Wow wow wow...
Ben buralarda değilken Deney'in okunma sayısı artmış!
Yorumlar hala az ama zamanla gelir diye umut ediyorum? Yorum ve vote atmanız demek; beğendik, devamı gelsin, bizi bekletme yahu! Biz burdayız demek benim için. Şimdi diyin bakalım benimle misiniz sdfgh... Herneyse gelelim yeni bölümümüzeee. Umarım seversiniz çünkü ben oldukça heyecanla yazdım. Bir sonraki bölümde görüşürüz.
Yorumlarınızı merakla bekliyorum!
——
Nereye gittiğinizin bir önemi yokmuş gibi, hayatınız pahasına koştuğunuzu düşünün. Neden kaçıyorsunuz bilmiyorsunuz, ama deli gibi korkuyorsunuz. Öyle ki ciğerleriniz yorgunluktan patlamak üzereler, ama yine de size durmanız için yalvaran vücudunuza karşı geliyorsunuz. Peki ama neden?
Yaklaşık bir haftadır olduğu gibi, işte yine bu dünyanın içine sıkışıp kalmıştı genç kız. Korkuyla etrafına baktığında gözleri sinirle doldu. Burada olmak istemiyordu, ama ne yazık ki uyanamıyordu da! Sona gelmeden açamıyordu gözlerini... İşte bu yüzden bir haftadır tecrübe ettiği o korku iliklerini doldurduğunda titrek bir nefes alarak hızla etrafa bakındı. Koskoca bir ormandaydı ve ona yardım edecek kimseler yoktu. Yalnızca o ve neden korktuğunu bilmediği bir şey vardı. Bir histi belki de bu, gerçek bile değildi ama engel olamıyordu işte kendisine. Çalıların içinden duyduğu ses ile yavru bir köpeğin oyuncak topunun peşinde hızla koşması gibi canla başla başladı koşmaya... Fakat genç kızın hissettiği heyecan yerine saf bir korkuydu.
Güya rüyada insanların canları acımazdı değil mi? Bu durum Skye için tamamen farklıydı. Genç kızın çıplak ayakları yerdeki taşlar tarafından delik deşik ediliyor, kolu ve yüzü ise sanki kendisinin yüzüne çarpmak için fırsat kollayan çalılar yüzünden çiziliyordu. Ve canı kesinlikle acıyordu! En azından uyanana kadar... Ama acı acıydı işte.
Koşarken duyduğu küçük bir kız çocuğu sesi ile durduğunda heyecandan kalbinin sesi kulaklarında atıyordu. Bir haftadır ilk kez birisinin sesini duymuştu! Nereden geldiğini bilmediği bu kız çocuğunun ağlamaklı sesi 'korkuyorum' diyordu. Kendisinden başka birisi daha mı bu rüyaya sıkışmıştı? Böyle bir şey olabilir miydi, böyle bir şey mümkün müydü? Genç kız da korkuyordu ama yoluna devam edemezdi. O kız ondan daha korunmasızdı belkide, netice de çocuktu.
"Burdayım!" diye bağırdı olduğu yerde hızla dönerken. Korkuyla etrafını kolaçan etmekten kendisini alamıyordu bir türlü.
"Korkuyorum!" diye bağırdı küçük kız, bu sefer sesi daha yakından ve ağlamaklı gelmişti. Skye hızla harekete geçti. O kızı bulabilirdi. Bulduktan sonra da burdan birlikte kaçmanın bir yolunu bulurdu... Oflayarak yüzüne gelen saçlarını sinirle geriye itti.
"Nerdesin?" diye homurdandı çaresizce. Kendi kendine sorduğu bu soru aniden cevap bulduğunda ise korkuyla yerinden sıçradı. Panikle arkasını döndüğünde küçük bir kız çocuğu duruyordu. Hayır, kesinlikle klişe korku filmlerinde ki gibi beyaz bir elbise giymiyordu, ya da saçları örgülü değildi. Aksine oldukça sevimli bir kızdı bu. Biraz önce ağlayan ve korkan kendisi değilmiş gibi genç kıza gülümsüyordu.
"Sonunda seni bulduk" diyen küçük kızın neşesi karşısında kaşları çatıldı Skye'ın.
"Bu da ne demek?" diye sordu, tedirginlikle arkasına bakarak. Bir başkasının daha arkasından aniden belirmesine kalbi dayanmazdı!
Küçük kız omzunu silkti ve "Artık korkmamıza gerek yok" dedi sakince.
Kızı gördüğü andan itibaren bir haftadır içinde olan o korkunun yavaşca yok olduğunu hissetse de bunu küçük kıza belli etmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEY
ФэнтезиO gözünü bambaşka bir dünyaya açmak zorunda kalan bir çocuktu. Anne sevgisini bırak sevginin ne olduğunu dahi bilmiyordu... Kolundan giren sivri ve kalın iğnelerin verdiği acı ile büyüyordu günden güne. Deney onun insanlığına yapılıyordu... Minik bi...