#bangtansonyeondanLoveMaze
Multi Medya | Park Jimin
▪▪▪▪▪▪▪▪
Kalbim sıkışıyordu. Beynim ufak parçalara ayrılıyormuş gibiydi. Kemiklerim, iliklerime kadar tek tek kırılıyor ve çatırdıyordu.
Canım yanıyordu. Yorgundum.
O kadar yorgun ve bitkinim ki, düşünemiyordum. Kıpırdayamıyordum.
Beynimde ve kulaklarımda yankılanan tek şey, geçmişte öldüğümdü. Asıl boktan bir büyünün etkisiyle şuan ayakta olduğumdu. Aslında benim 12 yıl önce o mezarın dibine konulmam gerekliğiydi.
"Lavinia!"
Omuzlarımdan sertçe sarsılmam, bedenimi gerçek dünyaya tekrar döndürmüştüm. Titreyen ve ardı ardına yaşlar boşalan gözlerimi korkuyla karşımdaki yüzde gezdirdim.
Büyükbabam.
Yüzündeki endişe ve korku, bana gözlerimin önünden silinmeyen o geceyi hatırlatıyordu.
Endişeyle omuzlarımdan sarsışı, korku ve çaresizlikte olmayacağını bile bile üzerimde binlere büyü denemesi, günlerce, aylarca uyanmamı beklemesi...
Titreyen dudaklarımı araladım.
"B-ben..."
Konuşamıyordum.
Sikeyim ben nefes alıyordum. Ben neden hala yaşıyordum? Neden buradaydım? Neden yine ölmeyi başaramamıştım.
"Lavinia, beni duyuyorsun. Kendine gel."
Sarsılıyordum. Zihnim kendine gelmek için büyük bir uğraş verse de bunu istemiyordum. Kendime gelmek istemiyordum. Yaşamak istemiyordum.
Ölüydüm ya zaten ben.
"Lavinia!"
Kulaklarımda yankılanan büyük bir basınç ve ses yoğunluğu, yattığım yerde sıçramamı sağlamıştı.
Titreyen gözbebeklerimi, korkuyla etrafında gezdiriyordum. Zihnim boğulanmış gibi hissediyordum.
Kalbim ritimlerimin hızlı atış seslerini hissediyordum. Vücudumdaki korku ve adranelinden dolayı, damarlarımda akan hızlı kan akışını. Bedenimde kendini gösteren acıları... kendimi tamamiyle ölüp ve tekrardan dirilmiş biri gibi hissediyordum.Kendimi tamamiyle bok gibi hissediyordum.
Korkuyordum.
Acıyla yüzümü buluşturarak, titreyen ve dolu dolu hala gözyaşlarımın aktığı gözbebeklerimi karşımda dehşetle bana bakan büyükbabam'a çevirdim.
"B-bana neden söylemedin?"
Bunu bilmiyordum. Sikeyim, ben bunu nasıl bilmezdim?!
Sinir ve hayal kırıklığı ile gözlerimden akan yaşlarla ona baktım. O ise anlamamış gibi hafifçe kaşlarını çattı.
"Neyden bahsediyorsun lavinia?"
Hadi ama anlamamazlıktan mı geliyordu yani?!
Sinirle, kaşlarımı çattım. "Daha önce öldüğümü! 8 yaşındayken beraber geçirdiğimiz trafik kazasında öldüğümü bana nasıl söylemezsin!? Buraya geldiğim gün büyücü know bütün sildiğiniz anılarımı bana geri verdi ama bu içlerinde yoktu. Neden?!"
Benim bunu bilmeye hakkım vardı? Öldüğümü ve sonradan dirildiğimi bilmeye hakkım vardı!
Bu, haksızlıktı! Boktan bir haksızlıktı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴀʟᴛıɴ ᴏʀᴅᴜ ᴀᴋᴀᴅᴇᴍɪsɪ || ᴘᴊᴍ
Fanfiction"Sen ölüm kadar karanlık, hayat kadar aydınlıksın. İki dünya arasındaki iki sınırın ta kendisisin. Yaşama hayat verende sen... ölüyü diriltecek olanda sensin, lavina" ©️20180421