Eveeettt...
Öncelikle Selamunaleykün Canlar 😘
Kaçaklığı tescillenmiş yazarınız geldiiiii... 🙋🙆
Sizi çok ama çok uzun bir zaman ihmal ettim farkındayım ve çok çok üzgünüm ama gerçekten berbat durumdaydım.
Yaklaşık iki gün önceye kadar tahminen son küçük kıyametimi de atlatmış bulunmaktayım. Daha büyükleri de kapıda ama şimdi içeri almayacağım.
Bu sürede anladım ki hiçbir şeyi tamamen yok edemiyorsunuz ve kendinizden ödün verdikçe daha da batıyorsunuz. Onun için hayatımdaki sorunlarla ve o sorunları bana musallat edenlerle yaşamayı öğrendim.
Çok şükür bir cendereden de küçük sıyrıklarla kurtuldum. Akıl sağlığım yerinde sayılır ve hâlâ yaşıyorum çok şükür.😂😅
Her neyse... Velhasıl kelam.
Uzun zamandır yoktum biri demiş öldü. Şimdide yazsınlar Yazarınız geri döndü.😎😏😂Bundan sonra buradayım İnşAllah.🎊🎉
Haftada bir olmasa da sık sık, yazdıktan atmaya çalışacağım.🙏
Haa... Şunu da söyleyeyim... Sakın ama sakın, kim ne derse desin kesinlikle hayallerinizden asla vazgeçmeyin. Çünkü insanı ayakta tutan yürüdüğü yoldaki amaçları ve kurduğu ve gerçekleştirmeye çalıştığı HAYALLERİdir. 🙏🌈
Seviliyorsunuz ve çok çok öpüldünüz canlar 😘😘
Oy ve özellikle yorumlarınızı bekliyorum. (Satır arası yorumları çok merak ediyorum.)
Keyifli okumalar 💞
Gözlerimi önümden akıp giden yolun üzerindeki beyaz şeritlere sabitlemiş, boş boş şeritlerin ince uzun aralıklarına bakıyordum. Donmuş gibiydim... Ya da hissizleşmiştim... Gözümden yaşın biri inerken diğeri de onu takip edercesine peşinden iniyordu. Ailem dediğim insanları ne kadar geride bırakıp geleceğe bakmak istesem de olmuyordu. İllaki karşıma çıkıyorlardı. Bir şekilde yine onlarla ilgili bir konunun içine düşüyor ve yine üzülüyordum. Düşünmek istemiyordum ama aklımdan da çıkaramıyordum. Ailemin bir anda dağılışına ve hayatımın al aşağı olmasına alışamamıştım. Kimi toprağın altındaki soğukluğun içinde, kimi benden belki de kilometrelerce uzakta kimi ise bilinmeyen bir yerde belirsiz bir hayat yaşıyordu.
Akşam yemeklerinde uzun uzun sohbet ettiğimiz, kahkahalarla keyifli yemekler yediğimiz ailemden geriye kocaman, bomboş ve sessiz bir ev kalmıştı. Babanın ölümü domino taşının devrilişi gibi olmuş, o ölünce diğer taşlar da devrilmiş ve tüm aile apayrı yerlere dağılmıştık...
Anlayamıyordum... Nedenini de bilmiyordum ama hiçbir neden şu anki durumumuzun mantıklı bir sebebi olamazdı. Yeni kurduğum daha doğrusu kurmaya zorlandığım ailede de zorluk çekmiştim ve hâlâ daha çekiyordum ama ardımızdaki ve önümüzdeki her zorluğa Emirle birlikte çözüm bulup birlikte hallediyorduk. Ne zaman bir engele takılsak düşe kalka da olsa birlikte anlatıyorduk. Aile olmanın da önemi bu değil miydi? Birlik ve beraberlikle herşeyin üstesinden gelme, saygı ve sevgiyle her sorunu halletmek değil miydi? Biz niye yapamamıştık? Niye bütünlüğümüzü koruyamamış, her birimiz bir yana dağılmıştık?
Önce abim, sonra babam en son da annem... Beni niye terk etmişlerdi? Neden Emirle evlendirilmiştim? İstemediğim, büyük tartışmalar çıkardığım bu evliliği ne ara kabullenmiştim de Emire teslim olmuştum? Bundan birkaç ay önce tek hedefim adım atmaya başlayacağım kariyer hayatımken hangi ara anne olmaya karar vermiştim? Birkaç sene önce aynı ortamda bile bulundurulmam yasak olan bu adamın, şu an yanında, arabasında, evinde, yatağında ne işim vardı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATIMIN KÖRDÜĞÜMÜ
Ficción GeneralAbim kollarını benden çekip yüzümü göğsünden kaldırarak buğulu gözlerime baktı. "Niye ağlıyorsun?" "Geldin! Yanıma geldin! Mutluluktan ağlıyorum." Tekrar saçlarımı okşarken Emir de yanıma gelip gözlerime baktı. Bakışlarım birkaç saniyeliğine Emire...