#bangtansonyeondanJungkookjimin
CoverWeDontTalkAnymorMulti Medya | Park Jimin
▪▪▪
Kaşlarımı kaldırmış alayla bakışlarımı yüzlerinde gezdiriyordum. Hiçbirinden çıt çıkmıyor sadece birbirilerine alttan alttan bakışlar yolluyorlardı.
"Cevap?" Ne yani bir cevap vermeleri bu kadar mı zordu...
"Beni dinle. Sen daha yirmi yaşında bir gençsin. Kurtarıcısın ama hala gelişmedin, öğrenmen gereken birçok şey v-" dudaklarım yukarı doğru kıvrılırken, öne doğru eğilerek, biricik annecime cevap verdim.
"Söylesene sence yirmi yıldır hangi cehennemdeydim? Nasıl kurtuldum? Nasıl yaşadım? Siz yirmi yıl boyunca krallıkta keyif çatarken. Ben daha çocukken eğitimlere başladım. Beş yaşında bütün elementlerimi kullanmayı, 10 yaşında ise kılıç ve ok atmada profosyonel hala geldim. Geri kalan on yıl boyunca tahmin et bakalım ne yaptım, kraliçe bozuntusu" yüzündeki minikler her cümlemde daha da gerilirken, dişlerimi gıcırdatarak masada geri çekildim.
"İğrençsiniz. Bir bebeği hiç düşünmeden ölüme atabilecek derece de iğrençsiniz. Düşünmüyordunuz değil mi? Böyle yıllar sonra karışınıza çıkacağımı felan" bütün yirmi yılın sinirini, acısını kusuyordum onlara.
Karşımda utançtan yerin dibine girsinler istiyordum. Bu kraliyetin, sarayın başlarına yıkılmasını istiyordum...
Babam olacak adam ellerini ellerime uzatarak şefkatle tutmaya çalıştı. "Yemin ederim bunu istemezdik lavina, ama mecburduk. Kabileler arasında savaş çıkmaması için bed-" sertçe ellerimi geri çektim.
"Kabileler arasında savaş çıkmaması için bir bebeği ölüme attınız öyle mi?! Şimdi o kabile savaşlarını kendi ellerimle çıkaracak güçteyken bana gelmiş bahane mi üretiyorsun!" Sinirimi yüzüne doğru kusarken, yemin edebilirdim ki sesim odayı geçin koridorda yankı yapmıştı.
Sikeyim!
Elimi yarama doğru götürürken acıyla yüzümü buruşturdum. "Lavinia lanet olsun bunu yapma! Boktan saçma dikişler-" yoonginin endişe dolu sesini bölerek konuşmaya devam ettim.
"Tamam, her ne olduysa oldu. Bu konuşmayı bu toplantıda yapmayacağım. 'Prenses' kimliğimi kabul etmeme gibi durumum olamaz ama siz..." gözlerimi biyolojik fazlalıklara gezdirdim.
"Siz benim hiçbirşeyimiz. Ne ailem, ne annem ne de babam. Aslında siz benim hiçbirşeyim olamayacak kadar bile yoksunuz" yüzlerine karşı vurduğum acımasız sözler onları vurguna uğratırken, bakışlarımı onlardan çekip diğer krallara çevirdim.
"Hepiniz birer kral ve kraliçesiniz. Hepinizin halkınız arasında büyük saygınlıklarınız var ama emin olun o saygınlığı bitirmem birkaç saniye mi bile almaz. Kararınızı diğer toplantıya kadar verin. Toplantının ve verilecek kararların hepsi burada değil, pandora'da yapılacak ki zaten birazdan da buradan defolup gidiyorum" her cümlemden sonra yüz mimikleri daha çok geriliyor ve şaşırıyorlardı.
Bugün çok fazla şaşırmışlardı sanki.
"Ne! Gidiyor-" tekrar ve tekrar yoonginin konuşmasını bölerek, şaşkınlık içinde kalmış olan krallara konuşmaya devam ettim.
"Emin olun tahmin ettiğinizden de kat ve kat fazla şeyler biliyorum. Dediğim gibi bütün verilecek kararlar pandora'da, gelmiş geçmiş bütün kurtarıcıların, atalarım yaşadığı yerde... benim sarayımda verilecek. Fakat şimdilik akademide kalmaya devam edeceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴀʟᴛıɴ ᴏʀᴅᴜ ᴀᴋᴀᴅᴇᴍɪsɪ || ᴘᴊᴍ
Fanfiction"Sen ölüm kadar karanlık, hayat kadar aydınlıksın. İki dünya arasındaki iki sınırın ta kendisisin. Yaşama hayat verende sen... ölüyü diriltecek olanda sensin, lavina" ©️20180421