Otuzbeşinci Bölüm

6K 653 354
                                    

#bangtansonyeondanhouseofcards

Multi Medya | Park Jimin

▪▪▪▪▪▪

"Elimizden hiçbirşey gelmiyor prens jungkook, kalbini delip geçen, yumruğumun genişliğinde koca bir kazık var. Kırk kat büyü uygulasak bile, onu kendine getiremeyiz."

Kulaklarımın algı duvarlarında yankı yapan sesler ve başıma giren şiddetli sancı ile yüzümü buluşturarak gözlerimi aralamaya çalıştım. Başım ağrıyordu. O kadar şiddetliydi ki, sanki birileri beynimin içinde çığlık atıyormuş gibi hissediyordum.

"Şimdi o öldü mü?!"

Jungkook'un acı dolu ve ağlamaklı sesi kulaklarıma dolarken, hızlıca gözlerimi araladım.

Jimin!

Sikeyim, en son jimin...

Hızlıca yattığım yerden doğrularak, endişeyle gözlerimi etrafta gezdirdim. Saray, pandora. Pandoradaydık. Benim sarayımda.

Yatak odası.

Cansız bir şekilde yatakta yatan jimin, umutsuzca bekleyen jungkook, doktorlar ve büyücüler.

Yavaşça oturduğum koltuktan ayağa kalkarak, tepkisiz bakışlarımı jimin'in üzerinde gezdirdim.

Oldukça sakin ve kıpırdısızca yatakta yatıyordu. Bembeyaz olan teni, sanki mümkünmüş gibi daha çok beyazlamıştı. Uzun saç tutamları kaşlarının birkaç santim aşağısına kadar gelerek göz kapaklarını kapasada, yüzünün çöküklüğü ve göz altlarında oluşan mor halkalar bariz belliydi. Kırmızı, dolgun dudakları kurumuş ve morarmaya yüz tutmuştu.

Öylece yatıyordu işte.

Nefes aldıkça kalkıp inen gögüsü oynamıyordu. Ya da herhangi bir yaşam belirtisi göstermiyordu.

Sadece yatıyordu. Aynı, gömülmeyi bekleyen bir ölü gibi.

Titreyen dudaklarımı birbirine bastırdım.

O ölmemiştir. Ölemezki. Buna emindim. Hadi ama bu, bu çok saçma.

"Lavinia, uyanmışsın. İyi misin, hey lavinia!" Bakışlarımı yavaşça, omuzlarımdan tutumuş beni sarsan jungkook'a çevirdim.

Titreyen dudaklarımı araladım, "Jungkook, o öldü mü?" Tek sorabileceğim şey buydu. Ne soracağımı, ne yapacağımı ya da ne düşüneceğimi bilmiyordum.

Hayatım boyunca hiçbir zaman çevremdeki kişilerin yaralandığına şahit olmamıştım, hele ölmek...

Bu çok fazlaydı. Onu orda ölü gibi yatarken görmek bende ölme isteği uyandırıyordu. Çıldıracakmış gibi hissediyordum. Kendimi camdan aşağı sarkıtmak, bileklerimi kesmek ya da son sürat hızla giden bir arabanın önünde atlama hissiyatına kapılıyordum.

Çıldırmaya ve kafayı yemeye hazırdım. Beynimin içinden ziliyon tane düşünce geçiyordu. Onu orda gördüğüm saniyeler içinde, ziliyon tane hissi tadıyordum. Ziliyonuncu kez canım yanıyor, ziliyonuncu kez ağlama isteği ile dolup taşıyordum.

Peki, şimdi neden kıpırdıyamıyordum?

Ne siktigimin gözyaşları düşüyor, ne de gerçeği kavrayabiliyordum. Sadece çaresizce jungkook'un vereceği cevabı bekliyordum.

Hazırdım. Kafayı sıyırmaya ve tanrıya isyan etmeye hazırdım, neden ben haketmezken bile ölümsüzlüğı bana verip, onun canını aldığı için isyan etmeye hazırdım. Sadece bir cevap.

ᴀʟᴛıɴ ᴏʀᴅᴜ ᴀᴋᴀᴅᴇᴍɪsɪ || ᴘᴊᴍHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin