Selamünaleyküm Canlarrr 😁
Ben geldimmm 🤗
Biliyorum arayı yine uzattım ama bu sefer sadece benden değil biraz da sizden kaynaklı oldu maalesef 😶
Bildiğiniz üzere oy sınırı koymuştum geçen bölüme ve bundan sonraki bölümlere sınır koyacağımı söylemiştim haklı olarak. 😒
Oy sınırımız okunma sayısına göre çok çok az olmasına rağmen yine de sınır geçilmedi ve bu açıkçası beni çok üzdü. Ama sizi daha fazla yeni bölümsüz bırakmak istemedim ve yeni yıla güzel bir başlangıç olsun diye bölüm yayımlamak istedim.
2021den en büyük dileğim bize iyi gelmesi, koronanın tamamen bittiği, hastalıksız, hastaların şifa bulduğu, sevdiklerimizle doya doya sarılabileceğimiz umut dolu bir yıl olması. 2020'nin kötü izlerini en yakın zamanda silmesi ve önceki senelerde çok daha güzel bir sene geçirmemiz ✨🌸
Bu arada, oy verip yorum yapan Canlara çooook teşekkür ederim, sizler benim ilham kaynağımsınız 😘
Oy sınırımız 275 Canlar 🤗
Oylarınızı ve yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorummm ⭐💭
Keyifli Okumalar 🥰❣️
Bulutlu bir günde yaprağın bile kımıldamadığı, insanın ruhunu sıkan hatta insanı depresyona sokabilen bir hava vardır.
Bu hava ya birazdan kopacak olan fırtınanın habercisidir ya da güneş açmadan önceki son durgunluktur.Dışarıdaki güneşli havaya rağmen karşımda dikilen insanla her yer bir anda bulutlarla kaplanmış, doğa sessizliğe bürünmüş, tüm döngüsünü durdurmuştu. Herkesin ve herşeyin sustuğu şu anlarda konuşan tek şey gözler ve aklından geçen binbir duyguydu.
Buraya hangi yüzle gelmişti? Neye güvenerek kapıma gelmiş ve nasıl utanmadan gözlerimin içine bakabiliyordu? Onu affedeceğimi filan mı düşünüyordu, abilik kontenjanından?
Asla... Değil onu affetmek abilikten sileli çok olmuştu! Yüzünü dahi görmek istemiyordum.Hızlı bir hamleyle kapıya yüklenip kapatmaya çalışırken o da kapıyı kapatmamı engellemeye çalışarak omzuyla kapıyı aralamaya çalışıyordu.
Kapı az sonra yaşanacak veya yaşanmayacak şeyler için tampon bölge gibiydi.
Yaşanabilecek herhangi bir felaketi önlemek için kapıyı ona fırsat vermeden kapatıp hemen Emiri aramam lazımdı. Şu an yaşanacak çarpışmaya hiç kimse hazır değildi ki böyle bir şeyi kesinlikle istemiyordum da...
Onun tek bir sözünü dahi dinleyerek insanlara yaşattığı acıları kendini acındırarak anlatmasını istemiyordum. Beni yine kandırmasına fırsat vermeyecektim.Ömür boyu kaçacak değildim tabi ki. Elbette bir gün yüzleşmemiz ve konuşmamız gerekiyordu ama o gün kesinlikle bu gün değildi. Yapacaklarını kestiremediğim için bize zarar vermesinden korkuyordum.
Kapıyı var gücümle iterken mutfaktan salona doğru gelen Elayı duydum.
"Kim gelmiş? Emir mi Şeyma mı? Gerçi Emir zile bu kadar basmaz. Şeyma! Sen mi geldin? Gel gel-" Lafının devamı gelmeden salonla koridor aralığında kapıyla cebelleşen beni gördü. Elindeki mutfak havlusunu koltuğa fırlatıp yanıma koştu.
Bu arada abim de kapıya sert bir şekilde hızlıca yüklenip kapıyı açtı. Ben yere düşerken Ela da koridorun yarısında durmuş bizi izliyordu. Daha doğrusu unutmak istediği geçmişine bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATIMIN KÖRDÜĞÜMÜ
Genel KurguAbim kollarını benden çekip yüzümü göğsünden kaldırarak buğulu gözlerime baktı. "Niye ağlıyorsun?" "Geldin! Yanıma geldin! Mutluluktan ağlıyorum." Tekrar saçlarımı okşarken Emir de yanıma gelip gözlerime baktı. Bakışlarım birkaç saniyeliğine Emire...