. Erkek, Alaz'ı başrol yapabilirdi.
Ama ben doğru olanı göstermek istedim. Tecavüzcüsüne aşık, işkencelere bağımlı ve ona ölçüsüz hak veren bir Ece YAZAMAZDIM.
Ya da Tuna'nın her yaptığına "eyvallah" çekip, Alaz ona o kadar değer verirken onu eliyle kenara itip Tuna'yı seçen bir Ece de YAZAMAZDIM.
Sadece o bazı kitaplarda bahsedilen kötü çocukların, neden iyi çocuk tercih edilmese bile, tercih edilemeyeceğini ya da aslında çoğunun tedaviye ihtiyacı olduğunu anlattım kendimce mesajlar vererek.
O yüzden lütfen benim yazdığım şeyleri, başka kitaplarla karıştırmayın,
bu bir ego değil, kendini bilen bir Tutku'nun tavrıdır. Eminim wattpad'de çok öyle kitap vardır, o zaman lütfen çok rica ediyorum, onları okuyunuz.
Gelelim diğer konuya. Tuna'ya bazen söylenen "iyi tamam dengesiz de yani bu kadarı ayıp" ya da "hadi hastasın da Ece'yi seviyorsun bahane bulma artık" diyen okurcanlara.
Bahaneyi Tuna bulmuyor ve hiçbir zaman "ben bu hareketimi hastayım diye yaptım Ece." demedi. Onu hastalığının arkasına sığdıran bizlerken, böyle yapanı Tuna göstermemiz ne kadar doğru?
Ayrıca, tekrar rica ediyorum, lütfen araştırın.
Bipolar bozukluk, TEDAVİ EDİLMEZSE intihara kadar uzanabilen bir rahatsızlık dediğimde öyle okuyanda heyecan yaratmak için söylemedim ben bunu. Her hastalık kadar önem taşıdığı için söyledim.
Peki bu hastalığı geç tedavi olduğu için kontrol altına alamayanlar olduğunu biliyor musunuz? Ya da bu hastalığı yaşayan yakınlarınız var mı? Her şeyi geçtim, bir kere açıp detaylıca okudunuz mu?
Bu öyle "aa dengesiz vallahi ondan böyle davranıyor" luk bir durum değil. Ciddi bir rahatsızlık.
Lütfen Alaz'ın gördüğü elektroşok işkencesinde onun sinirlerinin zarar gördüğü gerçeğini unutmadığınız gibi,
Tuna'nın da eften püften dengesiz değil, iyileşmek için çaba gösteren gerçekten bir hasta olduğunu unutmayın.
Fiziksel ya da zihinsel, her hastalık tedavi gerektirir. Ve hiçbir davranış, hastalığın belirtileriyle yargılanamaz.
İyi günler dilerim. Umarım bu yorumları getiren herkesler, bu bölümü de okudunuz.
İzmir'den selamlar.
Öpüyorum.
Sevin,sevilin.❤️❤️❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANFEZA: "Kraliçeyi Kurtarmak" (THB-2)
RomanceDeli dolu, öfkeli, ihtiraslı, kuralsız, korumacı. Tuna DEVRAN. Naif, kırılgan, sessiz, güçlü. Yıllarca taşıdığı aşkın yüküyle, yorulmuş bir kız. Ece ÇETİN. Tuna, hayatını son derece hızlı ve dolu geçiren, sevgilisiyle gününü gün eden bir genç ad...