Cumartesi için sorry. İnternet ah bu lanet internet! Sizleri beklettim kusura bakmayın canlarım ama bu bölümle telafi edeceğim gibi geliyor :)
İyi okumalar.
Diğer bölüm için +20 diyorum.
***
1 Hafta önce
Genç adam acıyla yürüdüğü sokaklarda kendisine çarpan, küfür eden ve sorununun ne olduğunu soran insanlara dönüp bakmıyordu, gerçi artık önüne dahi bakmıyordu. Bir arabanın altında kalsa ne olacaktı ki sanki? Hiç birşey! Ona hiç birşey olmayacaktı, her zaman ki gibi yaşayacaktı! Peki, ya Jane?
Ah... Jane...
Köpek gibi pişman olmak ne demek hiç bu kadar acı bir şekilde anlaşılmamıştı. Ve Eric hiç bir şey için bu kadar perişan olmamıştı. O gün sinirle evden çıkıp gitmeseydi bunların hiç birisi olmayacaktı, ama olmuştu. Çünkü Eric iyi biri gibi görününen iğrenç bir mahlukattı. Evet, artık kendisine melek demiyordu. Diyemezdi! O her zaman uçkuruna düşkün olmuştu ve bu yüzden evinden atılmıştı! Yetmiş miydi? Hayır. Biraz bile akıllanmamıştı, belki de bu yüzden şimdide gerçekten sevdiği birinden olmuştu. Babasının bir oyunu muydu bu? Kim bilirdi...
Ayaklarının onu sürüklediği yol sonunda bitmişti.
Önünde durduğu kapı ise bambaşka bir sorunu açılacaktı belki ama yapmak zorundaydı. Derin bir nefes aldı. Kaç yıl olmuştu buraya gelmeyeli, hatırlamıyordu bile... Ama işte şimdi buradaydı. Başı sıkıştığı için gidebileceği en doğru yere gitmişti. Ailesine...
Önünde durduğu bardan içeri adımını atar atmaz oluşan sessizliğe bakmak için başını kaldırdı. Düşüşten sonra pişman olduğunu söyleyerek, onları terk ettiği yuvaya geri dönmüştü. Dönmek zorunda kalmıştı...
Bilardo oynayan kardeşleri ellerinde ki sopaları gelişi güzel bir şekilde döndürüp sanki onu görmemiş gibi oyuna geri döndüklerinde yutkundu. Haklılardı. Ne denebilirdi ki? Ama gidemezdi. Bu işin geri dönüşü yoktu.
Bar kısmına ilerlediğinde, yaşlı Bob olmayan müşterileriyle ilgileniyormuş gibi yapsa da Eric onu işi bitene kadar sessizce bekledi.
En sonunda yaşlı adam sinirle sakalını okşayarak; "kapalıyız" dediğinde, omzunu silkti.
"İçeri de müşteriler var."
"Onlar aileden ukala dümbeleği."
"Bende-" demişti ki, Bob gür ve alaylı bir kahkaha attı.
"Hadi ama çocuk, sen aileni bırakalı baya bir zaman oldu. Ne zamandı? Ah! evet. Düşüşten bir kaç yıl sonra. Peki ne oldu? Dönebildin mi? Affedildin mi? HAYIR!" Diye gürlediğinde, Eric başını öne eğdi. Bob haklıydı. Bir yolunu bulacağına ve eve döneceğine inandığı için daha fazla günaha girmemek adına gitmişti buradan... Sonrası ise tamamen karanlıktı. Belki bu barda ki kardeşlerinin bile eve dönmek için ondan daha çok hakkı vardı. Ama Eric artık eve de dönmek istemiyordu ki.
Gözleri dolan adam; "aşık oldum" dediğinde Bob; "lanet olsun" diye mırıldandı.
"Otur! Sana bir bira ısmarlayacağım."
Eric sandalyeye yerleşirken, Bob; "mekanı kapatın bu gece eski bir dosttan başkasını ağırlamayacağım" diye seslendiğinde arkadan bir kaç itiraz gelse de, kimse Bob'a karşı gelmezdi.
Herkes gittiğinde, sessizce bir kaç yudum içtiği birasını avucunun içinde çevirken Bob'un; "belki de akıllanmadığın ve akıllanmayacağın için düştün sen" demesine gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEY
FantasíaO gözünü bambaşka bir dünyaya açmak zorunda kalan bir çocuktu. Anne sevgisini bırak sevginin ne olduğunu dahi bilmiyordu... Kolundan giren sivri ve kalın iğnelerin verdiği acı ile büyüyordu günden güne. Deney onun insanlığına yapılıyordu... Minik bi...