Yirmidokuzuncu Bölüm

6.8K 691 335
                                    

#bangtansonyeondanLetgo

Multi Medya | Park Jimin

▪▪▪

"Lavinia sen ne dediğinin farkında mısın?! Aptal mısın yoksa cesaret mi yedin, sen karar ver. Ha benim fikrimi sorarsan kesinlikle aptalın tekisin!"

Gözlerimi devirerek, boş bakışlarımı onun sinirle bir o tarafa bir bu tarafa sinirden kudurmuş bir şekilde gezen bedeninde gezdiriyordum.

Bana aptal diyene bak ya, kendisi zaten zeka küpü ya. Herşeyde bir numara.

Tekrar ve tekrar gözlerimi devirerek oturduğum sandalyede geriye doğru yaslanarak, iyice sarmalandım üzerimdeki kapşonluma.

"Bak bunu yapamazsın tamam m?! Bu hayatımda duyduğum en berbat, en saçma, en akıl almaz ve en tehlikeli plan. Gerçi zaten senden de anca böyle bir plan çıkardı öyle değil mi lavinia? Sürekli saçma sapan şeyler yaparak kendini tehlike-"

Sealice nefes vererek, yaklaşık bir saattir beni azaralmaya ve hakaret etmeye devam eden jungkook'un sözünü yarıda kestim.

"Ne kadar da beni aşağılamaya devam etsende bu umrunda değil jungkook. Ayrıca bu bir planda değil. Bu olması gereken. Ve ben bunu yapacağım."

Belki aptallıktı belki saçmalık ama korkmuyordum. Başından beri olması gereken buydu.

"Sikeyim olması gerekeni! Ne, elini kolunu sallaya sallaya düşmanların bölgesine mi gireceksin? O kana susamış çakma vampirlerin, aç bir köpekten farklı olmayan kurt adamların yuvasına mı gideceksin? Olması gereken bu boktan şey mi yani?!"

Bu kadar sinirlenmesi çok saçmaydı. Çünkü ne olursa olsun gidecektim.

"Hayır jungkook, burada bahsettiğim şey vampir ve kurt adamlar değil. Benim bahsettiğim Arorada yaşayan tüm varlıklar. Entler, elfler, orklar, vampir, kurt adam, element kullanıcıları, periler, büyücüler, sentorlar, cüceler, hobbitler bütün varlıklar jungkook. Arorada yaşayan düşman ya da dost bütün varlıklarla iletişime geçmeli ve bir barış anlaşması düzenlemeliyim. Bu öyle bir barış anlaşması olmalı ki, bütün Aroranın kaderini etkilemesi gerekecek. Aşılması ve yıkılması zor bir anlaşma olmalı."

Ve ben bunu nasıl yapacağıma dair bir bok bilmiyordum.

Zordu.

Zor ve büyük bir yolculuk beni bekliyordu. Gerçi zaten kolay olmasını beklemiyordum. Ama yapmam gereken tek şey buydu.

"Sen gerçekten kafayı sıyırmışsın. Ne yapacaksın lavinia, bütün arorayı, kabileleri tek tek gezecek misin? Hah, senin buradan en yakın kabile olan elf kabilesine gitmen bile 10 gün sürecek ve sen gelmiş bütün aroradaki kabilelere gitmekten bahsediyorsun. Tanrım! Bu çok saçma. İlla ki başka bir yolu vardır lavinia."

Başka bir yolu var mıdır?

Yüzümü ekşiterek, gözlerimi onun strestli ve gerginli  yüzünde gezdirdim.

"Başka bir yolu varsa söylede bizde bilelim jungkook, ha?"

Kıçımı yayıp oturduğum yerden bunları halldemeyeceğime göre her türlü gitmek zorundaydım. Harekete geçmeli ve birşeyler yapmalıydım.

Kafamı iki yana sallayarak, sıkıntıyla nefes vererek oturduğum yerden dikleştim.

"Jungkook, gideceğim. Ve bu sadece ikimiz arasında kalacak. Gitmek zorundayım. Bir anlaşma sağlamak için, barış getirebilmek için artık harekete geçmeliyim. Halk savaş istiyor, krallar savaş istiyor, herşeyden önce prensler bile savaş istiyor. Ve onlar daha savaş girişimlerinde bulunmadan benim bunu halletmem gerekiyor. Bu yüzden artık beni aşağılamayı ve saçma sapan itiraz cümleleri kurmayı kes."

ᴀʟᴛıɴ ᴏʀᴅᴜ ᴀᴋᴀᴅᴇᴍɪsɪ || ᴘᴊᴍHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin