16-Annesiz kalmak

139 25 12
                                    


*****

İYİ BAYRAMLAR

*****


Anne. Şüphesiz ki dünyada ki en kutsal kişidir. Bir cana yaşam verir, büyütür, dünyaya getirir ama bitmez. Emzirir, saçını okşar, bakar... Canı yandığında ağlar, üzüldüğünde elinden tutar. Anne gibisi var mıdır? Yoktur... Annenin sana sırt çevirdiği bir dünyada başına neler gelmez ki?

Oturduğu tabure de heyacandan bacaklarını sallayıp dururken kediyi huzursuz ettiğini fark etse de, elinden bir şey gelmiyordu. Yalnızca bir gündür görmediği annesine bir ömürlük sarılmak istiyordu. Olanları anlatırken annesinin saçını okşamasını... Yanında olduğunu bilmeye ihtiyacı vardı. Bir iki araba dışında boş olan benzinlik bir anda siyah jiplerle dolduğunda yanında ki kedi huysuzca ayaklandı. Genç kız ayaklarının dibinde ki kedinin başını sevdi. Gülümsedi. Annesi ve White gelmişti. Kurtulmuşlardı!

Kedi bir anda elini ısırdığında genç kız acıyla kediye baktı. Kedi acıyla miyavladığında Skye kediyi sevmek için yeniden uzandı ama kedi bir kaç adım geriledi.

"Benimle gelmek istemiyor musun?" diye sordu kediye fakat cevap alamadı. Kedi olduğu yerde gerilerken rafların arasına kaçmıştı. Skye, kedinin peşinden gitmek için kalktığında benzinliğin kapısı açıldı. Annesi gelmişti. Genç kız gülümseyerek başını çevirdi. Kediyle daha sonra ilgilenebilirdi...

Heyecanla beklediği annesine koşarak sarıldığında, başını sarılmanın şiddettiyle gerileyen annesinin boynuna gömdü.

"Anne" dediğinde titriyordu sesi. Başına o kadar çok şey gelmişti ki, hepsini hemen anlatmak istiyordu. En çok da kurtulduğu ve annesine kavuştuğu için yaşadığı sevinci... Fakat hissettiği bu sevinç kısa sürdü, çünkü anlayamadığı bir şey vardı. Mesela annesi neden ona sarılmamıştı? Annesinin hemen arkasından girmiş olan yalnızca White da değildi üstelik. Bir kaç askeri giyinimli adamda hemen White'ın yanında tetikte bekliyordu. Ama neden? Gözleri dolarken başını annesinin boynundan kaldırdı.

"Neler oluyor?" diye sorduğu soru annesineydi, ama bakışları kendisine bakan adamdaydı.

Annesin bir anda hıçkırarak ağlamasıyla iç güdüsel olarak bir adım geriledi genç kız. Onunda gözleri dolmuştu.

White hemen; "bir şey yok, annenin sinirleri bozuldu. Malum kayboldun sanıyorduk." Dediğinde adamın ses tonunda ki ima hoşuna gitmedi genç kızın.

"Kayboldum" dedi sertçe. Olanları annesine yalnızken anlatmak istiyordu. O adamı ve diğer herşeyi... Lakin annesinin kendisine şaşkınlık ve öfkeyle bakmasıyla yutkundu.

"Demek kayboldun" diye bağıran annesinin omzundan tutan White, kadının kendisine yaklaşmasına engel olmuştu. Yaklaşsa ne olurdu ki? Annesi ona vurur muydu?

"Anne anlatacağım" diye mırıldandı çaresizce. "Ama şimdi değil yalvarırım" dediğinde kendisine öfkeyle güldü kadın.

"Neyi anlatacaksın? Babanın katilleriyle bir olduğunu mu! O da senin gibi bir çocuktu yalnızca Skye! Sen nasıl-" diyen kadının kelimeleri boğazına dizildi. Hıçkırarak kızına baktı ama ne yazık ki o bakışlarda korku ve öfke vardı.

Babanın katilleri demişti! Skye kendisine yardım eden o adamın ellerinde babasının kanı olduğunu düşündüğünde bayılacak gibi oldu ama bayılamazdı. İçinde büyüyen öfke buna izin vermiyordu. Onlarla bir olmakla suçluyordu annesi onu! Ama neden! Madem onların katil olduğunu biliyordu, genç kızın onların yanında olduğunu nasıl söyleyebilmişti! Nasıl olurda kızı için endişelenmezdi!

DENEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin