Otuzikinci Bölüm

6K 672 190
                                    

#bangtansonyeondan134340

Multi Medya | Min Lavinia

▪▪▪▪▪▪

Min lavinia bakış açısından devam:

"Bana cevap ver kurtarıcı!"

Dişlerinin arasından çıkan kelimeleri beni iyice gererken, elimi yavaşça onun siyah saçlarına daldırdım.

Belki şuan ateşle oynuyordum ama umrumda değildi. Saçlarından tuttuğum gibi kafasını sertçe boynumda geri çekerek, yüz hizama  getirdim.

Onun sinirden gerilen yüz hatları ve koyulaşan gözlerine odaklanarak, kafamı yavaşça iki yana salladım.

"Eğer beni ısırırsan ki zaten bir boka yaramaz ama yine de şayet ki beni ısırırsan seni öldürürüm. Hemde bunun için gögüsüne bir kazık çakmakla uğraşmam, kendi yöntemlerimle yaparım kral Aron."

Onun bir kral olup olmadığını bilmiyordum sadece bir tahmin yürütmüştüm ki sanırım doğru bir tahmindi.

Krallar her zaman soykan'dan gelirdi. O da bir soykandı hatta epey saygı duyulan bir soykandı. Kılığına, giyinişine bakarsak o gerçekten bir kraldı.

Serseri, kendini korkunç sanan vampir bir kral.

Peh.

Kaşları alayla havaya kalkarken, birkaç adım geri çekildi. "Benim çöplüğümde beni öldürmekle mi tehdit ediyorsun?! Ah, oysaki kurtarıcıların zeki olduklarını düşünürdüm. Ama burdan bakılınca epey bir aptal ve savaşa günler kala düşman kabilesine gelebilecek kadar kafayı yemiş görünüyorsun."

Bende birkaç adım geri çekilerek, aşağılarmışcasına onu baştan aşağı süzdüm.

"Sende burdan bakılınca kana susamış sümsük bir krala benziyorsun. Ben en azından kafayı sıyırmışım, hadi itiraf et sümsük olmaktan daha yaratıcı."

Şuan ne bok yediğimi bilmiyordum ama onun önünde asla ezilmedim. Derdim onu kışkırtmak değildi ama boşversenize, hodri meydan. Eğer çabucak kışkıracak bir yapıya sahipse bu onun sorunuydu.

"Amacın ne kurtarıcı? Neden buradısın. Yoksa savaşta seni öldürmemem için bana yalvarmaya mı geldin, doğru söyle."

Bu kadar alaycı ve sinir bozucu olmak zorunda mıydı?!

Gözlerimi devirerek bakişlarımı, düşmanca bana bakan halkta gezdirdim. Bu kadar kin ve nefret dolu bakmaları anlamsızcaydı. Sanki nefret hepsinin iliklerine kadar işlemişti. Onlara bu denli ne yapmış olabilirdim?

"Bu kadar alay yeter. Buraya beş kabilenin krallarıyla görüşmeye geldim. Amacım size ya da halka zarar vermek değil. Sadece krallarla görüşmek. Şimdi ya diğer krallara haber yollarsın bir toplantı yapılması için için ya da ben bizzat yanlarına giderim. Sen karar ver."

Tüm ciddiyetimle ona bakarken, sinirle ellerini saçlarına saldırarak sadece saniyeler içinde dibimde bitmişti.

Sivri dişlerini yüzüme doğru hırlayarak  konuştu. "Neden bunu yapayım? Neden bir toplantı istiyorsun? Neden seni diğerler krallar ile görüşmene izin vereyim? Bana geçerli bir sebep ver!"

Tanrım! Cidden bu kadar dibimdeyken, koyu kırmızı gözleriyle bedenimi adeta deşiyorken ve sivri dişleriyle aç bir şekilde her an beni ısıracakmış gibi dururken onunla konuşmak işimi zorlaştırıyordu.

Yutkunarak, bakışlarımı ondan kaçırarak içlerindeki bütün nefretle bizi izleyen halkta gezdirdim.

"Halkın için. Halklarınız için söyleyeceklerimi ve taleplerimi dinlemek zorundasınız."

ᴀʟᴛıɴ ᴏʀᴅᴜ ᴀᴋᴀᴅᴇᴍɪsɪ || ᴘᴊᴍHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin