Selamunaleyküm Canlar 🙌
Yazarınız kara batak gibi bir görünüp bir kayboluyor ama gerçekten kendi elimde olan bir şey değil. Yorucu ve zor bir hafta geçirdim, bölümü ancak tamamlayabildim.
Bu arada netimin sonunu bölümü paylaşmak için kullanıyorum. Kıymetlisiniz😘
Neyse sizi bölümle baş başa bırakıyorum.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum 😍
Keyifli okumalar 💕
Sarsıldığımı hissediyordum... Başımın ağrımasından ve bedenimin titremesinden dolayı gözlerimi açamıyordum ama bir hareketlilik hissediyordum... Elimi alnıma koyup ovarken gözlerimi araladım. Emirin telaşlı yüzünü ve yürümediğim halde hareket ettiğimizi fark edince gözümü açıp biraz daha açıp Emirin kucağında kıpırdandım. Emir kıpırtılarımı fark edince bana döndü.
"Seren!!! Seren iyi misin?" Sesi telaşlıydı. Sanırım bayılmıştım ve korkmuştu. Bahçe kapısından çıkıp arabaya yönelirken aklıma gelmişti. B-ben... Annemin yanına gelmiştim... Onu özlediğim için, sıkı sıkıya sarılıp eski günlerdeki gibi anne-kız olabilmek için gelmiştim ama o yoktu... Gitmişti... Nereye gittiyse, niye gittiyse bana sormadan, söylemeden, haber bile vermeden gitmişti... Emir arabanın kapısını açıp beni koltuğa yerleştirdikten sonra yüzüme baktı. Eliyle yanağıma dokunup sorusunu tekrarladı.
"İyi misin?" O telaşlı çıkan sesiyle ve koyulaşmış gözleriyle bana bakarken ayaklarımı arabadan sarkıtıp Emirin göğsünden iterek arabadan indim. Tekrar gitmek istiyordum... Yanlış görmüş olabilirdim. Belki de öyle bir şey yoktu. Arabadan uzaklaşacakken Emir gitmeme izin vermeden kolumu tutup arabanın kapısına sabitledi.
"B-bırak... B-bırak beni..."
"Sakin ol ve kendine gel. İyi gözükmüyorsun. Hastaneye gidelim..."
"Ne hastanesi? Bırak beni... B-belki yanlış görmüşümdür. Gidip bir daha bakmak istiyorum."
"Yanlış görmedin. Ev boş... Kimse yok..." Emir konuştukça boğazımdaki düğüm büyümüş, yüreğimdeki ağırlık artmıştı. Hayır... Kabullenmeyecektim... Burası bizim evimizdi. Ailemiz vardı... Gitmiş olamazlardı. Beni arkalarında bırakıp gidemezlerdi. Tekrar kapıya yönelmiştim ki Emirin elleri gitmemi engellemek için kollarımı daha çok sıktı.
"Emir!!! Bırak... Lanet olsun... Bıraak..." Kolumu ellerinden çekip bir hızla tekrar bahçe kapısından girip eve doğru yürüdüm. Titreyen bacaklarım geri dönmemi isterken aklım kabullenmediğim şeyle yüzleşmem gerektiğini söylüyordu.
Tam o yazının karşısında durup dışarıdan içi görünen eve baktım. Dışarıdan içerisi net bir şekilde gözüküyordu. Yukarıdaki odalar, yatak odasının ve eski odamın balkonu, koridor ve salon boştu... Kabullenmek istemesem de ev boştu... Kimse yoktu... Kimsem yoktu...
"Lanet olsun... Nereye gittiniz? Ne yapmaya çalışıyorsunuz?" diyerek boş eve karşı bağırmaya başladım. Yeniden bağıracakken Emir geldi. Bir kaç adım uzağımda bana bakıyordu.
"Önce soğuk davranarak aramıza mesafe koydun. Bağırdın, çağırdın, sebepsiz yere kızdın... Babamın bana bıraktığı tüm mirası aldın. Beni maddiyatla yıkabileceğini sandın ama para umrumda değildi. Daha yaşattılarının sebebini anlayamadan-" Emiri bakarak devam ettim.
"Beni bu adamla evlendirdin. Bana sormadan, isteyip istemediğimi sormadan onunla evlendirdin. Aslında sen beni başından def etmek istedin... Beni hiçbir zaman sevmedin. Lanet olsun..." Hırsla ve öfkeyle söylediklerimle Emirin gerildiğini fark ettim. Aslında Emirle ilgili evlendiğime pişman değildim. Tamam ilk başta istemiyordum ama yaptıkları, söyledikleri ve tanıdıkça düşündüğümden farklı oluşu beni gün ben gün ona çekmişti. Artık onu sevdiğimi bile düşünmeye başlamıştım ama bu konudan da haykırıp kurtulmak istiyordum. Çünkü cevabını bilmediğim bir konuydu ve rahatlamam için içimden atmam gerekiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATIMIN KÖRDÜĞÜMÜ
Narrativa generaleAbim kollarını benden çekip yüzümü göğsünden kaldırarak buğulu gözlerime baktı. "Niye ağlıyorsun?" "Geldin! Yanıma geldin! Mutluluktan ağlıyorum." Tekrar saçlarımı okşarken Emir de yanıma gelip gözlerime baktı. Bakışlarım birkaç saniyeliğine Emire...