Onbirinici Bölüm

8.8K 802 246
                                    

#bangtansonyeondanJiminLie

Multi Medya|Park Jimin

▪▪▪

"Ah, üzgünüm ama sanırım gitmem gerek prens jimi-" beni umursamadan yerde olan kılıçlara doğru uzandı.

Tanrım! Bunu yapmak istemiyordum.

Onunla dövüşmeyi geçin, yüz yüze bile gelmek istemiyordum. Tavırları çok sinir bozucuydu. Sinir bozucudan da öte, benden oldukça uzaktı. Yani karakterlerimiz çok zıttı.

Gerçekten bu tür karakterli biriyle bir odada bile barınamazdım ben.

Elindeki iki kılıçla bana doğru adımlayarak kılıçlardan birini bana doğru uzattı.

Birkaç adım geri çekildim. "Bakın buna gerek yok. Hem zaten marifetli felanda değilim zaten. Bu yüzden boş-"

"Hey, hakkını yeme. Gerçekten iyisin ve eminim ki jimini de yere sereceksin" gözlerimi kısarak taehyung'da çevirdim.

Cidden mi !? Sende mi be.

"Prens olarak emrediyorum. Şu kılıcı elimden alıp, karşıma geç" seni prens yapan bu evrenin kanunlarına sıçayım ulan.

Ne prensmiş be. Bende prensesim ama ben sürekli her önüme gelene emir veriyor muyum? Herşeyi geçtim prenses olduğumu bile söylüyor muyum?

Baygınca gözlerimi devirerek elindeki kılıcı yavaşça elime aldım. O ise yüzünde oluşan sırıtma ile usta bir şekilde kılıcını çevirerek hücum pozisyonuna geçtim.

Tekrar ve tekrar gözlerimi devirerek, rahatça kılıcı kavrayarak kolumu havaya kaldırıp onun gibi hücum pozisyonuna geçtim.

İlk hareketini yapıp kılıcıma vurması ile yere düşmüştüm. Çünkü hızlıca bunun bitmesini istiyordum.

Ben yenilecektim, o kendinden büyük egosunu tatmin edecekti ve bende gidecektim.

Evet herşey böyle olacaktı.

"Bu kadar kolay mısın? Hadi ama hayal kırıklığına uğratıyorsun ama beni lavinia" alayına karşılık dudaklarımı ısırarak kafamı iki yana salladım.

Beni kışkırtamazdı. Çünkü ben gazla çalışan biri değildim.

"Üzgünüm ama bunu sizin için yapamam prens jimin." Benim ciddiyetime karşılık dişlerini dudaklarında gezdirerek alayla kaşlarını kaldırdı.

"Benim için değil zaten, bunu ölmemek için yapacaksın" sözünü bitirdiği saniye kılıcı havaya kaldırıp üzerime doğru gelirken, hızlıca elindeki kılıcı havaya kaldırarak kılıcın yüzüme gelmesini engelledim.

Tanrım! Bu çocuk kesinlikle çıldırmıştı.

Her bir haraketde üzerime doğru hücum ederken, kılıcı daha iyi kavrayarak savunma yapıyordum.

İtiraf etmek gerekirse bu konuda gerçekten iyidi. Hatta benim kadar iyi diyebilirdim.

Ama asla benim kadar iyi olamazdı.

Kılıcı tekrardan havaya kaldırıp bana doğru hücuma geçecekken kılıcı tutan bileğini havada yakalayarak sertçe sıktım.

Yorgunluk ve enerji ile kalp atışlarım hızlanırken nefes nefese kalmış bir şekilde birbirimize odaklanmıştık.

ᴀʟᴛıɴ ᴏʀᴅᴜ ᴀᴋᴀᴅᴇᴍɪsɪ || ᴘᴊᴍHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin