#bangtansonyeondenjiminserendipity
Multi Medya | Min Lavinia
▪▪▪
Stresle dizimi oynatarak, başlayış bölgesinde kalan sayılı kişilerede gezdirdim gözlerimi.
Şuan saat kaç bilmiyorum ama gecenin körüydü onda emindim.
Yarışma başlayalı oldukça çok olmuştu.
Hatta 3 saat oldu diyebilirdim. Büyü ile ormanın diğer tarafı yani başlayış kısmına getirilmiştik. Ve o an itibari ile yarışma kesin olarak başlamıştı.
İlk olarak sahaya ustabirliklerinin en düşükleri ve zayıf halkaları çıkıyordu.
Daha ilk dakikadan ortalık kan gölüne dönmüştü. İlk aşama yani kelepçe açma aşaması, ormanın giriş bölümünde yani görüş açımız da olduğu için rahatca ilk aşamayı izleyebiliyorduk ki gerçekten bu kadar vahşi olduklarına hala inanamıyordum.
O kadar hırslılardı ki, ciddi bir şekilde birbirlerini delip geçiyorlardı.
Başta gerçekciliğini kavramasam da, Bu gerçekten bir ölüm kalım savaşıydı. Eğer kazanmak ve diğer aşamaya geçmek istiyorsan kan dökmek zorundaydın. Çok vahşiyce.
Kulağıma gelen çığlık sesi ile irkilerken, karşımda karın boşluğuna yediği kılıç ile çığlık çığlığa kalan kızda gezdirdim gözlerimi.
Başta ne kadar tereddüt etsem de durum fazla ağırlaşmadan büyü ile yaraları yok edebiliyorlardı ama kısmen.
Yani bu şey gibiydi. Dünyadaki narkozla yapılan ameliyat gibi. Büyüyü veriyor ve tedavisini yapıyorlardı, ama durum sandığımızdan daha kritikse kimsenin elinden birşey gelmiyordu.
O ölüyordu ve kimse birşey yapmıyordu.
Bu gerçekten acımasızcaydı. Buradaki insanlar o kadar çok ölümlere alışmıştı ki sıradan birinin ölümünü bile abartmıyorlardı.
Oysaki bir insanın ölümünü, diğerkine katarak hafifletemezdi kimse. Her insan farklıdır.
Her insanın evrendeki yaşam biçimleri farklıdır, bu yüzden ardında bırakacağı kişilerde düşünülmeliydi.
Bu konuyu eunjiyle konuştuğumda saçmaladığımı söyleyerek beni durdurmuştu.
Akademinin küçük olmadığını ve akademide sadece bu kadar ustabirligi olmadığını ve buradakilerin sadece gönüllü ve daha üst ustabilirkleri olduklarından çıktıklarını söylemişti.
Yani buraya çıkan herkes ölümü göze alarak gelmişti, bütün zorlukların farkına vararak.
Bunu öğrendikden sonra birçok şeye karşı bakış açım değişmişti. Örneğin prenslerinde burda oluşuna ne bilirim jaemin'in, eunji'nin gönüllü olmasına.
Herşeyden önce benim burda ne işim vardı onu hiç bilmiyordum.
Bana yarışma var dediler geldim. Hiç gönüllü olup olunamadığını bilmiyordum ki bilsem bile katılırdım herhalde.
Sonuçta ben yürüyen belâydım. Nereye gidersem gideyim bütün belaları ustalıkla üzerime çekmekte bir numaraydım.
Kafamı iki yana sallayarak oturduğum yerden ayağa kalktım. Her elementten bir çift kalmıştı.
Yani toplam olarak 4 çift 10 kişi vardı.
Prensler hala çıkmamıştı ki büyük ihtimal en son çıkacaklardı. Hemde bizimle birlikte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴀʟᴛıɴ ᴏʀᴅᴜ ᴀᴋᴀᴅᴇᴍɪsɪ || ᴘᴊᴍ
Fanfiction"Sen ölüm kadar karanlık, hayat kadar aydınlıksın. İki dünya arasındaki iki sınırın ta kendisisin. Yaşama hayat verende sen... ölüyü diriltecek olanda sensin, lavina" ©️20180421