***
"Bir gün gelecek ve yaşadığın bu acının senin için ne kadar kullanışlı olduğunu anlayacaksın. İşte o zaman sana bu hediyeyi bağışladığım için ayaklarıma kapanacaksın çocuk, ve biz yenilmez olacağız" diye mırıldandı Mr. White, uyuyan çocuğa şeytani bir gülümsemeyle bakarken. Kendisini o kadar kaptırmıştı ki, kapıda kendilerini dinleyen adamdan habersizdi.
Peter Kingston. Bir kaç hafta önce kendisine gelen iş teklifi ile havalara uçarken şimdi hayatının en büyük pişmanlığını yaşıyordu. Az önce oldukça zorlu bir operasyon atlatan bu küçük çocuğun başında yaptığı hırs konuşması oldukça korkutucuydu. Peter, orta yaşlarına henüz girmiş, mutlu bir evliliği olan hırslı bir bilim adamıydı. Fakat bilim uğruna insanlıktan çıkacak, etik ve ahlak kurallarını alt üst edecek deneyler yapmazdı-yapamazdı. O bir bilim adamıydı, çılgın olmalıydı fakat aynı zamanda da bir babaydı. Kendi küçük bebeğinin böyle bir durumda olduğunu düşünmek bile midesine yumruk yemiş gibi hissetmesine neden oluyordu, kim bilir bu çocuğun ailesi ne durumdaydı ya da bir ailesi var mıydı?
Kafasında oluşan düşünce bulutlarını kovalayarak, Mr. White'a yakalanmadan kendisini toparladı, aklından çıkmayan düşünceleri biraz olsun dizginledi ve odaya yeni gelmiş gibi yaparak boğazını temizlediğinde, yaşlı adam hayranlıkla izlediği çocuktan gözlerini çekerek yavaşça kendisine döndü.
"Bay Peter. Bu ne kadar güzel bir sürpriz, küçük dostumuzu mu merak ettiniz?" diye sorduğunda sesinde ki yumuşama, karşısında ki adamın daha da korkunç göstermişti sanki, fakat Peter kararlıydı bu işe son verecekti.
"Aslında ben sizinle konuşmak istemiştim" dediğinde gözleri istemsizce kendinden geçmiş yatan küçük çocuğa gitmişti. O çocuk için üzülüyordu ama elinden bir şey gelmiyordu, onun için gitmek istiyordu. Roy denilen küçük çocuğun çektiği acılara şahit olurken akşamları evde huzurlu ve mutlu olamıyordu. Açıkca bu iş kendisine göre değildi.
Mr. White gülümseyerek "anlıyorum" diye mırıldandı ve kendisine yaklaşarak "Ofisimde konuşalım, buyrun" diyerek odayı terk ettiğinde, Peter adamın arkasından gitmeden önce küçük çocuğa bir kez daha bakmadan edemedi. Şimdiye kadar kendisine gelmiş olması gerekirken hala baygın olması yüreğini sızlatmıştı...
Ofis de tıpkı Mr. White gibi karman çorman ve karanlıktı. Ne ironiydi ama! Adamın soyadının anlamı beyaz iken kendisinin bu kadar siyah olması komik olmayan karanlık bir ironiydi. Peter, duvarda asılı olan doldurulmuş hayvan başlarına bakmamaya çalışarak Mr. White'ın hemen karşısında ki deri koltuğa oturduğunda, konuya nasıl başlaması gerektiğinden emin olamadığı için bir kaç saniye elleriyle oynadı. Sonunda gözlerini ellerinden kaldırmıştı ki yaşlı adamın sessizce kendisini izlediğini fark ettiğin de mahçup hissederek hızla gözlerini kaçırdı.
"Kusura bakmayın efendim ben zamanınızı boşa harcamak istemem" dediğinde kendisini hızla kesen yaşlı adam, "o halde lütfen konuya hızlı bir giriş yap" dediğinde Peter boğazını temizledikten sonra derin bir nefes aldı.
"Sizin için çalışmak eminim her bilim adamının hayalidir, inanın bu iş teklifi geldiğinde neredeyse havaya uçuyordum ama-" dediğinde Mr. White gülmeye başladığı için cümlesi havada kalmıştı.
Komik bir şey mi demişti?
Kıkırdamalarının arasından, buyurgan bir şekilde kendisini teşvik edercesine "ama?" diyen Mr. White'a "-ama sizinle çalışamam" diyerek cümlesini tamamladığında yaşlı adam başını iki yana sallayarak derin bir iç çekti.
"Öncelikle kabalığımı bağışla, sana bu şekilde gülmek istemezdim. Özellikle de böyle ciddi bir konuda, fakat hepiniz o kadar aynısınız ki bu durum benim açımdan komik olmaya başladı" dediğinde Peter anlayamadığı için kaşlarını çattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEY
FantasyO gözünü bambaşka bir dünyaya açmak zorunda kalan bir çocuktu. Anne sevgisini bırak sevginin ne olduğunu dahi bilmiyordu... Kolundan giren sivri ve kalın iğnelerin verdiği acı ile büyüyordu günden güne. Deney onun insanlığına yapılıyordu... Minik bi...