Final || "Son"

10K 955 725
                                    

#bangtansonyeondanImFine

Multi Medya | Park jimin .

▪▪▪▪▪▪▪

Yorgundum.

Hemde o kadar çok yorgun ve argındım ki... artık bu kelime bile benim için çok boş geliyordu. Çünkü kendimi ve hislerimi nasıl ifade etmen gerektiğini bilmiyordum.

Kelimelerin tükenmişti artık. Hem bedenim hem ruhum tükenmişti. Herşey bitmişti. Herkes gitmişti.

Uğruna kendinden vazgeçtiğini, bedeller ödediğim anlaşma yapılmıştı. İyi ya da kötü bitmişti.

Bende bitmiştim.

Bunu başından beri biliyordum. Yorulacığımı, tükeneceğim, ağır bedeller ödeceyeceğimi, artık kendimi tanımayacak hale geleceğimin farkındaydım. Ama bu kadarını tahmin edememiştim.

Lanet olsun, gitmek istiyordum!

Arkama dahi bakmadan, şuan tam şuan saraya gitmeden buradan gitmek istiyorum.

Burası beni tüketiyordu. Yaşananlar, olaylar, bedeller, krallar, yoongi, jimin... herşeyin çok hızlı gerçekleşmesi beni tüketmişti. Hadi ama ben katil olmuştum. Vampir olması zerre umrunda değil ya da görüp görebileceğiniz en kötü insan olması da umrunda değildi.

Ben bir can almıştım. Jimini öldürmüştüm. Sonra ise diriltmiştim. Bağırıp çağırmıştım. Aşağılanmıştım. Kendi sevgilimden, kardeşim tarafından reddedilmiştim. Yalanlar söylemiştim. Büyükbabamı görmüş ve  yaşamamımdan başka gizli ve saçma şeyler öğrenmiştim. Ben ölmüştüm. Ölmüş ve tekrar dirilmiştim.

Ben daha Aroranın varlığına alışamazken, bu güçlerin sindiremezken bir an da herşeyi öğrenmek ve yaşamak... sanırım iyi idare etmiştim.

Yorgunlukla omuzlarımı indirerek, kısık ve baygın bakışlarımı karşımdaki sarayda gezdirdim.

Evimde. Evim olarak, içindekileri de ailem olarak kabul ettiğim sarayda. Belkide içeride beni bekleyen büyükbabam, jimin ve hem ortağım hemde yaşamın boyunca tek arkadaşım ve sırdaşım olan jungkook vardı. Belkide yoongi ve diğerleri de, bilmiyordum.

İçeriye girmek istemiyordum.

Günlerce burada durup, karşımdaki sarayı izlemek istiyordum. Olanları unutmak, üzerimdeki yorgunluğu atmak istiyordum.

Ama olmuyordu. Herşey her saniye daha da çoğalıyordu. Zihnim bulanıklaşıyor, omuzlarımda ki yükler daha da artıyordu.

Başarmıştım ama kendimi bok gibi hissediyordum. Bunun mutluluğunu yaşamıyordum.

Ölü gibi hissediyordum.

Yorgunluk parmaklarımı şakaklarıma götürerek, acıyla yüzümü buluşturdum.

"Lavinia!"

Uzaklarda gelen jungkook'un sesiyle, kafamı kaldırdım. Bulanıklaşan gözlerimi sarayın kapısından çıkarak sevinçle bana doğru koşan jugkook'a çevirdim.

Başıma giren ağrılar her saniye daha da çok artıyor ve görünüşümü bulanıklaştırıyordu. Sanki jungkook bana doğru koşmuyor da uzaklaşıyormuş gibi hissediyordum.

Çevremdeki herşey bulanıklaşıyor, duruluyor ve kararıyordu. Sikeyim! Gözlerimi birkaç kez açıp kapayarak kendime gelmeye çalıştım.

"Başardın lavinia! Sana inanıyordum. Başaracağına bunu yapabileceğine inanıyordum."

ᴀʟᴛıɴ ᴏʀᴅᴜ ᴀᴋᴀᴅᴇᴍɪsɪ || ᴘᴊᴍHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin