Şarkı: Craig David- 7 Days•Özel Bölüm-5: "Ölüm Ayırana Dek"•
Birkaç ay sonra...
3.GÖZ
Tuna, ıslık çalarak odasındaki siyah çerçeveli aynanın karşısına geçti. Parmaklarını sprey sıktığı koyu kumral saçlarına sokup şekillendirirken, ela gözlerini kısarak kendini süzdü.
-Şekilsiiin..." dedi kendi kendine, keyfi çok yerindeydi çünkü bugün "düğün bohçası" adı altında ailecek o gezintiye çıkacaklardı ve Eceyle evlenmeye bir adım daha yaklaşmıştı.
Kıza teklif ettiği günü daha geçen bölümmüş gibi -yazar gülüyor- hatırlıyordu, yeşil gözlerinde beliren şok ve tedirginlik karışımıyla erken olup olmadığını sorgulasa, biraz zaman istese de, genç adamdan aldığı yüzüğü bir ay sonra bu fikri beynine sindirdikten sonra takmıştı.
Devranların bahçesine gelmiş, ilaçlarını içen Tuna'nın yanına oturmuş, yüzük taktığı sağ eli onun dizine koyarak görüş açısına sokmuştu.
Elalar, zümrütün üzerinde parlarken, yanağına konan öpücük ve koluna sarılan kızla kalakalmıştı Tuna. Sessiz bir "Evet..." sözcüğünü duymuştu devamında da.
Köşeden aldığı ceketi üstüne geçirdi ve ıslığını kesmeden odadan çıktı. Merdivenleri ikişer üçer inerken, tam aşağı inmek üzereydi ki, sırtına aniden vuran elle öne doğru sendeledi bir an.
-CEYLAN GİBİ SEKİYOR, ŞUNA BAK ŞUNA!" Babasının vurmasından sonra tam yeni toparlanmış ve cevap vermeye hazırlanmıştı ki, omzuna vuran bir omuzla yeniden dengesi bozuldu.
-SÜZÜLE SÜZÜLE GİDİYO İBNE!"
Amcasıydı. Onlara cevap vermeye kendisinin bile gücü yetmezdi çünkü teke tekten, koalisyona geçtiklerinde güçleri on insana çıkıyordu. O sesini çıkarmadığında, birbirine anlamlı bakan ela ve yeşil gözler, aralarında anlaştı.
Genç adamı merdivende sağına ve soluna geçerek sıkıştırırken, Tuna'nın aşağı inme eylemi gittikçe zorlaşmaya başladı.
-Haydaa! Ayıp oluyo ama!" Onun bu serzenişine aldırmadı ikili, çocuklarıyla rahatça taşak geçemeyeceklerse neden baba olmuşlardı öyle değil mi? Nitekim Acar da birkaç basamakta bu ittirme görevini zevkle üstlenirken oflayan oğluna sinirle çevirdi başını.
-Lan ben seninle rahat rahat uğraşamayacaksam, niye yaptım?" Bade elinde küpeleriyle önlerinden geçerken sataşmadan edemedi bu cümlenin üzerine.
-Tek başına yapmış olsan bu soruyu sorabilirdin, ama mitozla bölünmediniz herhalde Acar Devran!" Savaş, yeğeniyle uğraşmayı bırakıp kadının yanına geçti, kolunun altına aldığı hatununun lafıyla ıslık çalarken, ela gözlerden biri gülüyordu, öbürü bir tarafa doğru devrilmişti.
-Genetiklerinin birebir kopya olmasına bakılırsa, ben mitozu hala bir olasılık olarak görüyorum." Odasından çıkan Elvin, saçını attırarak merdivenlere doğru dörtlünün yanına geldi. Oldukça hastaydı ve serumla ayakta duruyordu ama bugünü erteleyemezdi, kaçırmayı da istememişti.
-Formundasın yine." Merdivenlerden inecekti ama belinden tutan adamla bu imkansız hala gelmişti. Başını omzu üzerinden ona çevirirken, yanağından makas aldı Acar. "Daha iyi misiniz Elvin Hanım? Sağlığınıza duacıyız." Cümleleri oldukça İstanbul beyefendisi tadındaydı ama edepsiz elalarından geçen anlamları yıllar içinde çözmüştü kadın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANFEZA: "Kraliçeyi Kurtarmak" (THB-2)
RomansDeli dolu, öfkeli, ihtiraslı, kuralsız, korumacı. Tuna DEVRAN. Naif, kırılgan, sessiz, güçlü. Yıllarca taşıdığı aşkın yüküyle, yorulmuş bir kız. Ece ÇETİN. Tuna, hayatını son derece hızlı ve dolu geçiren, sevgilisiyle gününü gün eden bir genç ad...